Erdoğan kendine muhafız alayı kuruyor
“MİT ve devletle organik bağlantımız yok.” Sadat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden üç gün önce, RS FM’de Yavuz Oğhan’a böyle demişti. Faaliyetleri arasında gayri nizamı harp kursu bulunan Sadat’ı kurma gerekçelerini, İslam coğrafyasındaki sorunlara çözüm bulma misyonu diye açıklayan Tanrıverdi, artık Saray’da. Diğer bir anlatımla Tanrıverdi, devletle organik bağı bulunmadığını açıklamasından kısa süre sonra yaşanan darbe girişiminin ardından, devletin bir numaralı koltuğunda oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı oldu.
Sadat’ın, dört yıl önce kurulmasına karşın, yaz döneminde yeniden yoğun tartışılmasına, Sabahat Tuncel’in Lice’de köylülerin yakılma girişimi iddiasını “Sadat diye bir örgütten bahsediyorlar” sözüyle taşıması yol açmıştı.
O dönem şirketin web sitesinde duyurduğu “hizmetleri”, mevzuat içindeki hukuksal konumu, bu yapıda bir “paramiliter kadrolar eğitip yetiştiren şirketin” mevzuata uygun olup olmadığı ve 2012’den bu yana TBMM’de CHP’li milletvekillerinin cevapsız kalan soru önergeleri ve üç ayrı yazıda hatırlattık.
Temmuzun ilk haftasında TBMM’ye yine kapsamlı bir soru önergesi veren isimlerden Mersin milletvekili Fikri Sağlar’a, önergesine yanıt alıp almadığını sorduk. Hayır almamıştı. Yani Meclis ve bakanlıklar üzerinden bir cevap gelmemişti. Ancak ilginç bir biçimde yanıtlar Sadat’tan ve web üzerinde geldi. Sağlar’a bu yanıtları nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda “Cevaplarda bir şey yok. Hiçbir şey yapmadıklarını, yasalar olsa daha iyi yol olacaklarını, eğitim vermediklerini söylüyorlar” diyerek başka bir değerlendirme yaptı. Sadat’ın iddialara konu hiçbir “hizmeti” yapmadığı halde neden başdanışmanlık görevini atandığının önemli bir soru olduğunu vurgulayan Sağlar’ın yorumları şöyle:
Evren de kurdu, Özal da “Kenan Evren, MİT personeli olan damadı Erkan Gürvit vasıtasıyla, Köşk’te özel bir güç oluşturmuştu. O zamanlar pek çok bilgiler ortaya döküldü. Ardından Özal cumhurbaşkanı olduğunda bu yapıya bakarak kendince başka bir yapı kurmak istedi.
Kutlu Savaş’ın içeriği hiç bilinmeyen istahbarat raporu vardır. Necdet Üruğ’la ilgili MİT raporu sonrasında, “Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde nasıl bir istihbarat teşkilatı olmalıdır” yönünde bir rapordur bu.
Sağlar o dönem ANAP çevrelerinde “Abdullah Çatlı’nın İsviçre’de cezaevinden kaçırılışı, bu rapor çerçevesinde yeniden oluşturulmaya çalışılan güçle ilgilidir” denildiğini aktardı.
Dünyada benzer örneğin Kongo’da olduğunu belirten Sağlar, oradaki Cumhurbaşkanı’nın da kendi askeri yerine, bir İsrail firmasından özel askeri hizmet alarak yeni bir kuvvet oluşturduğunu ifade ediyor.
Sağlar; Tanrıverdi’nin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı olarak atanmasının 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ardından Muhafız Alayı’nın lağvedilme kararından bağımsız düşünülemeyeceği görüşünde.
Erdoğan’ın, Tanrıverdi vasıtasıyla kendisine yeni bir “muhafız birliği” oluşturabileceğini belirten Sağlar, şöyle dedi:
“Danışmanlık derken TSK içinde dünya bilgisi ve deneyimi çok zengin olan, çok çok iyi eğitim almış subaylar varken, İslam ülkelerine gayri nizamı harp eğitimi vermeyi misyon edinmiş Tanrıverdi’nin danışman olması dikkat çekici. Ne getirip ne götüreceğini zaman içinde daha iyi göreceğiz. Ama Külliye içinde yeni bir oluşum ihtimali dikkate izlenmesi gereken bir gelişmedir.”
Fikri Sağlar “Muhafız Alayı”ndaki FETO’cu yapılanmanın “Herhalde Ahmet Necdet Sezer döneminde gerçekleşmediğini”, bu istenmeyen yapının Abdullah Gül döneminde oluşmasının muhtemel olduğunu da söyleyerek “Gül, bu yapıyı istedi mi istemedi mi bilmiyoruz. Ama silahı elinde tutan güçler bir daha darbeye kalkışmasın diye kendi arzunuza göre işler yaparsanız, biliniz ki bu başkalarının işine yarar” diye konuştu.
(Cumhuriyet SADAT’ın faaliyetlerini 12 Temmuz’daki manşetinde duyurmuştu.)
Çıray : kendisi ne bağlı güç ar zusu
Sadat hakkında geçen ay soru önergesi veren diğer CHP milletvekili Aytun Çıray da Tanrıverdi’nin atanmasını şöyle değerlendirdi:
“Birkaç ihtimal olabilir. Benzer bir olasılığa karşı Türkiye içinde doğrudan kendisine bağlı bir güçle müdahale etme arzusu. İkincisi Suriye’ye karşı kullanmayı düşünüyor olabilir. Ama böyle durumlarda devletler meşru kuvvetleriyle müdahale eder. Ve son olarak; eğer ordunun yeniden yapılanmasında bu ekibe danışacaksa, belli bir süre sonra bugün yaşadığımızdan daha büyük bir felaket yaşayacağız demektir.”
SADAT, Saray’a danışman olunca…
Bu da oldu.
“Profesyonel ordu kurulacak, yeniden yapılanma” falan filan edebiyatı derken serbest piyasa ekonomisi siyasal alana da kol atıyor; özel teşebbüs ülkenin en yakıcı siyasal sorununa “kiralık asker” timleri ile çözüm getirmeye hazırlanıyor.
Darbe yapmaya kalkışıp boş havuza atlayan Cemaat’in defteri dürüldükten sonra sıra Kürt sorununun militarist yöntemlerle çözümüne geldi. SADAT şirketinin uzmanlarınca “kontrgerilla” olarak eğitilip birer ölüm makinesine dönüşmüş “kiralık askerler” Kürt sorununu çözecekler.
Bugünkü Cumhuriyet’in manşet haberini lütfen dikkatle okuyun; gelecek günlerde olup biteni daha iyi kavramak için bence gazeteyi saklayın; elinizin altında bulunsun.
SADAT kurucusu (“Sahibi” desem daha mı doğru olurdu acep) eski özel harpçi, şimdi emekli general Adnan Tanrıverdi kendi tayfasına yazdığı “Genelkurmay’ı ziyaret notları” belki kimilerince küçümsenebilir; “Yav adamın bazı uçuk projeleri varmış. Yok savunma sanayii hizmet sektörünün oluşmasını sağlayacak yasa teklifi, yok Suudi Arabistan’ın önerdiği İslam ordusunun içeriğinin doldurulması gibi kişisel görüşlerini nasılsa kopardığı bir randevuda Genelkurmay Başkanı adına kendisini kabul eden Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy’la görüşmüş. Ne var bunda” diyenler çıkabilir; Güneydoğu’da adı anılınca bile insanların sapsarı kesildiği General’in kimilerine uçuk kaçık gelebilecek fikirleri önemsenmeyebilir.
İyi de bu adam şu anda Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanlığına atandı.
Cumhurbaşkanı böyle bir şirket kurmuş, böyle talepleri, önerileri olan bir eski askere ne danışır dersiniz? Anayasasında laik cumhuriyet yazan bir ülkede içi doldurulacak bir “İslam ordusu” terimi ne anlama gelir dersiniz?
“Savunma sanayii hizmet sektörü” oluşması için bir yasa çıkarılması önerisi için “Herhalde orduevlerindeki lokantalara pirinç, margarin, sıvı yağ, patlıcan, biber sağlanması gibi bir hizmetten söz ediliyordur” diyen bir şapşal çıkar mı dersiniz?
***
Şimdi dönün bu yazının ilk paragrafına.
Darbe girişimleri olabilir, püskürtülür. Hayat devam eder. Ekonomi iner çıkar; batar batmaz, hayat ister istemez devam eder. Siyaset gerilir, gevşer; yine gerilir, yine gevşer ama hayat devam eder. Ancak bu ülkenin yaklaşık 20 milyon yurttaşını dolaysız etkileyen; 1984’ten bu yana ülkeyi kan göllerine çeviren ve o yıl başlangıç alınırsa 32 yıldır askeri yöntemlerle çözülemeyen Kürt sorunu sürdükçe bu ülkenin demokrasisi de, ekonomisi de, siyaseti de, huzuru da çözümsüzlük batağında debelenir.
Cumhuriyet’in bugün belgesini de sunduğu SADAT projesini ve SADAT patronunun Saray başdanışmanlığına atanmasını gelin bir de bu gözle okuyun bakalım. Hele hele özel harpçi generalin notlarındaki “Ziyaret 11:00-13:15 saatleri arasında çok samimi ve sıcak bir ortam içinde geçti” ve “20 yıl sonra girdiğimiz Genelkurmay Karargâhı’ndan içimiz rahat olarak ayrılınmıştır. İrtibatımız devam edecektir” cümlelerinin altını kalın çizmeyi de sakın ihmal etmeyin…