DİNDE YOZLAŞMA VE ATATÜRK’ün TUTUMU

M.Kemal Adal
adalkemal1@gmail.com

* Ve Atatürk’ün Diyanet İşleri Başkanlığı’na verdiği talimatı üzerine Elmalılı Hamdi Yazır’ın, günümüzde de önde gelen İslam alimleri tarafından da hala en güvenilir tefsir olarak kabul edilen, Hak Dini Kur’an Dili (Kuran’ı Kerim’in Türkçe Tefsiri), yazdırılıyor.*

*Niçin ?*

* Elbette ki “Kuran’daki İslam”ın anlaşılıp, dinin yozlaştırılmasını önlemek için.*

*Kuran’da, Her mescitte” Dini yalnız ve sadece Allah’a özgüleyerek ibadet edilmesi emredilmiştir (7/29). Ayrıca Dinin özüne zarar veren, nankörlük eden, inananları fırkalara bölen, dini ve uygulamalarını istismar ederek kendi çıkarı için kullanan kişilerin yaptığı mescitlerde / camilerde ibadet ise kesinlikle yasaklanmıştır (9/107-108).*

*Hz. Muhammed’ in zamanında, mezhepler ve de tarikatlar yokken müslümanların hepsi “Kuran’daki İslam”ı, Allah’ın elçisinden öğrenen, mescide giden müminlerdi, tabir caizse “Muhammedi” lerdi.Mescitler toplu ibadet yeri olmanın yanında aynı zamanda Müslümanlar için “Kuran’daki İslam”ı öğrendikleri birer “okul”du. Ne zaman ki “Kuran’daki İslam” yozlaştırılarak “Emevi İslam Anlayışı” hâkim kılınmaya çalışıldı, Toplumsal ihtiyaçtan, “Kuran’daki İslam” ı kendi anlayışlarınca yorumlayan din âlimleri (mezhep imamları) ortaya çıktı ve bunların yorumlarına uyan kişilerce de “mezhepler” oluşturuldu. **Sonrasında da bu mezheplerin yolları olan “tarikatlar” ve tarikat lideri şeyhler zuhur etti.*

İNSANLARIN KURAN’A YAPIŞMASINI İSTEYEN ALLAH’IN EMRİ:

*“Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın…”*(3/103).

*“Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın…”* (3/105).

*“…Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere /kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak….”* (23/52-56).

*“Sizin için, dinden, Nûh’a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e,Mûsa’ya ve İsa’ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: “Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!…”* (42/13 -14).

İNSANLARIN YAPTIKLARI

*Kuran’ın bunları demesine rağmen, tekke / dergah ve zaviye vs. yerleri, mescitlerinin yerine kendi amaç ve faaliyetleri için “okul” yapan ve kendilerine uyan cemaati de buralarda toplayan bu tarikatlar, zaman içinde kendi mezhep ve tarikatlarına göre Kuran’ın yanında çeşitli “zübürlere / kutsallaştırılmış hizip kitaplarına” da yapışarak, yaptıklarıyla sevinip övünerek, sonu şirke kadar varabilen işlere giriştiler.*

*“Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.”* (45/17) *ayetinde belirtilen tutum ve davranış içindekilere benzer hale gelenler, Dini yozlaştırdılar.*

ATATÜRK’ÜN YAPTIKLARI:

ATATÜRK, HZ. PEYGAMBER ZAMANI UYGULAMASINDA OLMAYIP, SONRADAN BİR “BİDAT” OLARAK ÇIKAN,TARİKATLARA AİT “TEKKE VE ZAVİYELERİ” KANUNLA KAPATTIRMIŞTIR.

*Niçin?*

* Elbette ki “Kuran’daki İslam” da yeri olmayan ve sonu şirke (Allah’a ortaklık koşma) kadar varabilen uygulamaları engelleyerek, dinin yozlaştırılmasını önlemek için.*

*Bunların tekrar açılması “Kuran’daki İslam”dan da gaflettir. Bidatların birçoğu gibi bunları da “Bid’at – ı Hasene” (güzel bidat) olarak nitelendirmeye çalışanlar, Hz. Muhammed’ in: “Dinimizde olmayan herhangi bir şeyi uyduranın ortaya koyduğu merduttur (dince reddedilmiş, dışarı atılmıştır). Her bidat dalalettir(sapkınlık, doğru yoldan ayrılmak).” (Sahih – i Müslim, Cuma/43) hadisini dikkate almıyor demektir. Sünnete uymuyor demektir. Çünkü “Bidat” sünnetin zıddıdır.*

*Hz. Muhammed kendisine Kur’an ile vahyedilen ne ise sadece onu duyurmakla görevli ve yetkilidir. Bu sebeple, Hz. Muhammed dâhil hiç kimse, hiçbir sebeple Kur’an’a ilave ve eksiltme yapamaz. Kur’an’da olmayan din dışı olandır /alandır (sahadır).*

This entry was posted in ATATURK, DİN-İNANÇ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *