Giyotin’in kellesi giyotinle kesilmişti! * Salazar’ın Portekizi’ne… Franco’nın İspanyası’na… Mussolini’nin İtalyası’na… Hitler’in Almanyası’na… Benzedik, benziyoruz. Diktatörlüğe gidiyoruz. Uyanın!

Sözcü
Necati Doğru
Mart 6, 2016

Giyotin’in kellesi giyotinle kesilmişti!

Filmi başa alalım. Baştan bakalım. “28 Şubat” tam darbe değildi. Kemalist generallerin İran’dan sonra Türkiye’ye de gelmekte olan “İnkılab-ı İslam” benzeri “karşı devrimi” iktidardan ittirme (yani kendi istifasıyla düşürme) denemesiydi. İktidarda Tayyip Erdoğan’ın hocası Necmettin Erbakan vardı. Diğer sağ partinin lideri Tansu Çiller, İslam Devrimi’ne gidişin taşıyıcı kolonu olmuştu. Bu nedenle 28 Şubat’ın öncü generali Çevik Bir, yaptıklarının adına “post-modern darbe” adını koymuştu.

28 Şubat yapıştırıcıydı.
Tutkaldan daha etkili.
Zamktan daha tesirli.

Fethullah Gülen ile Tayyip Erdoğan’ı birbirine “28 Şubat” apıştırmıştı. Henüz iktidara yürüyorlardı. Laiklerin oturduğu iktidar koltuklarını almak için yan yanaydılar.

Paralel olmuşlardı.
Kıbleleri tekti.
Amaçları ortaktı.

Koltuğa yaklaştıkça yapıştırıcı etkisini yitirdi. Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen’e omuz atıp öne geçmek eğilimleri görüldü. Fethullah Gülen, Tayyip Erdoğan’ın iktidar koltuğuna tek başına oturmak için daha hızlı koşturduğu atının ayağına kement (para sayma makineleri -döviz dolu kasalar-Euro istifli ayakkabı kutuları) attı, tökezletti. Böylece Türkiye’deki karşı devrim (İnkılab-ı İslam) “eski namazdaşların birbirinin kellesini kesme” noktasında Fransız Devrimi’ne bir parça benzeyiverdi.

Kural değişmemişti.
Fransız Devrimi’nin önderleri Kral ve Kraliçe’nin yönetimini yıkmak için başlangıçta birlikteydiler. Devrimi gerçekleştirdiler. İlk Kraliçenin başını giyotinle kestiler. Giyotin aletini Fransız Meclis üyeliği de yapan Joseph İgnance Guillotin (Giyotin diye okunuyor) adlı bir doktor geliştirmişti. İsmini de ondan alıyor. Filmlerde görmüşsünüzdür: Bağlı olduğu iki direk arasından bırakıldığı zaman aşağıya korkunç bir hızla iniyor ve mahkumun pencere pervazına sokulmuş kellesini jilet gibi kesiyor. Fransız devrimcileri iktidarı aldıktan sonra güç kavgasına giriştiler. Giyotinle birbirinin kellesini kestiler. Kellesi giyotine verilenler arasında Guillotin (Giyotin) adında biri de vardı. Ama bu giyotini geliştiren Parisli doktor Joseph değil, Lyonlu J.M.V. Guillotin’di. Olsun sonuçta “Giyotin’in kellesi giyotinle” kesilmişti.

Tarih tekerrür ediyor.
Devrim çocuklarını yiyor.

Fethullah’ın kellesinin Tayip Erdoğan’ın giyotinine yerleştirildiğini gösteren haberlere her gün rastlıyoruz.Zaman gazetesi giyotine verildi.
Boydaklar için giyotin hazırlandı.

Niçin?
Fethullah’ı tutuyorlarmış.
Onun için.

Bu durumda; biz kalkıp; “Laik ordunun canına okuyan Fethullah’ın mı yanındasın yoksa Fethullah’ın kellesini giyotine gönderen Tayyip’i mi desteklemektesin?” diye ilkel, hukuksuz, adaletsiz ikileme saplanamayız.

Yapılan hukuka uymuyor.
İfade özgürlüğüne uymuyor.
Basın özgürlüğüne uymuyor.
Demokrasiye uymuyor.
Medeniyet ölçüsüne uymuyor.

Bugün Fethullah Gülen yandaşlarına yapılanlar yarın herkesin başına gelebilir. Türkiye korkunç bir geriliğe saplandı.

Salazar’ın Portekizi’ne…
Franco’nın İspanyası’na…
Mussolini’nin İtalyası’na…
Hitler’in Almanyası’na…
Benzedik, benziyoruz.
Diktatörlüğe gidiyoruz.
Uyanın!

http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/necati-dogru/giyotinin-kellesi-giyotinle-kesilmisti-1123175/

This entry was posted in FAŞİZM, NECATİ DOĞRU YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *