Cumhuriyet
CANAN COŞKUN
20 Ocak 2017 Cuma,
Yılmazer’den Oda TV iddiası:
Oda TV soruşturmasına Erdoğan’ın talimatıyla başladık
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada ifade vermeye devam eden dönemin İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, “Oda TV soruşturmasını Erdoğan’ın verdiği talimatla başladık. Ama ilk başlarda Ahmet Şık ve Nedim Şener yoktu bu soruşturmada” iddiasında bulundu. Davada eski içişleri bakanı ve dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler’in de aralarında bulunduğu 51 kişinin tanık olarak dinlenilmesine karar verildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Ali Fuat Yılmazer savunmasına devam etti. Cinayet işlendiğinde İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan ve daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğüne atanan Ali Fuat Yılmazer, ifadesinde o dönem Başbakan olan Erdoğan’dan talimatıyla Oda TV soruşturmasına başladıklarını öne sürerek, “Ama Ahmet Şık ve Nedim Şener yoktu bu soruşturmada. Çalışma yaptık, adli mercilere ulaştırdık. Ele geçen belgelerin incelenmesi üzerine Ahmet Şık ve Nedim Şener gözaltına alındılar. Şık’ın taslak kitabı da ele geçti. İncelendiğinde savcı yasaklama kararı çıkarıldı. Toplatma diye bir şey yok. Suç unsuru ihtiva ettiğine dair karar çıkarıldı. Polisle, benle istihbarat şubeyle ilgisi yok. Beni de sonra tartışmalar nedeniyle istihbarattan aldılar” diye konuştu.
Yılmazer, Ergenekon operasyonun dönemin İstanbul TEM Şube’den sorumlu müdürü Selim Kutkan’ın çalışması ve aldıkları ifadelerle başladığını kaydederek, “Terör örgütü yöneticisi olduğum iddiası çok soyut. Ergenekon operasyonlarının kumpas olduğu iddiası temel oluşturuyor bu suçlamaya. Ergenekon kumpas değildir. 2001 yılında Tuncay Güney’den elde edilen belgeler 2007 yılında yapılan operasyona temel teşkil etmiş değil. O günlerde şiddet içeren ulusalcılık faaliyeti kimsenin inkar edemeyeceği bir tehdit olarak gelişiyordu. Cemaatçi bilinenler karşıydı bana. Bana destek verenler arasında cemaatçi bilinenler yoktu. Bu işe destek vermeleri 2008’den itibaren oldu” ifadelerini kullandı.
Cemaatçi liste
Eski İstihbarat Daire Başkanları Hanefi Avcı ve Sabri Uzun’un cemaatçi listede olduğunu öne süren Yılmazer, “Benim adım hiçbir zaman yoktu. Benim arkamda kimin olduğunu herkes gayet iyi biliyor. Beşir Atalay benim arkamda durmuş. Çünkü başbakanın iradesi var. Ben neye göre cemaatçiyim? Hakkımdaki tek listeyi Aydınlık yayınladı. Emniyet bu belgeyi reddetti. Bu sahte bir belgeydi. Ama savcılık bunu temel almış” dedi.
Veli Küçük’ün arşivcisi
Ergenekon davasının hahamı Tuncay Güney’in Veli Küçük’ün arşivcisi olduğunu kaydeden Yılmazer, Güney’in kara propaganda uzmanı olduğunu savunarak, “Hem MİT hem jandarma hem de cemaatle ilgiliydi” dedi. Yılmazer Hanefi Avcı’nın Haliç’te Yaşayan Simonlar isimli kitabından “PKK, Dev-Sol ve Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. Danıştay saldırısı, Zirve, Dink gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliler ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez, bu iddialar zorlamadır. Dink, Yasin ve Ogün’den ibaret cinayettir. Ergenekon ya da benzer yapı olduğu iddiası mantıksız ve zorlama” beyanını anımsattı ve “Ben Hanefi’yi tanıyorum. İstihbaratçı bunu demez. Bunların arkasında örgütlü ama siyasal bir yapı vardır” dedi.
Fiş itirafı
Yılmazer savunmasında tarihi itiraflara da yer verdi. “Biz fişlemeci bir devletiz. Biz derin devlet anlayışında geliyoruz” diyen Yılmazer, “Herkesin zamanı gelince kullanılacak bir fişi vardır. Birini şeytanlaştırırız, kimi sevmiyorsak bu torbanın içine doldururuz, toptan kurtuluruz” diye konuştu.
51 TANIK DİNLENECEK
Davada aralarında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Emniyet Müdürleri Hanefi Avcı, Emin Arslan, Bülent Köksal, Recep Güven, Selim Kutkan ile gazeteci Nedim Şener’in de olduğu 51 kişinin tanık olarak dinlenmesi kararlaştırıldı. Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’in tahliye talebi reddedilerek, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin gelecek celse karar verileceği belirtildi. Duruşma 6 Şubat 2017 tarihine ertelendi.
cumhuriyet.com.tr
2017-01-17
Ali Fuat Yılmazer:
Erdoğan, Ergenekon davası için doğrudan talimat veriyordu
Dink davası sanığı Ali Fuat Yılmazer, Gülen cemaati üyesi olduğu için İstihbarat C Şube Müdürlüğü’ne atandığı iddiası ile ilgili, atamasını gerçekleştiren dönemin İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’nun tutuklanması gerektiğini savundu. Yılmazer, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ergenekon soruşturmasında doğrudan talimatlar verdiğini söyledi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada ifade veren dönemin İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, “Cemaatçi olduğum için atandıysam eğer, beni değil, atamayı yapan İçişleri Bakanını tutuklayacaksınız” dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmada Ali Fuat Yılmazer savunmasına devam etti. Cinayet işlendiğinde İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan ve daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğüne atanan Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan ile ilgili “Kutkan neden Dink’i korumadı” diye sordu. Bu sırada söz alan Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu Kutkan’ın şüpheli sıfatıyla ifade verdiğini ancak hakkında takipsizlik kararı verildiğini belirtti. Bakırcoğlu “Elbette Kutkan’ın Dink’in korunmaması konusunda ciddi sorumluluğu vardır ve hakkında iddianame düzenlenmelidir” diye konuştu.
“İçişleri Bakanı tutuklanmalı”
AİHM’in Dink kararında Trabzon Jandarma, Trabzon Emniyeti ve İstanbul Emniyeti yönünden eksik soruşturma kararı verildiğini belirten Yılmazer, “Ben olmayan yeni deliller yönünden tutuklamaya sevk edildim. Evrak gösterilmedi. Ogün Samast’ın ifadesi ciddi değil. Muhittin Zenit, söylediklerini burada huzurda reddetti. Cinayetten on yıl sonra, atandığım için tutuklandım. Cemaatçi olduğum için atandıysam eğer, öyleyse beni değil atamayı yapan İçişleri Bakanını tutuklayacaksınız. Bu iddianamede gerçekler yok. Adalete nasıl ulaşılacak” diye sordu.
MİT bağlantısı iddianamede yok
Yılmazer, soruşturma aşamasında olan jandarma istihbarat görevlileri hakkındaki dosyaya atıfta bulunarak, “Jandarma eğer FETÖ’cüyse aynı dava kapsamında yargılanmamız gerek. İfadelerini görmem gerek. Jandarma boyutu neden kaçırıldı” diye sordu. “MİT’in bu cinayetle ilgili hiçbir bilgi sahibi olmadığı kabul edilebilir mi” diye soran Yılmazer, “İhsan Kasap diye bir elemanı vardı konuyla ilgili tespit etmiştik. İddianamede hiç bahsedilmemiş. Talep eden de yok” dedi. Yılmazer, cinayetin işlenmesinin ardından tüm yönleriyle 3-5 gün içinde çözümlendiğini savunarak, “Başbakana bizzat sunulmuştur. Karartılmış, üstü örtülmüş ve ayrılmış bir durum söz konusudur” diye konuştu. Cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal, Mc Donald’s eylemine yardım etmesi için Erhan Tuncel’in, 2006’da kendisini Trabzon London Palas Oteli’nde, MİT mensubu dediği İhsan Kasap ile tanıştırdığını söylemişti. Yılmazer, iddianamede, tetikçi Ogün Samast’ın Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri ile irtibatlı olmasına yer verilmediğini de iddia etti.
“Erdoğan’dan doğrudan talimatlar geliyordu”
Yılmazer, iddianamede gizli bir büro olarak nitelendirilen İstihbarat Daire Başkanlığı C-5 Büro’nun yasa dışı olmadığını savunarak, Ergenekon soruşturmasının burada planlanmadığını öne sürdü. Ergenekon soruşturmasıyla ilgili dönemin Başbakanı Erdoğan’dan doğrudan talimatlar geldiğini ileri süren Yılmazer, “Benim hakkımdaki suç duyurusu dilekçesinde personeli nasıl yüreklendirdiğini dile getirdi. Madem Ergenekon bir kumpas ben neden yargılanmıyorum orada” diye sordu.
© 2017 www.yaynet.com.tr