Tarihçi Cemal Kutay anlatıyor ;
Atatürk, döneminin en saygın devlet adamlarından biri idi. Hiç bir yurt dışı gezisi yapmadığı gibi pek çok yabancı devlet adamını makamında kabul etmiştir. Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki dönemde bir karış toprağa göz dikene de izin vermemiştir. O tarihlerde İtalya’da Mussolini dönemi idi. Mussoli’ninin Türkiye’ye yönelik tehditleri devam etti.
Atatürk bir cevap olsun diye Ege’de bir manevra tertip etti. Bu manevra Aydın ve İzmir taraflarında yapıldı. Manevralar bittikten sonra Atatürk, İzmir’den Çanakkale’ye kara yolu ile gitmek istedi. O vakit İzmir Valisi olan Kazım Paşa ve diğer yetkililer ‘Paşam gidemezsiniz, ileride bataklık vardır’ dediler. Paşa başlangıcından itibaren maniayı sevmeyen bir adamdı. ‘Yok öyle şey, gideceğiz’ dedi ve gittik. Ayvalık’a geldik. Ayvalık’ta bir bahçeli lokantada akşam yemeği yedik. Etrafımıza halk toplandı.
Zaten Atatürk gittiği yerde halkı gördü mü mutlaka konuşurdu. ‘Vatandaşlar, karşımızda bir komşumuz var, bu komşumuz gözünü bize dikmiş sizin oturduğunuz yerleri istila etmek ister. Fakat siz biliyorsunuz, yakın zamanda buraları düşman istilasından kurtardık. Yunanistan küçücük bir devlet idi. O Kurtuluş Savaşını Yunanistan ile yapmıştık. Yunanistan ile yaptığımız savaşta küçük görülmemelidir. Çünkü arkasında İngiltere, Fransa ve bütün Avrupa devletleri vardı, onları besliyorlardı. Türkiye’yi parçalamak istiyorlardı. Buna rağmen, biz muvaffak olduk, topsuz, tüfeksiz onları denize döktük. Şimdi ise büyük bir devleti sevk etmek istiyorlar üzerimize, gelsin de ona da ders verelim.”
“Yugoslav Başbakanı bir tarihte Türkiye’ye gelmişti. Ankara’da kaldıktan bir süre sonra İstanbul’a dönüyordu. Ben de aynı trende idim. Kendisi, ‘Osmanlı Devleti’nin son devirlerinde eğer Türkiye’de Atatürk gibi bir devlet adamı olsaydı, Balkan Harbi olmazdı’ dedi. Övünmek hakkınızdır, büyük bir lidere sahipsiniz.”
“Başka bir yaz günü İngiltere kralı Edward, Madam Simpson isimli bir Amerikalı hanımla Akdeniz’e gelmişti. Oradan İstanbul’a gelmek istedi. Sefir hükümete haber vermiş. Bu haber gelince Atatürk’e duyuruldu. Atatürk’ün yanında bulunan bazı siyaset ve devlet adamları ‘Niçin geliyor, gelmesine mani olsak mı, olmasak mı?’ gibi bazı sözler söylemeye başladılar. Atatürk bunun üzerine, ‘gelsin, tarihte ilk defa bir İngiliz Kralı Türkiye’ye geliyor, değerlendirmemiz gerekir’ dedi ve ekledi:
‘Daha dün denecek bir zaman evvel bizi yok etmek isteyen bir devletin kralı şimdi bizi ziyarete geliyor. Bunun anlamı çok büyüktür’ dedi.” Yine Cemal Kutay anılarında Churcill in “Eğer Atatürk hayatta olsaydı, 2. Dünya Harbi olmaz ve 50 milyon insan ölmezdi” dediğini anlatır.
Ahmet Şükrü Esmer anlatıyor: “Atatürk, Milli Mücadele’de Sovyet yardımından yararlandı fakat Lozan’da Boğazların statüsü konusunda Sovyetlerin görüşünü kabul etmedi. Sovyetler’le dostluğu korumakla birlikte Lozan’dan sonra da Batı ile ilişkileri geliştirdi. Sadece bir tarafa bağlı kalmakta sakınca gördü.Dış politikada izlediği yöntemler, Türk milletini ve de devletini yüceltmiş, Batı’ya karşı saygın bir konuma getirmiştir. Bu yönleri ile Atatürk, devlet adamlığına örnektir.