FAŞİZME KARŞI NE YAPTIN ? Suçluyum itiraf ediyorum…

Cumhuriyet
Erdal Atabek
19.06.2017

Suçluyum itiraf ediyorum…

İki insan öldürülüyor.
Görüyorum.
Seyrediyorum.
Öyle basit bir seyir değil elbette, üzülüyorum.
Üzülüyorum ama üzüntüm kahvemi içmemi engellemiyor.
Ben kahvemi içiyorum. Çevremdeki insanlar da kahvelerini içiyor.
Konuşuyorlar, gülüşüyorlar, okuyorlar.
Kalkıp gidenler var, Yeni gelenler var.
Yaşam devam ediyor, öyle mi?
Ama ölüm orucunda olan iki kişi için yaşam devam etmiyor.
Nuriye Gülmen-Semih Özakça.
Onlar da aylar öncesinde çevrende gördüklerin gibiydi.
Akademik ortamda çalışıyorlardı.
İşlerini yapıyorlardı, belki kahvelerini içiyorlardı.
Sonra, işlerinden atıldılar. Binlercesi gibi.
İşsiz, yetkisiz, unvansız kalıverdiler.
Ama onlar bu haksızlığa direndiler.
Ölüm orucuna yattılar.
Bu nedenle de tutuklandılar.
Sen seyrettin dostum.
Siz seyrettiniz.
Vah vah dediniz, bu ne haksızlık dediniz ama işte o kadar.
“Ne yapabilirdim?” diyorsunuz, duyuyorum.
Ne mi yapabilirsiniz? Onu siz bileceksiniz.
Bu cinayeti önlemeniz gerekirdi.
Çünkü, bu cinayettir.
Katilleri durdurmanız gerekirdi.
Durdurmanız gerekirdi.
Öyle kenardan bakıp da vah vah demekle olmazdı.
Yapmadın. Yapmadınız. Yapmıyorsunuz.
Bak, sayayım.
Ergenekon-Balyoz sürecinde kaç kişi kendini öldürdü?
Van Üniversitesi Genel Sekreteri’ni hatırlıyor musun?
Rektörle birlikte tutuklanmıştı. Hapishanede intihar etti.
Cinayetti.
Sen o cinayetin suç ortağı olmuştun.
Elbette, sen yapmamıştın.
Hatta kınamıştın.
Üzülmüştün.
Ama başka bir şey yapmamıştın.
Gene “Ama ne yapabilirdim ki?” deme.
Ne yapacağını sen bileceksin.
İntiharlar, haksız tutuklamalar, yıllarca hapiste kalmalar.
Say bakalım, beş sene hapis kaç gün eder?
Çarp şimdi 365 kere 5 ne eder? 1825 gün eder.
5 yıl hapiste kalan bir insanın hayatından 1825 günü çaldılar.
Kaç kişi binlerce gün hapis yattı? Hesabını tuttun mu? Tutmadın.
Sen başını iki yana salladın, vah vah dedin, kahveni içmeye devam ettin.
İyi de ne yapsaydım? Ölse miydim?
Bilmem de, içimden keşke ölseydin demek geliyor. Ama biliyor musun?
Sen ve senin gibiler belki de ölüsünüz.
Soluk alıp veren ölüler.
Kahve içip vah vah diyen ölüler.
Günlük alışverişlerini yapan, dedikodularını yapan ölüler.
Tatil yerlerinde günlerini geçiren ölüler.
Akademilerinde derslerini veren, sınavlarını yapan ölüler.
Yazılarını yazıp işini yaptığını sanan ölüler.
Ölüsünüz siz.
Kentleriniz ölü. Yollarınız ölü. Saray’larınız ölü. Her şeyiniz ölü.
Sadece doğa canlı. Ağaçlar, bitkiler, çiçekler, meyveler.
Doğadaki hayvanlar canlı.
Onun için öldürüyorsunuz onları. Ağaçları kesiyorsunuz.
Zeytinleri yok ediyorsunuz.
Ölü nesneleri seviyorsunuz.
Ölü nesneleri satıyorsunuz, alıyorsunuz, giyiyorsunuz, takıyorsunuz.
Çünkü ölüsünüz.
Tek tük canlı kalmış aranızda. Bunlara karşı çıkan. O kadar.
Sen suçlusun. Kendini onlardan sayma.
Keşke ölü olsaydın, ama değilsin ve hesabını vereceksin.
Hesap? Nedir o?
Cezan. Cezan. Suçlusun. Cezanı çekeceksin.
Olur, çekerim, neymiş cezam?
Cezan mı?
Cezan mutsuzluk.
Mutsuz olacaksın.
Suçluluk duyacaksın.
Cinayeti görüyorsun.
Önleyemiyorsun.
Suçlusun.
Suçluluk duyuyorsun. Suçluluk duyacaksın.
Ödeşemeyeceksin.
Cezan mı nedir?
Bak, cezan, kendi hapishanende yaşamaktır.
Kendi hapishanem mi?
Evet, kendi kendini hapsetmen.
Suçluluk duygusu senin zincirlerindir.
Vicdanın yaralı, kanıyor. Bu da ayağındaki prangadır.
İşe yaramadığın için utanıyorsun.
Bu utanç da boynundaki demir laledir.
Cezan budur suçlu.
Bu cezanı yaşadığın sürece çekeceksin.
Hiç kurtuluşum yok mu?
Var elbette.
Ölümünden yeniden yaşamaya dönersen, evet, kurtuluşun var.
Onu isterim. İstiyorum.
O zaman, işte o zaman, yeniden başlayacaksın.
Sen Nuriye Gülmen olacaksın.
Sen Semih Özakça olacaksın.
Bu haksızlıklara karşı çıkacaksın.
Ayağa kalkacaksın.
Kahveni bir yana iteceksin.
Ortaya çıkacaksın.
Katillerin yüzüne haykıracaksın.
“Siz, Sizler hepiniz katilsiniz” diye bağıracaksın.
Sen, “yanılmışım” deyip devam eden.
Sen, “Ben değildim” diyen yalancı.
Sen, “Yalan belgelere sığınan yetkili”.
“Hepiniz katilsiniz. Cinayeti sizler işlediniz” diyeceksin.
Sürü olup sana saldıracaklar.
Seni dövecekler. Seni vuracaklar. Seni öldürecekler.
O zaman. İşte o zaman, kurtulacaksın.
O zaman yaşayacaksın.
Son insan kalıncaya kadar yaşayacaksın. Duyuyor musun?
İnsan olarak yaşayacaksın.
Ancak o zaman.
Sonsuza kadar. Onurunla.

This entry was posted in FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *