HAYATIN İÇİNDEN * Yaşamın içinden masallar da kayboluyor * Masal bir varmış bir yokmuş

Gülperi Putgül Köybaşı
Psikiyatrist
01/06/2015 Pazartesi

Masal bir varmış bir yokmuş

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içindeeee …

Biz hangi ara bir çocuğa masal anlatır olduk?  İnsanın masal dinler halinden masal anlatır haline geçiş süreci gerçeklikle yüzleşme serüveni bir yönüyle. Çocuk aklımızla kucakladığımız kahramanlar bir bir vücut buldular biz büyürken, ya da hayal kırıklıklarıyla bir bir yokoldular. Masalın büyülü dünyasından çıktık belki ama masalla büyüyen zihinlerimizin bir köşesinde hala “iyiler kazansın kötüler kaybetsin” yatmakta.

Çocuk gelişimi üzerine fikirleriyle çığır açmış psikolog Piaget der ki, 2-7 yaş arası çocuk büyüsel ve doğaüstü düşünceye sahiptir. Dil gelişimi çok hızlı olan çocuk bu yaşlarda sıklıkla sembolik oyunlar oynar. Oyuncakları konuşturur, yakınlarını taklit eder, elindeki nesneyi hayali olarak başka şeylere dönüştürür. İşte çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimi için çok önemli olan bu dönemde sıklıkla masallara ilgi de başlar. Çünkü masallar, çocuğun gerçeküstü dünyasına heyecan dolu bambaşka bir pencere açar. Anne babalar için de çocuğunun dünyasına bakabilmek hatta içine girebilmek için bir fırsat.

Çocuğun sınırsız, kuralsız hayal dünyasına masallarla girdiğimizde ona ve bize neler oluyor peki? Birlikte eğleniyoruz, çocuğumuza belki en kolay ulaşabildiğimiz zamanlar, onun zihinsel duygusal gelişimine faydası tartışılmaz, biz çocuksu mutluluğumuza kısa bir süre için bile olsa yeniden kavuştuk. Ya sonra? Böylesi önemli bir işlevi varken masalın, anlattığımız şeyin ne olduğu da çok önemli tabii ki. Masalların evrensel ortak özelliklerinin yanında doğduğu topluma has özellikleri olduğunu biliriz. Sıklıkla mutlu sonla biten, iyilerin kazandığı, çocuklara dostluk, yardımseverlik gibi güzel mesajlar veren masallar. Bir de pek çoğumuzun farkında bile olmadan kanıksadığı, üzerinde pek de durmadığımız alt mesajları var masalların.

Masal deyince aklımıza ilk gelenlerdendir güzel, iyi kalpli, üvey anne ve çirkin kız kardeşlerin zulmüne sabırla dayanan “Külkedisi”. Sihirli bir değnek, zengin yakışıklı prense kavuşma ve mutlu son. Kahramanların tüm özellikleriyle iyi ya da kötü olarak uçlarda olduğu masal, çocukların konuyu kavrayışını bu basitliği nedeniyle kolaylaştırır. Sıklıkla kız çocukların ilgisini çeken (sıklıkla kız çocuklarına okunan/anlatılan, ana karakter nedeniyle kız çocuklarının özdeşim yapma olasılığının daha fazla olduğu ) bu masal, çocuğun zihninde  “iyilik” ve “kötülük” ile güzellik, çirkinlik, zenginlik, üveylik gibi kavramların eşleşmesine zemin hazırlama riski taşır. İyiyse güzel olmalıdır, kötüyse çirkin, (çirkinse kötü), üvey anne/babalar kötüdür olarak yerleşebilir çocuğun algısına. Aynı zamanda ezilen ama ses çıkarmayan, sabırlı, iyi kız ve seçen, kurtaran, güçlü, zengin erkek tipi olumlanarak sunuluyor masalda. Bir kuleye kapatılmış kurtarılmayı bekleyen Rapunzel, beyaz atlı prensinin öpücüğüyle hayat bulan Pamuk Prenses diye uzar gider liste.  Ataerkil toplum yapısının dayattığı boyun eğen, edilgen kadın figürü, bazı masallarda iyiliğin içine harmanlanarak çıkıyor karşımıza.

Hayal dünyalarının sınırsız güzelliğine karışan bu semboller çocuk için zamanla anlam kazanmaya başlar. Çocukların kendisi ve dünyayı algılayışına ektiğimiz tohumlara karışıp gider masal kahramanlarıyla yaptıkları özdeşimler. Bir bakmışız ille de başında tacı güzel bir prenses olmak ister kızımız, oğlumuz elinde kılıcıyla güçlü bir prens. Elbette bu özellikler pek çok çocuğun isteyebileceği türden ve tümden sakıncalı olduğunu söylemek yanlış olur. Tüm bunların farklı kılıklarda tekrarlanarak çocuğa sunulması ve özendirilmesidir  üzerine düşünmemiz gereken. Kapitalizmin tüketici ve saldırgan yapısıyla ya da dinsel motiflerle sarmalanmış yeni nesil kitaplar, bilgisayar oyunları,  oyuncaklar bu tip masalların şekil değiştirmiş halleri olarak sunuluyor günümüzde. Aynı yazıya sığdırmanın zorluğu nedeniyle  ne yapmalı, neye dikkat etmeli? sorularına yanıt arama işini başka bir haftaya bırakıyoruz.

Gerçeklik süzgeçinden geçip masal anlatan olduğumuz yaşlarda masallarımızı yeniden yaratma gücümüz olduğunu unutmayalım. Bize dayatılanın ötesinde çocuğumuzla başka bir dünyayı paylaşabiliriz. İyinin, doğrunun, adil olanın daha güzel anlatılabileceğine olan inancımızla…

Katkı ve öneriler için; dunyayiverelimcocuklarasol@gmail.com

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *