Okuyana ‘HAYIR’ Kazandıracak Notlar!..*** Sami Selçuk Hoca, bizleri şöylece uyarıyor; Kara Avrupası hukuk sistemini benimsemiş olmakla birlikte bir şekilde başkanlık düzenine geçen Latin Amerika ülkeleri, kısa süre sonra mutlaka diktatörlük rejimine dönmektedirler. Bu ülkeler belirli bir hukuk olgunluğuna ermiş olsalar bile başkanlık sisteminin diktatörlük haline gelmesini önleyememişlerdir.

Erdal Akalın
03.03.2017

Okuyana ‘Hayır’ Kazandıracak Notlar!..

Bertnard Russel, 1970 yılında 90 yaşında yaşama gözlerini kapatıncaya kadar; toplum, politika, ahlâk ve eğitim konularında insanlara yol göstermeye çabalamış bir filozoftur. Özellikle insanlar arasındaki bölünmelere, ötekileştirmeye, zorbalıklara ve zulümlere karşı savaş açmıştır. İnsanoğlunun mutluluğunun toplumsal bütünleşme ile gerçekleşeceğine inanmış ve savaşların durdurulması için didinmiştir.

Russel, “İnsanlığın Yarını (Has Man a Future)” adlı eseri ile insanların erdemi ve özgürlüğü için kişisel fikirlerini okurlarına sunmaya çalışmıştır. Bu konu ile kaygılarını da ‘Savaş Düşmanları Kampanyası’ oluşturarak anlatmaya gayret göstermiştir.

Russel’a göre, özgürlük insanın en vazgeçilemez temel hakkıdır.

İnsanlığın Yarını adlı kitabında kendi kendine bir soru sorar; “ İnsanlar ne zaman ve ne olursa birbirleri ile savaşmayı bırakır ve bütünleşerek barış içinde birlikte yaşamaya başlarlar?”

Yanıtı gene kendisi söyler; “ Eğer dünyamıza uzaydan bir müdahale olur ve dünya insanlarına uzaylı yabancılar saldırmaya kalkarlarsa, tüm dünya insanları dünyalarını korumak üzere bir araya gelerek birlikte hareket ederler, böylece bir şerden hayırlı bir birliktelik doğar!”

Bertnard Russel’ın bu öngörüsüne katılıyorum. Çünkü düne kadar AKP İktidarı tarafından ötekileştirilerek bir tür kamplara bölünmüş yurdum insanı, 16 Nisan Referandumu ile ülkesinin bir rejim değişikliğine gidebileceği ve hatta cumhuriyet kazanımlarının yitirileceği endişesi altında ortak irade koymak gerektiğini anlamış bulunuyor. Sağcısı ve solcusu, çok inançlısı ve az inançlısı, muhafazakârı ve sosyal demokratı, Sünni’si ve Alevi’si, etnik farklılıklara kendini kaptırmış olanları dâhil, herkes kendisini T.C. Vatandaşı kimliği altında görerek cumhuriyet kazanımları korumak üzere hayırlı bir adım atmak konusunda bütünleşmenin gerekliliğine inanmış oluyor.

Anlıyorum ki, 16 Nisan Referandumu, hayır getirecektir!

***

Prof. Dr. Sami Selçuk Hoca, yıllarını verdiği hukuk biliminin doruklarına ermişken, gene üşenmeyerek eline kalemi alarak bizlere, T.C. Vatandaşlarına doğruları anlatmaya çalışıyor. Cumhuriyet Gazetesi içeriğinde daha önce anlatmaya çabaladığı parlamenter sistem ve başkanlık sistemi ile ilgili hukuki doğrularına ikinci bir yazı serisi ile devam etti.

Son yazılarında iki önemli hukuk kavramını bizlere öğretmek için yola çıktığını anlıyoruz; “Hukuk Devleti” ve “Hukukunun Üstünlüğü” ilkeleri.

Sayesinde hukuk devleti kavramının Kara Avrupası tarafından benimsenmiş bir hukuk düzeni olduğunu öğreniyoruz. Bu düzende devlet kavramı bireye karşı öncelik kazanıyor. Ama gene de o düzende de yer alan hukuk ilkeleri, devletin birey üzerinde oluşabilecek aşırı baskısını nispeten budamaya yönelik olarak ele alınıyor. Bu düzenin yönetim rejiminde ise parlamenter sistem geçerli sayılıyor.

Hukukun üstünlüğü ilkesine sadık olan Anglo Sakson devlet kültürü, devlet ile bireyi kanun karşısında eşit görüyor. Bu sisteme ayak uyduranların ise yoğun dengeleyici hukuk düzenleri ile desteklenmiş bir tür hukuki fren sistemi yaratılmış olarak bir başkanlık rejimine yakın durduğu anlaşılıyor. Ki, bu konunun hemen hemen tek başarılı ve örnek ülkesi ise A.B.D. olarak gösteriliyor.

Sami Selçuk Hoca, bizleri şöylece uyarıyor;

“Kara Avrupası hukuk sistemini benimsemiş olmakla birlikte bir şekilde başkanlık düzenine geçen Latin Amerika ülkeleri, kısa süre sonra mutlaka diktatörlük rejimine dönmektedirler. Bu ülkeler belirli bir hukuk olgunluğuna ermiş olsalar bile başkanlık sisteminin diktatörlük haline gelmesini önleyememişlerdir. Çünkü Kara Avrupası hukuk sisteminde bireyi değil, devleti öne çıkaran bir sistematik vardır. Ve bu nitelik sonucu hukuk devleti adı konmuş olsa bile, başkanlık düzenine geçildiğinde yeterli fren ve dengeleyici unsurlar devreye sokulamadığı için, sonraları kaçınılmaz şekilde dikta rejimi doğmaktadır. Zira erkler ayrılığı ilkesi tek kişinin eline verilerek erkler birliği haline dönmekte ve hukuk sistemi bireyler aleyhine yok olmaktadır. Böylece adı hukuk devleti olsa dahi, hukukun en önemli işlevi olan bireyleri köle olmaktan sakınarak özgürleştirmek olan hukuksal erdem tahrip edilmektedir.”

Anladığımız kadarı ile Sayın Sami Selçuk Hoca, aklımızı ve vicdanımızı öne çıkartırsak, 16 Nisan Referandumu oylamasının toplumumuz adına hayırlı bir fırsat olabileceğini buyurmaktadır!

***
Kıssadan hisse: “ Düşüncenin üstesinden gelemeyince, düşünenin üstesinden gelmek arzusu, demokrasi ve hukukla bağdaşmaz!” (Paul Valery).

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI, ANAYASA, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *