Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
29.11.2017
Sen benim ticaretime karşı olursan nasıl dost olacağız?
Amerika Türk Akımına karşı olduğunu açıkladı. Bununla yetinmedi. Rusya ile Almanya arasında yapılması planlanan Kuzey Akımı II Projesine de karşı olduğunu açıkladı.
Yıllarca, Rusya ile Türkiye’nin arasına, Soğuk Savaş ile giren Amerika, böyle akıl almaz ticari mantığı, gücünü kullanarak, korkutarak, şantaj yaparak bu günlere geldi.
İran ile Türkiye’nin arasını yıllarca Şii Sünni gerginliği ile soğuk tutan ABD, bu anlamda da, bir soğuk savaş sürecini bize yaşatmış oldu.
Amerika Avrupa’ya diyor ki, Rusya ile ticaret yapma. Enerji satın alma. İyi de, Avrupa için en yakın enerji kaynağı Rusya, Almanya Rusya’dan enerjiyi makul fiyattan alırsa rekabet gücünü yukarı çekecek.
Soğuk savaşlarla ticarete engel olabildiği kadar engel oldu. Soğuk savaşlarla engel olamadığı durumlarda, şantaj, provokasyon ve diğer fitne sistemlerini uyguladı.
Bunlarında iş görmediği hallede, darbeler, hükümet değiştirmeler gibi diğer CIA yöntemlerini kullandı.En sonunda da Libya, Yugoslavya, Afganistan, Irak, Suriye’de olduğu gibi kirli ve örtülü terör savaşları uyguladı.
Türk Akımına ve Kuzey Akımı II Projelerine karşı olursa ne olur derseniz, anlatalım.
Bu projelerle ilgili bankalar arası SWIFT yapacağını biliyoruz. İran Merkez Bankasına SWIFT yaparak, İran paralarına İran dışındaki banlarda el koymuştu. Halen de bu durum budur.
Amerika’nın dışındaki ülkelerin bu duruma bir çare bulması gerekmektedir. Rusya ve Çin kendi aralarında yaptıkları ticarette para transferine bir çare buldular.
Türkiye’nin, Zarrap Davası üzerinden büyük bir şantaja hazırlandığını biliyoruz.Biliyorsak yapmamız gereken işler var. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, yapacaklarımızı şimdiden hazırlamalıyız.
Bir ceza çıkarsa ödemeyiz deyip işin içinden çıkmak mümkün görünmüyor. Ekonomimizi Amerikan Finans Sitemiyle öyle bir entegre etmişiz ki “cezayı ödemeyiz” demek pek kolay görünmüyor.
Zamanında Kemal Derviş yasalarıyla ekonomimizi Amerikan Finans sitemine bağlarken bu felaket günlerini hesaba katmamış olmamız, liberal ekonomilerden beslenen büyük sermaye için iyi olmuştur. Ancak, uygulanacak bir ekonomik ambargoda o kadar da çok savunma mekanizmamız yok. Bilhassa da, asıl istihdamı sağlayan Kobilerin böyle bir ambargoya dayanabileceklerini sanmıyorum.
Direnme ekonomisinin esaslarını barış sürecinde hazırlamadık ki şimdi savunma silahlarımız olsun.Son on yılda, Direnme Ekonomisi başlığıyla hiç yazmadıysam yüz yazı yazmışımdır.
Şimdi o günlere geldik.
Amerika, Suriye’nin kuzeyinde kurduğu terör devleti ile bir taraftan silah gösterirken, öte yandan da Zarrap Davası gibi birçok araç kullanarak, Türk ekonomisini tehdit etmeye başladı.
Belki de bilmediğimiz başka ekonomik operasyonlar da göreceğiz.Amerika ile dostluğumuzu sürdüremeyeceğimiz ortadadır. Varlığımızı hedef almaktadır.
Amerika bize, Amerika’da iki devlet varmış gibi, iyi polis kötü polis uygulaması yapıyor. Trump artık YPG’ye silah vermeyeceğiz diyor. Pentagon tersini söylüyor.
Amerikancılar için çözüm çok kolay. Teslim olalım diyorlar.
Teslim olmak demek; ülkenin yarısından vaz geçmek anlamındadır.
Demek ki direnmeye mecburuz.
Bir taraftan direnirken öte yandan kurmaya başladığımız yeni ittifaklarla yeni ekonomik bağlar tesis etmemiz elzemdir.Suriye ile ilişkileri yükselterek, Suriye’nin imarından payımıza düşeni almalıyız. Suriye’ye Çin’in 150 inşaat şirketi ile girdiği haberleri geliyor.
Suriye ile yeniden dostluk ilişkisi kurmak hem Suriye halkı için hem Türk halkı için zorunluluktur. Dünya ölçeğinde yeniden güven kazanmaktır.
29.11.2017,