cumhuriyet.com.tr
21 Haziran 2016 Salı
Erdoğan, Türkiye’yi işte bu hale getirdi: O varken gelmeyiz
Antalya’da bir otel.
Tam 30 yıldır, aynı Alman turist çifti ağırlıyorlar. Alman karı-koca 30 yıldır gelip gittiği için akraba olmuşlar.Ve çiftin 20’nci yılında otel kendilerine bir hafta tatil armağan etmiş.
Şimdi 30 yılına gelince, bu kez arayıp “gelin istediğiniz kadar kalın, size 30 yıl armağanı” demişler krizden de istifade.Alman çift ne demiş biliyor musunuz?
“İstemeyiz, eksik olsun. Erdoğan lideriniz oldukça artık Türkiye’ye gelmeyiz.”
Diyeceksiniz ki, uydurmadığınız ne malum. Hangi otel? İşte bütün mesele de bu, otelin değil adını, ilçesini bile yazamıyoruz. Yazsak, yarın gidip kapatırlar çünkü.Ama adı da yeri de bizde saklı.Şimdi Alman çifti arayacağız, konuşurlarsa onu da yazarız.
Milano’da utanç verici bir afiş
Milano’da Moda Haftası için devasa bir afiş asmışlar. Üstünde şöyle yazıyor:
“Milano Moda Haftası, Erdoğan’ın faşist hükümetine karşı direnişi destekliyor.”
Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanları, Erdoğan’ı övüp duracaklarına, bu afişleri nasıl indiririz ona kafa yorsunlar.Yakında Cumhurbaşkanı yurtdışına çıkamayacak, ABD’de olduğu gibi her yerden erken dönmek zorunda kalacak.
Danışman olunca, Erdoğan’ı övmek kolay İlnur Bey
Yıllardır gazeteci diye bilinir ama gazetecilikten çok işadamı kimliğiyle tanınır İlnur Çevik.Sonra da Cumhurbaşkanı başdanışmanı oldu malum.Dün de Sabah gazetesine mülakat vermiş, şöyle demiş:
“Batı’nın Erdoğan’ı yok, o yüzden batıyorlar.
Erdoğan’ları olsa onları kurtaracak.”
Bu sözler şaka değil, İlnur Bey aynen böyle demiş.Ankaralı gazeteciler iyi biliyor, İlnur Bey, Erdoğan döneminde Ankara’nın desteğiyle Kuzey Irak’ta büyük işler yaptı.Gazeteciydi, petrolcü bile olduğu yazıldı.
Tabii bir gazeteci, böyle sınıf değiştirince Erdoğan’dan başkasını gözü görmüyor, “Ben Erdoğan’a âşığım” diyenler sınıfına giriyor ve başlıyor uçmaya:
“Avrupa’nın Erdoğan’ı yok, o yüzden batıyor.”
Avrupa batıyorsa, Türkiye ne halde acaba?
Baskı değil ‘mahalle terörü’
Akit gazetesi dün bir otobüs firmasının adını vererek “Oruçluya gâvur eziyeti” yapıyor demiş.Efendim bir seferinde, yolcular “İftar saati geldi, bu tesise gir, iftar yapacağız” demişler, otobüs de kabul etmemiş. İftar bir saat gecikmiş.Otobüslerin, kafasına göre bir yerde durduğu nerede görülmüş.Eğer otobüs tesiste iftar için durup 1 saat gecikse, oruç tutmayanlar ne olacak?
Orucu tutan, kendi için tutmuyor mu?
Eğer bu yolcu uçakta olsa ne olacak? Uçağı yere mi indirecek, yoksa uçakta ne varsa onu mu yiyecek? O yolcu atobüste de ne varsa, onu isteyebilirdi muavinden.Ancak gazete böyle yaparak, mahalle baskısını “mahalle terörü”ne çevirip firmalara göz dağı veriyor.Firmalar da “Aman adımız geçmesin” diye korkudan istenileni yapıyorlar.
Bu teröre boyun eğmemek lazım.