TAYYİP EFSANESİ PIRPIR !

Ve…
KISSADAN HİSSE:
Afrika atasözündeki gibi, Eyüp Karadayı’nın özlü sözündeki gibi ve Temel’in fıkrasındaki gibi Türk toplumu; “mecburiyet zincirinin iyice esiri olmadan bu iktidardan kurtulma” kıvamına geldi. Deniz bitti, kara göründü. 14 yıl boyunca cumhuriyetin biriktirdiği ne var, ne yok satıldı, bitirildi. Dış borç 127 milyar dolardı 400 milyar doları geçti.  Geride üç köprü, sekiz duble yol, 4 oto yol, 2 hızlandırılmış tren hattı, 1 cumhurbaşkanlığı sarayı, Çamlıca’ya dünyanın en büyük camisi, üç şehirde yığılmış 200 AVM, betonlaşan, trafik cinnetine düşmüş kentler, batmış bir tarım setörü, bitmiş turizm, gerilemeye başlayan sanayi üretimi, içi yeniden kriz dolmakta olan bankacılık kesimi, alev olmuş işsizlik, hapse girmemek için yurtdışına kaçan borçlu işadamları, otellerini yakma noktasına gelen turizm yatırımcıları, hortlayan hortumculuk, rüşvet, yasaklar, buyruklar, dayatmalar, ahlak çöküntüsü, iktidar zengini İslamcı geçinen işadamlarının Panama’da gizli hesapları, doğu ve güneydoğunun yakılıp yıkılması ile İsrail’in ve Putin’in elini öpme dönekliği kaldı. Tayyip Efsanesi bitti. Halk hesabı kesecek.

Hürriyet Gazetesi’nde Fatih Çekirge adlı bir yazar var. İktidar adamlarıyla ilişki üretir. Üretilmiş ilişkiyi gazetecilik diye yazar. Bana ne, yazsın. Kendi bilir. Okuru karar verir. Ancak geçen gün benim gibi Osmangazi Köprüsü’nün “dünyada benzerleri ile kıyaslandığında çok pahalıya mal edilişine ve müteahhit şirketlere günde 40 bin araba geçişi için devlet garantisi verilmesine” dikkat çekme yazıları yazanları da aklınca ötekileştirmeye kalktı. İktidar ağacına yuva yapmış Çekirge’ ye, iktidar adamları anlatmışlar; bir takım; “0.08 cent… 0. 013 cent…” rakamlarına boğulmuş, elmayla armudu toplayan kilometre hesapları sıralıyor. Köprü ve otoyolların “insanları ve farklı kültürleri birbirine bağlama mucizesi yaratacağını” ballandıra, ballandıra yazıyor. Tam gerçeği saptırma yazısı döktürmüş.

Oysa biz soruyoruz; Köprüyü yapan şirketlere niçin devlet günde 40 bin araç geçiş garantisi verdi? Madem ucuza mal edildi; yine şirketler yapsaydı köprüyü ve arz ile talebe göre fiyat belirleyip, geçenden alsaydı geçiş ücretini… Devlet garantisi verilerek niçin geçmeyen de geçiş ücreti ödemeye mecbur bırakıldı?  Dünya’da köprü yapan şirketlerin cebine sıfır riskle para akıtan böyle bir çakalca başka model var mı? Devlet, halktan topladığı vergilerle bu köprüyü kendisi neden yaptırmadı, kendisi işletmedi, geçiş ücretini kendisi toplamadı? Fiyatı Ankara’dan belirlenmiş, günde 40 bin araç geçiş garantisi verilmiş köprü gelirini 25 yıl şirketlere bırakan “bu çakal finansman modelinin alternatiflerine göre üstünlüğü” nedir, nerededir? Fatih Çekirge, azıcık gazetecilik yap! Bu soruların cevabını da iktidar adamlarına sor ve yaz ki, halk da öğrensin.

This entry was posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, YANDAŞ - ÇIKARCI - YAĞCILAR, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *