ARAŞTIRMA YAZISI
Naci Kaptan
05.Eylül.2017
BAĞLANTILI YAZILAR
https://nacikaptan.com/?p=36815
https://nacikaptan.com/?p=18024
https://nacikaptan.com/?p=49878
Değerli okur ,
Dizi yazımızın 1. bölümünde https://nacikaptan.com/?p=50073 ülkemizin ekonomik durumuna değinmiştik. yazımı sizlerle paylaştıktan sonra SARAYIN SENELİK HARCAMALARINA AİT senelik sayıştay raporu gündeme düştü . AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyişi ile TULUMBANIN SUYUNUN BİTMESİNE rağmen ve Hazinenin döviz stokunun yakın vadeli borçlara dahi yetmediği bir dönemde Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Hazine kasasının dibinde kalan son paracıkların dahi hesapsızca harcanmakta olduğunu Sayıştay raporunda gördük. Bakınız ; https://nacikaptan.com/?p=50076 .
KONUYU DAHA İYİ ALGILAMAK İÇİN SÖZ ONLARDA
ÜST DÜZEY İMAM HATİPLİ VİCDANLI BİR BÜROKRAT DER Kİ ;
“İmam hatip lisesi mezunu olan, AKP iktidara gelince 2003 yılında Hazine Müşavirliği’ne atanan, 2007 yılına kadar bu kadroda Bakan Ali Babacan’ın danışmanlığını Sayıştay’da baş denetçilik yapmış olan Şeref Efe SARAY için şöyle diyor ;
Müslümanlığa sığmadığını aslında anlatmaya hiç gerek yok’
“Cumhurbaşkanlığı Sarayımızın Müslümanlığa sığmadığını aslında anlatmaya hiç gerek yok. Kur’an’dan kendimize bir ölçü arayacak olursak bu saray inşası ile ilgili Allah’ın hoş karşılamadığı kibir, gurur ve israf gibi pek çok husus ile karşılaşırız. Kendilerinin, iktidarlarının ve milletlerinin itibarı için büyük binalar yapan kavimlerin akıbetleri hep kötü olmuştur. Devlet, Müslümanlardan topladığı zekatı (günümüzde vergi) ancak muhtaç insanlara ve halkın savunmasına harcayabilir. Bırakın sarayı, Müslümanlardan zorunlu olarak toplanan para ile cami bile yapılamaz. Sünnete yani Hz. Muhammed’in hayatına ve ondan sonra gelen dört doğru halifenin uygulamalarına baktığımızda ise fazlasıyla mahcup oluruz. Bizim halimiz, örnek alınması gereken Müslüman önderlerin değil, onların mücadele ettiği kibirli krallara benziyor.”
“Sarayın inşası nereden finanse edilmiştir? Borçlu olan bir devletin her ilave faaliyeti borçlanarak yaptığı kabul edilir. Çünkü, o ilave masrafı yapmasaydı bu parayla borçlarından bir kısmını ödeyecekti. Saray bir yatırım olarak milletimizin başına gelen bir felakettir. Bu tür yatırımları eskiden ‘karadelik’ diye tabir ediyorduk. 2002’den bu yana unuttuğumuz karadelik felaketi ne yazık ki yeniden ortaya çıktı.”
“Saray bir defalık inşaat maliyeti ile kurtulabileceğimiz bir bina değil. Borçlu bir devlet olduğumuz için mütevazı bir hesapla saraydan kaynaklanan finans maliyetimiz yıllık 100 milyon doları bulur ve bu rakam her yıl katlanarak artar. Binanın bakım ve işletme masrafları da yıllık 100 milyon doları bulacaktır. Saray faydasız yatırımdır. Bin 150 oda için en az 2 bin kamu görevlisi istihdam etmek gerekecektir. Cumhurbaşkanlığında çalışan kişiler yüksek ücret alır. Bu kişilerin ortalama 5 bin lira aylık masrafı olur. Personel masrafı yıllık 100 milyon doları bulur.”
***
Ve gariptir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm ekonomik olumsuzluklara rağmen Marmaris Okluk Koyunda 300 odalı yeni lüks bir saray daha yaptırıyor ve Okluk koyunda yaklaşık 12 dekar deniz alanın doldurularak adeta Maldiv Adalarında deniz ortasına serpiştirilmiş özel evciklerin benzerlerinin yapılacağı basına düşüyordu .
TULUMBA DEĞİL NEHİR SUYU OLSA TÜKENİRDİ
İktidar yönetimi çok umursamazdı . Giderleri kısmak yerine ücretlilerin ve yoksul halkın sırtına %40 lara ulaşan vergi yükünü yüklüyor ve hazineden İngiltere’ye rehin gönderildiği söylenen 470 ton altının http://halkmeclisi.biz/mehmet-simsek-in-agzindan-kacirdigi-sozler-1 yerine koymak üzere halktan yastık altındaki altınlarını Ziraat bankasına yatırmaları isteniyordu.
Bu arada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2017 Eylül ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre Eylül enflasyonu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.20 arttı. En çok artış ise Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda %12,50 oranında gerçekleşti. Eylül ayı enflasyonunun 13 yılın zirvesinde olduğu açıklandı.
Ülkemizin satılacak değerli tüm varlıkları satılmıştı . Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel ilişkileri bağlamında Katar’dan Türkiye’ye kayıt dışı büyük miktarda para giriyor ve bu arada Katar Türkiye’de elde kalmış olan kurumları doğrudan satın alıyordu . Karadeniz’in cennet yaylalarının da Katar’lıların talanına açıldığı basına yansıdı. Gizli konuşmalarla Türkiye^ye gelen kayıt dışı para karşılığı Katar’a neler verildiği bilinmiyordu.
Özetle hava çok puslu ve karanlıktı.
2002 – 2017 senelerinin bedeli olarak yeni Düyunu Umumiye kapıya dayanmıştı. Küresel baronlar ellerini oğuşturarak kendilerine düşecek payın hesaplarını yapıyorlardı.
Türkiye Dünyadan soyutlanarak yalnızlaşıyor.
İtibar kaybına uğruyor.
Bölünme ve savaşın içine itiliyor,
Yargı bağımsızlığını
TSK ise özgün yapısını ve gücünü kaybediyordu.
Yunanistan ise durumu fırsat bilerek EGE’de onlara adamızı ilhak ediyordu.
Ve
Türkiye ekonomik olarak çöküyordu .
Bölüm 2 – Devam edecek
Naci Kaptan
04.10.2017