Yaşar Nuri Öztürk, Türk-İslâm Felsefesi Profesörü, Çağdaş , Aydın , Devrimci Atatürk’çü Laik Cumhuriyetçi ,Gazeteci, Yazar, Avukat, Televizyon Programcısı, Siyasetçi, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kurucu dekanı.
Allah adını kullanarak insanları aldatanları , Yobazları , Dinin kutsiyetini kendilerine çıkar ve makam olarak kullananların zihniyetini topluma teşhir etti.Sadece din üzerine yazmadı. Küresel siyasi konularda da toplumu bilinçlendirmeye çalıştı . Emperyalizme karşı durdu ve bağımsızlığa da sahip çıktı ;
Naci Kaptan
Ulus devletlerden neden rahatsızlar?
Yaşar Nuri Öztürk
23 Aralık 2015
IMF ve Dünya Bankası’nın küreselleşmeyi süperler hesabına işletmek için ulus devletleri yozlaştırıp piyon pazarlara çevirdiğini de unutmamak lazım.Küreselleşmeyi sömürü aracı yapanların en çok rahatsız oldukları şey, güçlü devlet ve merkezî otoritedir.
İslam ülkelerinde, o arada Türkiye’de saltanat dincisi siyasetleri iş başına getirmek için çırpınmalarının sebebi, bunların merkezî otoriteden, devletten rahatsız olduğunu bilmeleri ve onu, ortak hasımlarını etkisiz kılmada kullanma şanslarının bulunmasıdır.
Ulus devleti sürekli şovenist, ırkçı, baskıcı, faşist devlet imajıyla resimleyerek insanı ve çağı ürkütüyorlar. Oysaki bugün ulus devlet, ülke nimetlerinin, dışarıdan gelen ve halkı güdenler için değil, ülkenin içindeki sahipler ve sakinler için kullanımını öne çıkaran devlet demektir. Bu sahip ve sakinlerin ırkı, rengi, dili, dini, deseni hiç önemli değildir.
Batı, ulus devletin bu yeni anlamını kendisi için sonuna kadar işletmekte ama sömürmek istediği ülkeler söz konusu olduğunda ulus devleti derhal faşizm ve şovenizmle suçlamaktadır.
Doğal kaynakların yağmalanmasını planlayan ve 1985 ‘Washington Konsensusu’ denen manifesto ile yasallaştırılan ‘neoliberal küreselleşme’nin temsilcileri, kendi reklamlarını yapmak için her yıl yaklaşık 1 trilyon dolar harcamaktadır.
Küreselleşme adı altında faaliyet yürüten global kapitalizmin, keyifli yaşamak için kurduğu düzen ve işlettiği sistem, işte budur. Bu sistemin tüm giderleri zayıf ülkelerin sırtından alınmakta, tüm nimet ve bereketleri süperlere akıtılmaktadır.Biz, işte böyle bir küreselleşmeye insan onuru adına karşı çıkmaktayız.
sozcu.com.tr
Yılmaz Özdil
24.06.2016
Karanlığa meşale
En ufak tıkırtının bile ürkütücü yankılara dönüştüğü, derinliği belirsiz klostrofobik mağaranın içinde, elinde meşaleyle, zifiri karanlığın üstüne yürüyen tek başına bir adam.
Yaşar Nuri Öztürk buydu.
Tanıdığım en cesur insandı… Ömrü hayatında gazete bile okumamış zır cahil kalabalıklara, mushaf’ı anlatmaya çalıştı.
Tehdit edildi.
Linç edildi.
Sürmene bıçağıydı…
Lafını esirgemedi.
Yobazla
Hurafeyle
Safsatayla
Üfürükçüyle
Din bezirganıyla mücadele etti.
“Yobazın olmadığı her yer cennettir, kadın yaktınız, ozan yaktınız, köpek yaktınız, orman yaktınız, yobaz varken cehenneme gerek yok” dedi.
Bu topraklarda Nutuk’tan sonra yazılmış en değerli kitabı… Cumhuriyet’in manevi manifestosu “Allah ile Aldatmak”ı kaleme aldı.
“Ben namussuz ateist görmedim ama, namussuz dinci gördüm, Türkiye’nin en büyük açığı namuslu adam açığıdır” dedi.“İyi insan olmak için Müslüman olmak gerekmiyor ama, Müslüman olabilmek için iyi insan olmak gerekiyor” dedi.
“Mustafa Kemal devrimleri aklın prangalarını kırdı, bugün Türkiye’de Atatürk’e nankörlük yapanların Allah’ı kitabı olabilir mi” dedi.
Turnusol kağıdı gibiydi. Gerçekleri anlattıkça, kimin ne mal olduğu hemen ortaya çıkıyordu.Samimi dindarsan mesela…Onu dinlerken ruhunun gözü gönlü açılıyordu, gülümsüyordun.Yok eğer kindarsan…Onu dinlerken suratının rengi değişiyordu, kızarıp bozarıyordun!
Kendi kendisine vermişti bu görevi…
Kendi başına üstlenmişti bu ağır sorumluluğu.
Tek başına yürüdü karanlığın üstüne.
Tanıdığım en cesur insandı.
Ve, korkunun ecele faydası yoktur.
Sorumluluk sırası artık hepimizdedir…
Yaşar Nuri Öztürk’ün meşalesini taşımak,
kitaplarını okumak, okutmak,
her yurtseverin görevidir.
sozcu.com.tr
Bekir Coşkun
24.06.2016
Hocam öldü…
Ona hiç “Parmak biraz kaçınca oruç bozulur mu hocam?” gibi sorular sormadık…
Bize İslam felsefesini, asr-ı saadeti, tasavvufu, inanç ve mantığı, iman sömürüsünü, İslam sosyolojisini anlattı…Arada “Peki hocam, doktor dereceyi soksa bozulur mu?” diye sorsak…Kızardı…
Benim hocam senin hocan gibi değildi…Cebinde külah, elinde tespih, sırtında kara cübbe olmazdı…Ama konuştuğu zaman profesörler, aydınlar, yazarlar, bilim adamları, siyasetçiler ağzının içine bakardı…
“Günah örtü ile örtülmez” derdi hocam…Din akıl mantık işi değildir” diyenlere “Din akıl mantık işidir” derdi…Senin gibi bağnaz…Cahil…Yobaz değildi…
Burası önemli:
Din adına işlenen bunca suça, bunca rezalete, bunca utanmazlığa rağmen; aydın ve bilinçli insanlar hâlâ Müslümansa, Yaşar Nuri Hoca onlara gerçeğini anlattığı içindir…Anladın mı ne dedik?..Anlamak işine gelmediyse, hocam şöyle derdi: “Eşek olsa anlardı…”
Sosyal medyaya baktım dün;
bir ölmüşün arkasından yapılacak ağır hakaretler,
aşağılamalar, küfürler vardı…
Yobazlar onu sevmediler…
Hırsızı sevdiler…
Düzenbazı sevdiler…
Sahtekarı sevdiler…
İnsanları yakanları sevdiler…
Çocuklara tecavüz edenleri sevdiler…
Ama onu sevmediler…
Çünkü ilkel insanın tahammül edemediği şeydir o;
medeni adamdı…
Mukayese et şimdi senin imamla:
4 dil bilirdi…
Farsça, Arapça, Fransızca, İngilizce eserler yazdı…
Fransa’da, Amerika’da, Almanya’da ders verdi…
Kütüphanesinde 7 bin kitabı vardı…
Böyle olunca; tabii ki yobaza battı…
Bu ülkenin aydınlık insanları ile birlikte uğurluyoruz onu…
Nur içinde yatsın…
Hocam, adam gibi adamdı…