AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti * Cumhuriyet’in tapu senedi LOZAN’ı tartışmaya açtı !!! * İşgal edilen adalarımızdan tek söz etmedi !!! * Ya işgal altındaki adalar..

Burhan AYERİ
burhanayeri@yahoo.com
09 Aralık 2017

Ya işgal altındaki adalar..

Önce bir soruya cevap arıyorum. Erdoğan, Yunanistan’a niye gitti? “Önceden programa alınmıştı” cevabı beni tatmin etmez. Peki kameraların önünde gerçekleşen “it dalaşı” -Ege’deki pilotlardan alıntı- neyin çözümü? Hele Yunan anayasasına göre varlığı ile yokluğu belirsiz bir Cumhurbaşkanını muhatap almak doğru muydu?

Amaç Pavlopulos’un yıldızını parlatmak idiyse bu başka durum. 65 yıl sonra tekrarlanan ziyaretin sebebinin bu olduğunu sanmıyorum. Onun tabiriyle “Kusura bakmasın ama” tartışmayı başlatan Erdoğan’dı. Resmi temaslar öncesi Yunanistan televizyonuna verdiği demeçte “Lozan’ın yenilenmesi gerektiği” savını öne sürdü.

İlk görüşme iki cumhurbaşkanı arasında oldu. Erdoğan’ın Yunan mevkidaşı ev sahibi olduğunu unutmuş gibi saldırıya geçti. Lafa “Lozan’ın yenilenmesi mümkün değil”le başladı. “Ben bir hukuk profesörüyüm”le bizimkine fırça çekmeye kalktı. Sinirlendiği yüz ifadesinden anlaşılan Erdoğan’ın “Ben de siyasetin profesörüyüm” karşılığını vermesi ortamı iyice gerdi.

İlginç olan söz birliği etmiş gibi Başbakan Çipras’ın da aynı temayı işlemesiydi. Batı Trakya’daki soydaşların ve diğer Müslümanlar’ın -Pomaklar- müftülerinin atanma yoluyla göreve getirilmesini telaffuz etmek ortalığı iyice karıştırdı. Bölgedeki azınlıkların Yunan millî gelirinden aldıkları payın azlığından söz eden Erdoğan tekrar ağır bir karşılık aldı; “Bu Yunanistan’ın iç meselesidir”. Sonunda gerilen ortamı yumuşatan sözler Erdoğan’dan geldi; “Komşuluğumuza dayanarak, bir ricada bulunduk”.

Ya en önemli konu!

Doğrusu Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan daha başka çıkış beklediğimi itiraf etmeliyim. Bizim Ahmet Takan’ın yıllardır sürdürdüğü, Ege’deki 18 adamıza el konulmasından bahsetmesini bekliyordum. Oysa tek kelime etmedi. Tapu kayıtları Muğla ve Aydın İl Özel İdaresi’nde bulunan topraklarımızda Yunan bayrakları dalgalanıyor. Bu yetmemiş gibi, üstlerine Yunan askeri üsleri kuruldu. Hem de topların namluları bize çevrili.

Bütün bunların 2002’den beri, yani Ak Parti hükümetleri döneminde gerçekleşmesi daha hüzün verici. Mazallah bu işlere trene bakar gibi seyirci kalan, CHP hükümetleri olsa çoktan kıyamet kopmuştu. Bu işgaller boyunca tek yaptığımız icraat Genelkurmay Başkanımızın Kardak çevresinde tur atmasıydı.

Ekrandaki tartışmalar

Atina’da sürtüşme devam ederken bizim ekranlarda da Lozan tartışmaları izlendi. CNNTÜRK’teki Türkiye’nin Gündemi aynı konuyu işledi. Tartışmacılar arasındaki Av. Yasin Şamlı, “Lozan Antlaşması”na “Metruk kanunlara benziyor” yaftasını yapıştırdı. Ona göre kullanılmayan, tedavülden kalkmış kanunlara bu ad verilmekte. Şamlı ve kafadaşlarına fikirlerini değiştirtmek mümkün değil. Bu cepheye göre Lozan zaten bir hezimet!

Prof. Dr. Bahadır Erdem, Lozan’ı beğenmeyenlerin, “Az toprak kurtardık” diyenlerin savaş şartlarını göz önüne almadıklarını söyledi.

Doç. Dr. Yunus Emre, son yıllardaki diplomatik başarısızlıklarımızı hariciyemizin pasifize edilmesine bağladı. Önemli dış temaslarda bu kesime görev verilmemesinin hata olduğunu belirtti. Hatta Erdoğan’ın bu camiaya “Monşerler” demesini hatırlattı. Bu sözler bana Kuala Lumpur’a yapılan son büyükelçi atamasını çağrıştırdı.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ya-isgal-altindaki-adalar-45359yy.htm

This entry was posted in DIŞ POLİTİKA. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *