NURCAN GÖKDEMİR
nurcangokdemir@birgun.net
Birgün
26.03.2016
Tesadüf değil bu bir tezgâh
Karaman’da yaşanan cinsel istismar skandalının ardından CHP tarafından hazırlanan raporda AKP’nin uyguladığı bilinçli politikalarla eğitimin vakıf, cemaat ve derneklere bırakıldığı belirtiliyor.
BirGün’ün Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER yurtlarında yaşanan cinsel istismar skandalını ortaya çıkarmasının ardından gözler Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimi devrettiği dernek, vakıf ve cemaatlere çevrildi. CHP grubunda görevli iki eğitim uzmanı Ali Taştan ile Şafak Akça tarafından hazırlanan “Milli Eğitim Bakanlığı’nın Yandaş Vakıf ve Derneklerle İlişkisi ve Sonuçları” konulu raporda MEB ile vakıf, dernek ve cemaatlerin ilişkileri kapsamlı bir şekilde mercek altına alınıyor.
Raporun, “Vakıf, Cemaat ve Derneklerin Eğitime Etkileri’’ başlıklı bölümünde 2002’den bu yana Milli Eğitim Bakanlığı’nı yöneten AKP’nin 14 yıllık iktidarında izlenen bilinçli politikalarla eğitimin vakıf, cemaat ve derneklere bırakıldığı belirtildi. Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ile yurtlara olan talebin arttığı ancak Bakanlığın bilinçli olarak yurt yapmadığı vurgulanırken, “Ortaya çıkan boşluğu vakıf, dernek, cemaat ve Diyanet’in yatılı Kuran kursları doldurmaktadır” ifadesi kullanıldı.
TARİKAT-CEMAAT ŞEYHLERİ OKULLARDA
İlk dönemlerde yardımcı ders kitaplarındaki denetim görevinin Talim Terbiye Kurulu’ndan alınması ve 100 Temel Eser uygulaması ile korsan isimlerle cemaat-tarikat şeyhlerinin kitaplarının okullara girdiği belirtilen raporda eğitim sistemindeki dönüşüme ilişkin tespitler özetle şöyle:
>> ”Küçük dimağlara argo ve hurafelerin yer aldığı kitaplar kaynak kitap olarak tavsiye edilmiştir. Okullarda güvenlik sorunları yaşamaya başlamış, şiddet eğitimin yeni sorunu olmuştur.
>> 14 yılda eğitim yöneticileri yönetmeliği 14 kez değişmiştir. AKP’nin ilk yıllarda birlikte yürüdüğü bir cemaatin kontrolündeki bakanlık yöneticileri, il-ilçe yöneticileri ve okul müdürlerini belirlemiştir. Liyakat ve niteliğin dikkate alınmadığını merkez teşkilatında eğitim bilimleri alanında lisans, lisan üstü eğitim yapmış yönetici sayısının 16 olması göstermektedir.
>> Amacı dindar nesil yetiştirmek olarak gerekçelendirilen 4+4+4 sonucu okullar dönüştürülmüş, yeni okulların geneli İmam Hatip Ortaokulu ya da Lisesi olarak planlanmıştır. Bakanlık bu okulların gelişimi ve planlaması ile ilgilenmemiş, devre dışı kalmıştır. Planlama TÜRGEV ile İlim Yayma Cemiyeti, ÖNDER, Zehra Vakfı, Ensar ve Birlik vakıflarının güdümünde ve yönlendirmeleri ile gerçekleşmiştir.
>> MEB ‘in öğrenci yurt ve pansiyonlarını denetimi yetkisi Diyanet’in uhdesine alınmıştır. Okul öncesi (3-6 yaş) çocuklar da Kur’an kurslarına alınmaya başlanmıştır. Ayrıca ilkokulu bitirenler de yatılı Kur’an Kurslarına kayıt yaptırabilmektedir. Yatılı kurslar vakıf ve derneklerle ilişki kurarak öğrencileri bunların ideolojilerine teslim etmişlerdir. Kur’an kursu ve kursiyer sayısı artmıştır. Son verilere göre, 15 bin 457 merkezde 40 bin 432 derslikte 36 bin 576 personelle 1milyon 116 bin 509 öğrenciye kurs verilmektedir. Personelin 17 bin 425’i geçici görevlidir ve çoğunun bilgi seviyeleri eğitim vermeye yeterli değildir.
Eğitim-Bir Sen ağırlığı
>> 2014 yılında bakanlıkta çok köklü değişimler yaşanmıştır. Müsteşar hariç tüm yöneticilerin görevi sona ermiş, 54 bin eğitim kurumu ile merkezdeki yönetici kademeleri boşaltılmıştır. Bu boşluğu AKP ile birlikte büyük güç elde eden Eğitim-Bir Sen doldurmuştur. Okul yöneticilerinin yüzde 75,15’i AKP’nin yandaş sendikası EĞİTİM BİR SEN’e, yüzde 14,30’u Türk Eğitim Sen’e, yüzde 7,22’si Eğitim Sen’e, yüzde 1,63’ü Eğitim İş’e üyedir.
>> Bakanlıktaki hukuksuz, niteliksiz uygulamalardan rahatsız olan yöneticiler pasifize edilmiş, denetimin içi boşaltılmıştır. Rehberlik ve Denetim Hizmetleri Başkanlığına gerekli şartları bulunmayan Atıf ALA (Efkan ALA’nın kardeşi) getirilmiştir. Ders denetimi ve teftişi ALA’nın sözlü emri ile kaldırılmıştır.
‘MEB GÖZ YUMUYOR’
>> Cinsel istismar, yoksul çocuklara yardım amaçlı kurulduğu iddia edilen ancak siyaseti ve dini istismar etmek üzere faaliyet gösteren dernek ve vakıfların, yurtlar ve kaçak evler açarak, öğrencileri, kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmek istemelerinin sonucudur.
>> Köy okullarının kapatılmasıyla eğitime erişemeyen ve maddi olanakları yetersiz öğrenciler, vakıf ve derneklerin kaçak evlerine sığınmak zorunda kalmışlardır. Okul öncesi düzeyde kaçak açılmış yüzlerce medrese tarzında okul bulunmaktadır. Hiçbirinin denetimi yapılmamaktadır.
>> Bu kurumlara MEB’in açıktan destek vermesi, protokol yapılması, yurtlarına bu çocukların yerleştirilmesi ve belirli amaçlara hizmet için yetiştirilmelerine göz yumulması, çalışmalarına katkısı artık gizli olmaktan çıkmıştır.
>> MEB, vakıf ve dernekler tarafından kaçak açılmış ve müfredata aykırı eğitim veren okullara göz yumarak Anayasa’yı ihlal etmektedir. Hükümeti MEB ve savcılar sessiz kalarak suça ortak olmuşlardır.
>> İstismar olayları devletin gözetim ve denetimi görevini yerine getiremediğini ortaya çıkarmıştır. Yaşananların sorumlusu Milli Eğitim Bakanı’dır. Asli görevini vakıf ve cemaatlere devreden bakanlık yaşanan dramları sessizce izlemekte hatta kimi üst düzey yöneticileri cinsel istismar olaylarını pişkinlikle yalanlamaktadır.
‘BAKANLIK DEVRE DIŞI’
Bakanlığın devre dışı bırakılarak eğitimin ENSAR VAKFI, TÜRGEV, BİRLİK VAKFI, HAYRAT VAKFI, İLİM YAYMA CEMİYETİ, ÖNDER VAKFI gibi yandaş sivil toplum kuruluşlarına teslim edildiği vurgulanan raporda yer alan diğer tespitler şöyle:
>> Bakanlık ile protokol imzalayarak eğitimin her kademesine müdahil olmuşlardır.
>> Eğitim nitelikten yoksun ve bilimsellikten uzaklaşmış, dindar ve kindar nesil felsefesi eğitim politikası haline gelmiştir.
>> Öğretmenler ve yöneticiler ailelere ve öğrencilere seçmeli dersler konusunda baskı yapmaktadır.
>> Merdiven altı dershaneler, okul öncesi eğitim kurumları, etüt merkezleri gibi kaçak medrese tarzı eğitim kurumları çığ gibi artmıştır. Buralarda MEB müfredatı uygulanmamaktadır. MEB bu durumu sadece izlemektedir.
>> MEB’in tüm birimlerinde usulsüz iş ve işlemler ve yolsuzluklar artmıştır.
>> MEB ilkokul ve ortaokul düzeyinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulları hariç yurt açmamaktadır. Ortaya çıkan boşluğu vakıf, dernek, cemaat ve Diyanetin yatılı Kur’an Kursları doldurmaktadır.
>> Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ile yurtlar talep artmış ancak bakanlık bilinçli olarak yurt yapmamaktadır.
GÖRMEZDEN GELİNİYOR
Son dönemlerde yaşanan cinsel istismar olaylarının eğitim sistemine yeni bir toplumsal sorun olarak girdiği vurgulanan raporda, ”Ülkemizde eğitim süreç ve ortamlarında çocukların intihar ettiği, yaşanan cinsel istismar vakalarının sistematik olarak devam ettiği, cinsel istismar vakalarının ya farkına varılmadığı yahut görmezden gelindiği süreçler yaşanmaktadır’’ denildi.Raporda, Karaman’da yaşanan olayla dikkatleri çeken cinsel istismar olaylarından bazı örnekler de anımsatıldı:
>> Çankaya’da bir lisede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin 3 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla dava açılmıştır.
>> Kayseri’de öğretmeni tarafından tecavüz edilen kız öğrenci intihar etmiştir.
>> İstanbul Beykoz’da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni tayt giyen kız öğrencinin şehvet uyandırdığını söylemiştir.
>> Gaziantep’te 12 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunan rehber öğretmen 150 yıl hapis cezası almıştır.
>> Sinop Gerze’de İslamcı Gençlik İlim ve Hikmet Derneğinde Kur’an kursu öğretmeni 4 erkek öğrenciye tecavüzden 22 yıl ceza almıştır.
>> Ankara Keçiören Anadolu İmam hatip Lisesinde 12 kız öğrenciye tacizde bulunan bir öğretmen yargılanmakta, idarece emekli olması için çaba gösterilmektedir.
Bakan hakkında suç duyurusu
Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonları (BİRLEŞİK KAMU-İŞ) adına Genel Başkan Hasan Kütük, MYK üyeleri Semra Pektopal ve Barış Düdü, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkında ‘suçu ve suçluyu övme’, ‘görevi ihmal’ gerekçeleriyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
‘Benim inancıma göre 600 yıllık ceza az’
Ensar Vakfı’nın Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, “Bir yere kaçtığımız yok. Varsa bir suçumuz bununla ilgili her şeyi yapmaya hazırız. Dava sürecini takip edeceğiz. İnşallah dava süreci uzun sürmez, bir an önce adalet yerini bulur. Hak ettiği cezayı umarım bu kişi alır. Benim inancıma göre bu 600 yıllık ceza bile az, bu kişinin idam edilmesi gerekir” dedi.
İmzalar Milli Eğitim’e teslim edildi
Muğla Marmaris’te Ensar Vakfı’nın okullarda çalışma yapmasına karşı başlatılan imza kampanyası sona erdi. Demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri yaklaşık 600 imzayı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teslim etti. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada, “Ensar vakfı’nı da istemiyoruz. Laik ve bilimsel eğitim istiyoruz’’ denildi. Haber Merkezi
17 barodan açıklama: Toplumsal bir utanç
Aralarında İzmir, Ankara, Adana ve Manisa barolarının bulunduğu 17 baro ortak açıklama yaparak, çocuk istismarının toplumsal bir utanç olduğunu belirtti. Baroların yazılı açıklamasında, “Bizi böylesi bir uyarı yapmaya iten temel kaygı Aile Bakanı’nın açıklamasında Ensar Vakfı’nı koruyan, çocukları istismardan korumaya yönelik tavrı geri plana iten tutumudur” denildi.
http://www.birgun.net/haber-detay/tesaduf-degil-bu-bir-tezgah-107347.html