Değerli Dostlar,
Türk kültürüne çok büyük emekler vermiş olan Kâzım Mirşan’ın kaybı, büyük üzüntü oluşturdu. Yeri zor doldurulacak bu çok büyük kaybımızı öğrencisi Saygın Halûk Tarcan’ın anlatımlarıyla izleyelim, paylaşalım. Işıklar içinde yatsın…
Lâle Gürman
***
Prof. Dr. Kâzım Mirşan kimdir ?
(4 Temmuz 1919 – 19 Temmuz 2016), inşaat mühendisi ve özellikle ön Türkler ile ilgili araştırmaları ile tanınan Türk tarihi araştırmacısı.
Yaşam Öyküsü
Doğu Türkistan’ın İli Nehri üzerindeki Gulca kentinde, 4 Temmuz 1919’da dünyaya geldi. 1932’de[1] öğrenimine İstanbul’da devam etti. Boğaziçi Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1940’ta Yüksek Mühendis Mektebine girdi. 1942’de üçüncü sınıftayken Almanya’ya giderek Berlin’de “Technische Schule”‘de okudu. 1946 yılında Türkiye’ye döndüğünde tekrar başlatılan Irkçılık-Turancılık Davasına tanık olarak çağırıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi olarak adı değiştirilmiş olan Yüksek Mühendis Mektebinde, inşaat yüksek mühendisliğini okumaya devam ederek 1947’de mezun oldu
İnşaat mühendisi olarak Almanya, İsviçre ve Türkiye’de çalıştığı sırada hobi olarak eski Türkleri araştırmaya başladı.
Almanca, Rusça, İngilizce ve Türk lehçeleri (Tatarca, Özbekçe, Başkurtça, Tarançıca, Kaşkarlıkça (yani Uygurca), Kazakça, Kırgızca, Azerbaycanca, Türkiye Türkçesi ile kendi ana lehçesi olan, Tümenlikçe) dışında Yunanca, Latince, İtalyanca’yı meslek araştırmalarına yarayacak kadar bilen Mirşan, hayatının büyük bir kısmını Ön Türk tarihi ile ilgili araştırmalara adadı.
Aynı zamanda Kazım Mirşan’ın yaptığı araştırmalarda Ön-Türk uygarlıkları tarafından Ot-Oğ olarak isimlendirilen Ön-Mısır’a M.Ö 3000 yıllarında Doğu Anadolu’dan isub-ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Kazım Mirşan’ın bugüne kadar anlamı çözülemeyen 184 adet mısır hiyeroglifini Ön-Türkçe olarak okumuş olduğu ve mumyalama tekniklerinin yine M.Ö. 3000’li yıllarda Altaylarda geliştirildiği düşünülürse piramit inşa teknolojisinin eski Mısır’a Ön-Türk uygarlıkları tarafından öğretildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Mirşan 19 Temmuz 2016 tarihinde Bodrum’da yaşamını yitirdi.
Tarih araştırmaları – Tarih konusundaki tezleri
Kazım Mirşan’ın Haluk Tarcan ile birlikte savundukları tezin, Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikleri ile 1930 yıllarında oluşturulan Güneş Dil Teorisi’ni ve Türk Tarih Tezi’ni destekleyen tarafları bulunmaktadır. Türk Tarihi’nin MÖ 16.000’li yıllara dayandığını savunur.
Yazı, MÖ 16.000 yılında Türk’ler tarafından icat edildi.Kürtçe; Ön Türkçe’den sözcükler barındırdığı gibi bu sözcükleri Arapça ve Farsça’ya da taşımıştır.Anadolu’da da Ön Türkçe yazıtlar bulunmaktadır.
Roma’nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan Etrüskler Türk’tür. (Etrüsk yazıtları ilk defa 1970 senesinde Kazım Mirşan tarafından okundu).
Romalılardan önce İtalya Yarımadası’nda yaşayan Etrüsklerin konuştuğu dil olan Etrüskçe,Ön-Türkçe kökenlidir.İskandinavya dahil, tüm Avrupa’da 5000’den fazla Ön-Türkçe yazıt bulunmaktadır.Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir.
İlk Türk devleti Hun İmparatorluğu olmadığı, ilk Türk devletinin Bir Oy Bil olduğu görüşündedirler. Ardından At Oy Bil, Türükbil karşılığı:Göktürk) gelir.Türk tarihinin çok eskilere dayanması gerektiğini gösteren en büyük delil ise; Orhun Yazıtları’dır. Çünkü Orhun Yazıtları’nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri bu dilin en gelişmiş hali olduğu sonucuna götürmektedir. Böyle bir dilin oluşabilmesi için en az 3000 yıl geriye gidilmesi gerekir. Kazakistan[11]’da, Bu tezi destekleyen ve M.Ö 600’lere tarihlenen bazı yazıtlar bulunmuştur.
Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği tespit edilmiştir. Mısır’ın dip kültüründe de Türkler olduğu iddia edilmektedir. Bknz.Çin Piramitleri.
Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa’daki mağaralardaki yazıların Türk damgaları (harfleri) ile okunduğunda anlamlaştığı ileri sürülmektedir.İskitlerin yani Sakalar’ın Türk kökenli oldukları ileri sürülmektedir.
Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Friglerin dip kültüründe Türk uygarlığı olduğu görüşü de ileri sürülmektedir. Bu kavimler Ön-Türk olmasa bile dip kültüründe Türk etkisi vardır.Japon ve Çin medeniyetinin de dip kültüründe MÖ 4000 yıllarında Orta Asya’dan Çin’e ve Japonya’ya göçen Türkler var.
Türkler Anadolu’ya 1071’de değil, MÖ 7000’li yıllarda gelmişlerdir. Çevresi denizle çevrili Anadolu’yu sürekli besleyen Türk göçleri buraya sıkışmışlar ve Türk varlığını tesis etmişlerdir. Oğuzlar Anadolu’ya geldiklerinde karşılarında aynı dili konuşan pek çok Türk grubu ile karşılaşmışlardır.
MÖ 10.000 yıllarında ılıman iklim ve büyük göllerin olduğu anlaşılan Orta Asya’nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk gruplarının çevre ülkelere yayıldığı ve diğer kültürlere etki yaptıkları ileri sürülmektedir. Bering Boğazı’ndan geçerek Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde de Türk etkileşimi olduğu ileri sürülmektedir.
Yunanistan’ın Ön-Türkçe adının İç-Üy-Ök olduğu ileri sürülmektedir. Aynı zamanda Yunan kitabelerinde de Anadolu’dan gelen ve demiri çok iyi işleyen bir topluluk olduğu yazılmaktadır. Ancak bu toplumun mevsimlik geldiği bilinmektedir. Bu toplumun Ön-Türkler olabileceği ileri sürülmüştür.
Kazım Mirşan Mısır-Sina’da piramitlerdeki yazıtlarda Ön-Türkçe kartuşlar bulmuştur. Kazım Mirşan Bizans’ın ilk kurulduğu dönemlerde Ön-Türkçe konuştuğunu ileri sürmektedir. Kanıtı ise; Trabzon’daki Rum Kilisesi’nde sadece Ön-Türkçe okunabilen yazılardır. Kazım Mirşan, daha sonraları başka kültürlerden etkilenerek Bizansın Ön-Türk dilini kullanmamaya başladığını ileri sürmektedir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kaz%C4%B1m_Mir%C5%9Fan
“Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih kalmaz”
Tarih Türklerle başlıyor. Milattan Önce milyon yılda bugünkü Tacikistan’da Karatav mağarasında başlıyor. Karatav mağarasının tarihi milyon yıl evvel başlıyor. Sovyet eski Bilim Akademisinden Vadim. A. Ranov’un yapmış olduğu araştırmalarla bunu ortaya koyar. Marmara üniversitesinde bir tartışmada bulunduk, Ankara’dan gelen hocalarla… “Kim miş bu Ranov?”, öyle bir konuşuyorlar ki efendim.. yeryüzündeki bütün araştırmacıları biliyorlar, Ranov’un orda ismi yok, öyleyse olmaz falan gibilerinden.. Çünkü onlar, sadece Amerika, Amerika diye tutturmuşlar… Amerika’nın da alçaklığı Türkleri yeryüzünden silmektir. Batılılar bunu istiyor; ve Orta Asya’yı yok etmek için Afrika’dan başlatıyor tarihi. Buna çok dikkat etmek gerekir. Afrika’da başlatıyor. Milyon yılda orada başlıyor. Sene sene artarak milyon yılda, ki Orta Asya kişisi, milyon yılda zamanın örsünde dövülüyor dövülüyor dövülüyor, yavaş yavaş ilerlemeye başlıyor, homo sapiens meydana geliyor. bilen adam, ortaya çıkıyor. Bilen adam 35 bin tarihlidir. Kâzım Mirşan, homo sapiens için, “ÖGÜL-UQUS” der. Ögül uqus. Bence her ikisi de aynıdır. Çünkü o da 35 bindir. Ögül uqus’dan itibaren kaya resimleri yapılmaya başlandı. ög: Felsefe demektir. Ögül; felsefeye ait. Uq: Algılamak demektir. Us: Yüce. Düşüncenin kutsal algılanması, kutsal düşünceyi algılayan kişi falan gibilerden… Kaya resimleri yapılıyor, ama 35 binden 14 bine kadar adamın kafası kaç sene geçiyor işliyor işliyor…
Yazının tamamı için ; http://www.tulaygurdal.com/2013/07/halk-bilimci-arastrmac-yazar-haluk.html
Bilim insanı ve sanatçı
Rahmetli Prof.Dr.Kazım Mirşan’ın öğrencisi
Haluk Tarcan’ın mektubu
Üstadım KÂZIM MİRŞAN, bugün maddî dünyayı terk etti ve ölümsüzler arasındaki yerini aldı.Yaşamında gerektiği kadar takdir edilmedi.
Büyük, geniş dil bilgisi ve yakinen tanıdığı Orta Asya’nın kendisine vermiş olduğu imkânlarla, atalarımızın yazıyı bulduğunu keşfetmiş ve dünyanın dört bucağına göçlerle yayılmış olan Ön-Türkçeyi okuyarak büyük bir Türk kültürüne sahip olduğumuzu yazı denen görsel belgelerle ortaya koymuştu.
Türk Tarih ve Kültürü’nü Türkçe bilmeyen Batılılar’ın kaynaklarından öğrenmiş olan akademisyenlerimizin bu kötü alışkanlıklarıyla Batı’nın tanıtmadığı Mirşan için, “Biz onu kabul etmiyoruz” demişlerdi.
İçlerinden hiç biri Türk Kültürü’nü doğduğu yerde, Orta Asya’da ve doğduğu dil olan Orta Asya Türkçesinden öğrenmemişti. 39 Orta Asya Türkçesinin henüz farkına varmışlar ve öğrenmek zahmetine katlanmaya başlamışlardır…
Batı nihayet Anadolu’yu keşfetmiş ve kendi kökenlerini oluşturan eski Grek kültürünün geç kalmış bir kültür olduğunu farketmiş ve ondan vazgeçmiştir.
Batılıların, Anadolu’da karşılarına bir diğer ölümsüz Türk, Servet Somuncuoğlu ile Kâzım Mirşan’ın çıkacağından henüz haberleri yoktur. Şu anda Anadolu dilini aramaktalar…
Dağlara taşlara yazılmış ve Servet Somuncuoğlu’nun ortaya çıkarmış olduğu yazıların Ön-Türkçe olduğunu ve Kâzım Mirşan tarafından okunduğunu pek yakında öğreneceklerdir.
İşte o zaman Kazım Mirşan’ın değeri Batılılar tarafından ortaya konacak ve akademisyenlerimiz de bu gerçeği Batı’dan öğrendikleri için Kâzım Mirşan’ın değerini itiraf etmek gereğinde kalacaklardır.
Üstadım!
Rahat uyuyunuz. Ortaya koyduğunuz belge ve bulgular, dünya tarihinin yeniden yazılması gerçeği, evrensel kültürü başlatan Ön-Türk kültürü çalışmalarınız sayesinde geniş kitleye yayılmaktadır.
Onu yaymaya devam edeceğiz. Gençler arasında bulgularınızın değerini fark edenler Ön-Türk yazılarını aramakta ve bu bir “hobby” seviyesini aşmaktadır ki gençliğin kültürümüze sahip çıkması, bu sahip çıkılacak kültürü sizin vermiş olmanız, değerinizi gençlerimizin takdir ettiklerini gösterir.
Nûr içinda yatınız. Eseriniz her gün daha çok yayılacak ve takdir edilecektir. Ve bir gün heykelinizin de dikildiğini göreceğiz.
Ellerinizden öper, yaşamınızda ellerinizi öpmeme engel olanları lânetlerim.
Öğrenciniz Halûk Tarcan