Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
5.11.2017
Amerikancılık ve ideolojik melezlik
Nihat ERİM gelmiş geçmiş en Amerikancı başbakanımızdı. Küçük Amerika olacağız derken, önündeki 50-60 yılı ifade ediyordu.
Biz biliriz ki Amerikancılığın kökleri, Osmanlı dağılmadan önceki döneme kadar gider. Cumhuriyet döneminde, Demokrat Parti ile yeniden hayat bulur.
Oysa Demokrat Parti de CHP’den doğmuş bir partidir.
Ülkemizdeki Amerikancılığı sadece sağ kökenli anlayışa yüklemek haksızlık olur.Amerikan çıkarlarını savunan sağdan da soldan da kişiler ve çıkar sahibi kurumlar olmuştur.Hatta solculuktan liberalliğe yolculuk daha hızlı olmuştur.
Cumhuriyet döneminin dönekleri denince, bir ideolojiden bir başka ideolojiye geçerken “fikri namusunu” koruyamayanlardan söz ederiz.Elbette kapitalist emperyalizm kılcal damarlara kadar ilerlerken, her türlü ilişkininde içinde var olarak ilerlemiştir.
İnsanoğlunu değiştirip dönüştürenin içinde yaşadığı ilişkilerse, elbette, ideolojiler de, birbirleri içinde eriyip başka bir şeye dönüşecektir.
Birlikte bir döneklik uygulaması yapalım.
Temel veri 1- Amerika bölgemizde/ülkemizde Kürdistan kurmak istiyor.
Temel veri 2-Ülkemiz insanının kahir çoğunluğu böyle bir oluşuma kendi toplumsal çıkarları bakımından karşıdır.
Temel veri 3-Türkiye Amerika ile örtülü bir savaş içindedir.
Ülkemiz insanının ideolojisini ve düşüncesini bu üç temel unsur derinden etkiliyor.Sol liberal diyor ki; hayır ABD ile bir savaş içinde değiliz. Mevcut iktidar kendi iktidarını sürdürmek için bunu bir araç olarak kullanıyor. Zaten mevcut iktidarı da ABD getirmişti.
Evet durum başlangıçta böyleydi. Şimdi ise durum bunun tam aksi yönde ilerliyor.Mevcut ABD Türkiye ilişkileri Türk halkının aleyhine işliyor. Halkımızın çoğunluğu da durumun bu olduğunu görüyor.
Zorunlu olarak vatan savunması gündeme geliyor. Ben iktidara güvenmiyorum, vatan savunmasından bana ne diyebilir miyiz?
Kişinin solcu olabilmesi için önce vatansever olması gerekir. Vatanı savunmak, o vatan içindeki emeği savunmak anlamındadır.Çünkü o vatanın içindeki insanların %90’ı çalışanlardır. Yani emektir.
Şöyle düşünemeyiz; gelmiş yabancı şirketler tüm üretim kaynaklarını ele geçirmiş, vatan, vatan olmaktan çıkmış, bu vatanı savunmak çok uluslu tekelleri savunmaya dönüşmüş diyemeyiz. Devrimcilik bu durumu değiştirmek demektir.Devrimcilik önce vatanı ve emeği savunmaktan başlar.
Özgürleşmek; yabancı tasallutundan özgürleşmektir. Emek sermaye çelişkisinden daha da ağır basan ulus-devlet emperyalizm çelişkisidir.
“Ben Amerikan şirketinde çalışıyorum. Ekmek paramı şirket veriyor. Bana ne vatandan” dediğinizde, orada ne vatan kalır ne birlikte yaşama kültürümüz kalır.
Sadece çıkar kalır.
İnsan sadece çıkardan ibaret değildir. İnsan sadece çıkardan ibaret bir varlık değildir. Kişiyi kişi yapan, içinde yaşadığı değerler manzumesidir.
Savaşın stratejisi çok açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Bölge ülkeleri bölgeye saldıran saldırgana karşı birleşecektir.
Emperyalizme karşı savaşın ilk aşaması budur.
Bunları ifade etmek emeğin özgürleşmesine karşı olmak anlamına gelmez. Zaten vatan ve emek mücadelesi tektir.Amerikancılaşmak ve melezleşmek bu mücadeleye yabancılaşmakla başlar.
5.11.2017,