Erdal Akalın
14.08.2017
Evrim Teorisi!..
Yeni öğretim yılı başlarken, adına müfredat denen yıllık öğretim planı açıklanmış bulunuyor.AKP İktidarı tarafından yönlendirilen, öğretim ve eğitim ile ilgili uzmanların önerilerini asla dikkate almayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkilileri, birçok vatandaşın dikkatini çeken ve itirazlarını dile getirdikleri yeni programı yürürlüğe koydular.
Bu programa uyarınca Atatürk Devrimleri ve İnkılap Tarihi olarak bildiğimiz yakın milli tarihimiz çok kısıtlı olarak dikkate alınmış bulunuyor. Yok sayar gibi!
Buna ek olarak bilimsel alanın önemli bir nazariyesi olan Darwin’in Evrim Teorisi de TÜBİTAK yayınlarında olduğu gibi yeni dönemin müfredatından çıkarılmış bulunmaktadır. Bu konuda da olumlu ve olumsuz çeşitli eleştiriler gündeme yansımaktadır.
AK-ŞAKA, Evrim Teorisi’ne inanan bir tıp mensubu olarak, gerek MEB’ nın ve gerekse TÜBİTAK’ın bu yanlıştan dönmemekte ısrarlı olmalarına karşı; kendisini, dünya dönüyor demekte kararlı olduğu için yargılayan Engizisyon yargıçlarına dönerek; “… gene de dünya dönüyor” diyerek bilimsel temelden geri adım atmayan Galile’yi anımsatmak isterim.
Bendeniz ise, daha önce de köşemde yayınlamış olduğu Darwin Kuramı ile ilgili bir yazımı yeniden gündeme taşıyarak, ilgi duyan okurlarıma konuyu anımsatmak istedim.
Canlı yaşamını bizlere anlatan en özlü ve bilimsel eseri 1859 yılında Charles Darwin yazmıştır. Kısaca “Türlerin Kökeni” ismi ile biliyoruz bu kitabı.
Abbasi Rönesans’ı dönemi bilim insanlarından Câhız (786-869), kendi döneminde biyolojik evrim denebilecek ilmi saptamalarda bulunmuştur. Keza 18. yüzyılda yaşayan Erzurumlu İbrahim Hakkı da, ‘Marifet-name’ isimli kitabında evrimsel varoluş konularını işlemiştir.
Avrupa’da da, Charles Darwin’den önce, Lamarck’ da evrim konusu ile ilgilenmiştir.
Benzeri kuramlar ve fikirler bu eserin yazılmasını takiben oldukça hızlı gelmiştir. Verilerin sağlamlığı ve Darwin tarafından bizzat elde edilen tür örnekleri dikkate alınınca, adına “Evrim Teorisi” denen bu kuramın, birkaç küçük itirazlar dışında tartışılmaz boyutta doğru olduğu kabul ediliyor. Biyoloji ile ilgilenen bilim insanlarının % 99’u ve tüm bilim insanlarının % 90’ı Darwin ile aynı fikirdedirler.
Bizim ülkemize gelince, en baba bilim kurulumuz sayılması gereken TÜBİTAK, Evrim Kuramına inanmamaktadır, üstelik kendi raflarından bile atmış bulunuyorlar. Yetmedi, Harun Yahya mahlasını kullanan Adnan Oktar’ın (hoca bile diyorlar ya!) uyduruk Yaradılış Atlasını okullara tavsiye ediyorlar.
Darwin, Türlerin Kökeni adlı kitabı ile genetik bilimi adına bir meşale yakmıştır.Darwin’in Kuramı incelenince beş ana başlık dikkati çeker. Ki, bu bilgileri Douglas Futuyama bize Evolution Dergisi içeriğinde özetlemiş bulunuyor.
Darwin, ilk olarak bir türün soy hattının zaman içerisinde değişimini kanıtlamıştır. Bunu yapmak için türlerin geçmişte olabilecek benzerlerinin örneklerini elde etmeye çabalamış ve uzun süren dünya seyahati sırasında olumlu veriler elde etmiştir.
Darwin’in ikinci adımı ise ilginçtir; canlıların ortak bir atadan türedikleri inancını bizlerle paylaşmaktadır. Örneğin; bir papatyanın 2.5 milyar önce ki tür atasını saptarken, neandertallerin ortak atasının 500.000 yıl önceye uzandığını anlamış ve kanıtlamıştır. Şempanze ve insanların ilk atalarının ise 6 milyon yıl öncesine dayanan bir gelişme çizgisi olduğu kanısındadır.
Evrim Kuramı, canlıların yeni türlerinin oluşmasında ani ve hızlı sıçramalar olmadığını ve türlerin basit ve hatta küçük adımlar atarak bir adaptasyon süreci geçirerek günümüze kadar ulaşabildiklerine bizlere anlatmaktadır.
Türlerin gelişmesi sırasında karakter değişiklikleri de olduğunu ve bunun adına mutasyon dediğimiz farklılaşmalar yolu ile olduğunu kabulleniyor. Malum, mutasyon yeni yavrunun ana baba türünden bazı farklılıklar içermesi olgusudur.
Evrim Kuramının en çarpıcı gerçeği, türler gelişirken ortaya çıkan farklıların, yani mutasyon olgusunun yeni yavru için bazen avantaj, bazen ise dezavantaj olabileceği yaklaşımıdır. Yeni farklılıkları avantaj olarak kullanabilen yeni canlı yaşama tutunurken, dezavantajlı konuma indirgenen yavru türü ortamdan silinmektedir. Bunu, Doğal Seçilim olarak isimlendiriyor Darwin. Herhalde Evrim Kuramının ana çekirdeği burası olsa gerektir.
***
Gelelim Yaradılış Atlası isimli lüks basımlı kitaba!
Adını Adnan Oktar diye bildiğimiz ve bazı çevrelerce kendisine ‘hoca’ unvanı yakıştırılan zat, dinin skolâstik kavramına bağlı kalarak Darwin Kuramı karşıtı bir insan evrimi haritası yaratmıştır. Burada insan yaşamı din kitaplarına bağımlı kılınarak özellikle Âdem ve Havva kökeni ile başlatılmıştır.
Buna inanmak isteyenleri hoş görebilirim. Ancak TÜBİTAK gibi bir bilim kurumunun insan gelişimini sadece Yaradılış Atlası ile özdeşleştirerek Evrim Kuramını yok sayabilmesini anlamakta zorluk çekerim (Gerçi kendisine biat eden kadınları bir evrime sokarak bir tür ‘kedicikler’ adını verdiği özel canlılara dönüştürmesine hayranlık duymuyorum diyemem!).