Yeniçağ
Ahmet TAKAN
05.08.2017
“YAŞ”ta bir ilk gerçekleşti!.. 4 dakikada kuvvet komutanı atandı…
Bu “YAŞ” pilavı daha epey su kaldıracak gibi görünüyor. Kararlar açıklandı, Başbakan Binali Yıldırım gazetecilere “tatile çıkın” önerisi yaptı ama kazın ayağı pek öyle görünmüyor. Ankara kasvetli… Koyu gri ağır bulutlar üzerinize çökecek gibi duruyor. Hava kurşun gibi ağır.. Meteoroloji raporu vermiyorum. Ne zaman nerede bir haber bombası patlayacağı belli değil. Haydi, sıkıysa tatile çık!.. Meclis tatile girdi ama saray hummalı bir şekilde çalışıyor. Devlet koridorları alabildiğine yoğun, sıkıntılı. Klimalar kafi gelmiyor!..
“YAŞ”ın artçı sarsıntıları bir süre deha devam edecek. Dün, Genelkurmay Karargâhı başta olmak üzere TSK’daki nabzı biraz da olsa yansıtmaya çaba göstermiştim. Çankaya Köşkü’ndeki “ilk”lerin gerçekleştiği o 4 saatlik toplantıya tekrar dönelim. Devlet koridorlarına sızan kulislere.. “Off the record” kaydı konulamayan ince(!) ayrıntılara…
Kaynakların verdiği bilgilere göre, sarayda hazırlandıktan sonra YAŞ heyetinin önüne getirilen listelerden sadece bazı isimler üstünde en fazla 3-4 dakika süren görüşmeler yapılabildi. Bundan sonrasını varın siz düşünün!.. Hani şu, bendenizin sürpriz olduğuna katılmadığı “denizde sürpriz atama” var ya… Hani, herkeslerin, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına, Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele’nin atanmasını beklerken 5’inci sıradan Koramiral Adnan Özbal’ın getirilmesi… Evet bir “ilk” gerçekleşti YAŞ’ta… “Karar” açıklaması YAŞ üyelerine Başbakan Binali Yıldırım tarafından tebliğ edilince o soru sorulur; “Neden Veysel Kösele değil?”. Cevap verilir; “FETÖ ile mücadelede yeterince etkin değil…” Küçük bir itiraz yapılır; “Elinden ne geldiyse yaptı, somut örnekleriyle ortada.” Karşı cevap hemen yapıştırılır, “Tamam doğru da. Kanaat, yeterince etkili olmadığı yönünde…”
Evet!.. Bir “ilk” gerçekleşir “YAŞ”ta. Dünyanın en güzide ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na yapılacak atama şipşak gerçekleşir. Dosya üzerindeki görüşme süresi, kaynakların ifadesine göre 4 dakikayı geçmez…
Ya diğer dosyalar!.. Dün de dikkat çekmiştim; bence bu “YAŞ”ın en büyük sürprizi Mete Han’dan bu yana Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ilk defa 1 Generalin terfi ettirilmiş olması. Diğer bir çarpıcı gelişme ise 20 Generalin emekliye sevk edilmesi. Bu Generaller içinde öyle isimler var ki; hain darbe girişimi sırasında FETÖ’cülere karşı en ufak bir tereddüt göstermeden harekete geçmiş, birliklerini onlara karşı sevk ve idare etmiş, silahını çekerek çatışmaya girmiş, her riske katlanarak, darbe girişiminin emir-komuta zinciri içinde yapılmadığını ve bu kalkışmanın hainler tarafından düzenlendiğini yazılı emirlerle tüm birliklere iletmiş ve hainlerin püskürtülmesinde hayati rol oynamış… İçinde bulunduğumuz nazik ortam ve kendilerinden de müsaade almadığım için hiç birinin ismini tek tek zikretmeyeceğim. Ancak şu kadarını söyleyebilirim; kırgınlar ama küskün değiller, “ne yaptıysak vatanımız ve devletimiz için yaptık…” diyorlar. Gerisi bende saklı!..
Çankaya Köşkü’ndeki “YAŞ”ta bu Generallerin dosyaları görüşülürken ve emekli edilmelerine ilişkin “karar”a “neden” sorulurken gerekçenin benzer olduğunu öğrendim;
“Kanaat, FETÖ ile mücadelede yeterince etkili değiller…”
TSK’da moral ve motivasyon iyice dibe doğru sürülürken şimdi şu konuşuluyor;
“Bu sene 3 yıllık rütbe bekleme süresini doldurmadıkları için yasa gereği emekli edilemeyen isimler de gelecek sene tırpan yiyecek. Bu yıl yapılanları da emsal alırsak, yine FETÖ ile gerçek mücadele edenler TSK dışına atılacak.”
“YAŞ”ın artçı sarsıntıları devam ederken devlet koridorlarında beyinleri kuşkular kemiriyor ve şu soruya cevap aranıyor; “acaba bir şeylerin izleri mi silinmeye mi çalışılıyor?”
Bu kargaşa içinde en çok kim seviniyor?.. Tekrar ediyorum; “ulusalcı” geçinen çete. Neden bu kadar ısrarlıyım?.. Yuvalanıp güçlenmek istedikleri bir yer daha var. “YAŞ” kararları dışına çıkarılan Jandarma. 2 Ağustos öncesi, İçişleri Bakanlığı bünyesinde alınan bazı emeklilik kararları ile Jandarmada başlayan tartışmalar yoğunlaşarak devam ediyor. Yaşar Güler’in Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasının ardından Jandarma Genel Komutanlığı’na kimin getirileceği konusunda spekülasyonlar muhtelif. Bazı isimlere yönelik emeklilik furyasının devam edeceği konuşuluyor. Görüşlerine başvurduğum Kuvvet içindeki bir kaynağımın şu tespiti çok çarpıcı;
“Jandarmanın siyasallaşmasıyla emir-komuta zincirinde zafiyetler yaşanmaya başlandı. Bizim için en büyük tehlike PKK/YPG. IŞİD’in ortadan kaldırılmasıyla ABD’nin tüm silahları bu terör örgütüne verilecek. Allah esirgesin!.. Sınırlarımız içinde yeni bir hendek savaşı tehlikesinde olabilecekleri düşünmek bile istemiyoruz.”
“Ulusalcı” geçinen çete, devlet içinde çöreklenip semirmek için var gücüyle saldırıyor. Farkında mısınız bilemem? Bu saldırılar ellerindeki küçük bir yayın organı ve bazı küçük internet sitelerinin üzerinden sürüyor. Hem de FETÖ ile mücadele kamuflajıyla!.. Oyuna ve kirli tezgaha çok dikkat etmek lazım…
“YAŞ”ın artçı sarsıntıları devam edecek diye yazıya başlamıştık. Noktayı koyarken; Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in “veda”sından sonra saray kulislerinde “3 kellenin daha da yolculanacağı” konuşuluyor. Siz, dikkatli okurlar 2’sini tahmin edersiniz. 3’üncü konuşulan ismi de ben söyleyeyim; YSK Başkanı Sadi Güven… Bu pilava su dayanmaz!.. Haydi, gel de tatile çık!..
Türker Ertürk
erturkturker@gmail.com
4 Ağustos 2017
Yaş, Yaş Olmaktan Çıktı!
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) bitti ama hala General-Amiral atamaları ortada yok. Bu yazıyı kaleme alırken aldığım son bilgi; atamalar üzerinde çalışıldığı şeklinde idi. Kimlerin emekli olduğu konusu ve özellikle Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele’nin de durumu net değil. Milli Savunma Bakanlığı; “Önümüzdeki günlerde netlik kazanacak” diyor. Bu, tam anlamıyla komedi! Ülkemiz, adeta bir kabile devleti anlayışıyla ve dedikoduyu bilgi olarak değerlendiren kafayla yönetilmeye çalışılmaktadır!
YAŞ esasında teknik bir ekip, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin General-Amiral atama ve terfi işleri en önemli görevleri arasında. Tüm dünyada bu işler üç aşağı beş yukarı böyle yapılıyor. Ama bu askeri teknik ekip, siyasi bir ekip haline getirildi. Yani YAŞ, askeri olmaktan çıkarıldı.
Parti Ordusu
Artık YAŞ, içinde askerler olan siyasi bir ekip haline getirilmiştir. Artık aldığı kararlar iliklerine kadar siyasidir. YAŞ’ın YAŞ olmaktan çıkarılması ve siyasi bir ekip haline getirilmesi; “Allah’ın lütfu” bir darbe girişimi sayesinde olmuştur. Bu lütuf OHAL’in, OHAL de KHK’ların, KHK’lar da tek adam rejimine gidişin ve TSK’yı parti ordusu haline getirebilme şansının önünü açmıştır.
Bu plan gerçekleşebilir mi? İmamın hesabı gerçek yaşama uyar mı? Meydan bu kadar boş mu? Yaşayarak göreceğiz ama kafa budur; Türk Silahlı Kuvvetleri’ni İhvan’ın ordusu yapmaya çalışmaktadırlar!
Bugün İtiraz Etmelisiniz
Tabii ki parti ordusu dünden bugüne, bir günde olmaz. Ama ülkemizi gayri anayasal bir biçimde yöneten iktidar iradesinin amacı budur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelenekleri tahrip edilmekte ve genetik kodları ile oynanmaktadır.
Aklınıza şu soru gelebilir; “Kuvvet Komutanları olarak atananlara itirazınız var mı?” Hepsini tanıyorum, yok! Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak atanan Adnan Özbal’ı yakından tanıyorum. Atatürkçü, yurtsever, başarılı ve dürüst bir asker ve denizci! Ama sorun bu değil! Büyük kurumlar gelenekleri ile yaşarlar. Türk Silahlı Kuvvetleri de böyle! Geleneklerde gedik açılmasına müsaade edilemez. Bugün bu gedikten tepki çekmemek için doğru isimler geçirebilirler. Ama buna bugün itiraz etmelisiniz. Yarın açılan bu gedikten yanlış isimleri geçirecekler, hiç şüpheniz olmasın. O zaman itiraz etme şansınız da olmayacak.
Şaibeli Darbe Girişimi
15 Temmuz 2016’nın Kuvvet Komutanlarını emekli etmişler. Halbuki esas emekli edilmesi gereken; Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’dı. Çünkü şaibeli darbe girişiminin merkezindeydi. Darbenin yapılacağı istihbaratı alınmasına rağmen yapması gerekenleri yapmamış, TSK’yı alarma geçirmemiş, belli reaksiyonları göstermemiş ve vermesi gerekli emirleri vermemişti Hulusi Akar. Ezcümle; darbe girişiminin “Allah’ın lütfu” olarak gelişmesini sağlayan kilit isimlerden birisiydi Akar! Bu yıl emekli edilen Deniz Kuvvetleri Komutanı ile 81 ilde teşkilatı olan ve geçen yıl emekli edilen Jandarma Genel Komutanı’na sormak lazım “Hulusi Akar 15 Temmuz 2016’da darbe girişimine karşı tedbir alınması konusunda sizi aradı mı?” diye! Şaibeli zurnanın zırt dediği yerlerden birisi de burada!
“Dere geçilirken at değiştirilemezdi”, onun için değişiklikler bu yıla bırakılmıştı. TSK’ya çok ciddi darbeler vurulduktan ve tahribatlar yapıldıktan sonra yıpranmış isimler, yıpranmamış yenileriyle değiştirildi. Ama Hulusi Akar farklıydı! Onun “Siyasal İslam” ile dansı küçük yaşlarda Kayseri’de başladı, Londra’ya uzandı ama bağlılığı hep devam etti ve gizledi. Bu nedenle menzili daha uzun. Eğer 2019’da becerebilirlerse, başkan yardımcılarından birisi de o! Diğerleri de halen payandalık görevi yapan malum isimler!
Bu Gidiş Afganistan Rotası
Halen ülkemizi gayri anayasal biçimde yöneten iktidar iradesi “Siyasal İslamcı” ideolojisi, “Yeni Osmanlıcı” hayali ve mezhepsel bakış açısı ile ülkemizi felakete sürüklemektedir. Bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetleri’ni adım adım siyasetin içine çekerek dönüştürmeye ve parti ordusu haline getirmeye çalışmaktadır. Bu irade; Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun temsil ettiği çağdaşlaşmaya, aydınlanmaya, bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip toplumun yaratılmasına karşıdır. Amaçları din devletidir. Bu rotada gitmeye devam edersek, olacağımız yer Afganistan’dır.
İskilipli Atıf Hoca 1920’de; “Mustafa Kemal eşkıyadır ve öldürülmesi farzdır” diyor. Çorum’un AKP’li Belediye Başkanı, şehrin en görkemli yerinde bulunan ve Cumhuriyetimizin onur abidelerinden olan “Hıfzı Veldet Velidedoğlu” adını taşıyan parkın ismini “İskilipli Atıf Hoca” olarak değiştiriyor. Bu değişikliğin, halen ülkemizi yönettiğini sanan iradenin bilgisi dışında olduğu söyleyebilir misiniz? ABD’de, Fransa’da, Almanya’da, Çin’de, bırakın çağdaş ülkeleri Suudi Arabistan’da veya dünyanın herhangi bir ülkesinde bile devletin kurucusu için bu sözleri söyleyen birisinin ismi herhangi bir yere verilebilir mi? Bunun sorumlusu kim sizce?
Hüseyin Hakkı Kahveci’nin “Atatürk’ün Yasaklanan Kitabı, Yahudi Casus Suzy Liberman’ın Anıları” kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Türker Ertürk
E. Amiral, Araştırmacı – Yazar
RESMİ İNTERNET SİTESİ:
http://www.turkererturk.com.tr