Banu AVAR
28.7.2016
======
SİVİL ORDU” DEMEK, YOKOLAN ORDU DEMEKTİR!
OHAL sonrası ilk Kanun Hükmünde Kararnamelerle: Askeri liseler kapatılıyor, Harp akademileri Savunma Bakanlığına, GATA Sağlık Bakanlığına, Jandarma ve Sahil güvenlik İçişleri bakanlığına bağlanıyor. Batının Türk ordusunu “sivilleştirme” projesinde dev adımlar atılıyor.. Bugün Yüksek Askeri Şura en kritik toplantısını yapıyor..
Bugün sayfada Türkiye’nin milli gazeteci ve yazarlarının çok değerli yazılarını sizlerle paylaşacağız Ama okumayı sevmeyen ve hazır hap isteyen genç kardeşlerimize şu özeti yapalım:
1. Avrupa Birliği ve ABD dayatmasıyla alınan kararlar gereği Türk ordusu “özelleştirilmekte”, dışa bağlı siyasi merkezlerin emrine verilmektedir. Meraklısı Müyesser Yıldız’ın TESEV’in 2006 ve 2008’de yayınladığı, “Almanak Türkiye: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” raporlarındaki ayrıntıları okumalı.Yıldız, 15 Temmuz sonrası esip gürleyen birilerinin, “darbenin arkasında gördüğü güçlerle muhabbetine de dikkat çekiyor: “Şu ana kadar koltuklarından kalkma ve halka hesap verme gereği duymayan komutanlar, geçen hafta ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’u iki kez arayıp, “Türkiye’nin hem IŞİD karşıtı koalisyona hem de daha geniş çaplı bir işbirliğine olan taahhütlerine bağlı olduğunu” söylediğini hatırlatıyor.
2. Mahiye Morgül ordunun “sivilleştirilmesi ya da moda deyimle “askeri vesayetin kaldırılması” konusunun GATS anlaşmalarıyla Tansu Çiller ve Abdullah Gül tarafından Refah Yol hükümeti döneminde karara bağlandığını hatırlatıyor: “ Çiller gizlice GATS’ı imzaladı. Yani Dünya Bankasına “Hizmetlerin sektöre devredilmesi” taahhütnamesi verdi….. Savunma, güvenlik, sağlık, ulaşım gibi tüm diğer hizmetlerin de kamu alanı olmaktan çıkartılması GATS’ın içindedir..” diyor. Türk ordusunun eritilme kararı 20 yıl önceye dayanıyor!
3. Yavuz Demirağ “Darbe Günlükleri” başlığı atıp Türk ordusuna tuzak kuranların Abant Platformunda boy gösterdiklerini ve “sivilleşmeyi” konuştuklarını yazıyor: Nokta dergisinde o dönemde Abant toplantılarında, “askeri vesayeti ortadan kaldırmanın yegane
yolunun başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğu” konuşuluyor..“2004’te Askeri Vesayeti sonlandırmak için “Atabeyler”le başlayan provalar Şemdinli ile devam etti. Kurbağanın kaynama testi gibi Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk kumpasları ile zirve yaptı.”
4. Ve bugün YAŞ toplantısı bağlamında en yakıcı soruyu Arslan Bulut soruyor: “ FETÖ’nün subayları, 2013, 2014 ve 2015 şuralarında, bir üst rütbeye yükseltildiyse, asıl sorun Şura’da değil midir? Şimdi iki üyesi darbe girişiminden tutuklu bulunan Şura’nın alacağı kararlar sağlıklı mı olacak? Son üç Şura’da orduda temizlik yapılacağına, neden cemaatteki abilerinden emir alan subaylar, bir üst rütbeye yükseltildi?”
5. Tüm bu sorularla 15 temmuz sonrası kışlada durumu Ahmet Takan
özetliyor: “Terör bölgesinde tüm kışlalar PKK ve sivil uzantıları tarafından bloke edildi. HDP’li araçlar ve HDP’li Belediyelerin araçları ile kışlaların önü kapatıldı. Bahaneleri de “darbeye engel olmak”!.. Bölgedeki askeri kaynaklardan ulaştığım bilgilere göre, HDP’li Belediyeler tüm kışlaların sularını kesti. PKK bölgede tekrar yoğun bir şekilde mayınlama ve EYP döşeme faaliyetlerine devam ediyor. … “Demokrasi mitinglerine” her kesimden katılan vatandaşların arasına sızan çok tehlikeli simaların sayısı her geçen gün artıyor. Garip sakallı, garip garip kıyafetli, ağızlarından irin akan kimseler çok tehlikeli fısıltılar yayıyor. …. Bunlara belediye görevlileri de en etkin lojistik desteği veriyor. Bu arada Genelkurmay Başkanlığı’na ve diğer kuvvet komutanlıklarına sabah mesaisine giden askeri personel, sivil kıyafetle ellerindeki torbada askeri üniformalarını saklayarak karargaha giriyor. Akşam saatlerinde de fark edilmemek için aynen öyle çıkıyorlar….”
Yine de özet isteyen genç kardeşlerime iki cümle: TÜRKİYE VE ORDU TEHLİKEDE! İÇ VE DIŞ BEDHAHLAR ALTIN VURUŞ YAPMAK ÜZERE!