02 Şubat 2016
Rifat Serdaroğlu
DÖRDÜ DE BAŞKA KÖŞELERDE
Erdoğan hemen her konuşmasında “Yol” kelimesini kullanır!
“Yola beraber çıktık”, “Yolumuza devam ediyoruz”, “Ya yol bulacağız ya da yol açacağız” gibi! Ağustos 2001 de, dört adam yola beraber çıktılar;
Recep Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül- Bülent Arınç-Abdüllatif Şener…
Dördü de, Erbakan’ın yetiştirmesi ve Milli Görüş camiasından gelmekteydiler.
Aralarında hem “Dava Arkadaşlığı” hem de “Kardeşlik Hukuku” vardı.
Yemin ettiler, birbirlerine söz verdiler; “Nasıl ki yola beraber çıktık, öyle devam edeceğiz, dördümüz birimiz, birimiz dördümüz için. Önümüzü tıkarlarsa ne yapıp edip yol bulmaya devam edeceğiz.”
Partileri tek başına iktidar oldu, derhal yollarını buldular. İlk icraatları, partilerinin AKP olan adını AK Parti yapmak oldu! Tıpkı Tansu Çiller’in “Beyaz” elbiseler giymesi gibi, tertemiz olduklarını Türk Milletine anlatmış oldular!
Dört kader arkadaşından ilk kopan Özelleştirmeden sorumlu olan Abdüllatif Şener oldu. Gerekçesi, “Özelleştirme işlerinde yamukluklar oluyor. Ben haram yemem. Alın atınızı sevmedim tımarınızı” dedi ve ayrıldı. İçerde kalan 3 kişi onu kınadılar ve gemiyi terk etmekle suçladılar. Onlara göre, kalan üçü haklı, ayrılan haksızdı! Üç kişi yola devam, dediler!
Dörtlüden ikinci olarak ayrılan, daha doğrusu ayrılmak zorunda bırakılan “Kardeşlik Hukukunun” kurucusu Abdullah Gül” oldu. Özellikle 17/25 Hırsızlık ve Yolsuzluk olayında, “Kim suçlu ise Yüce Divana” gönderilsin diyen Gül’ün önce suyunu kestiler, sonra dallarını kırdılar ve Gül’ü kurutup bir kenara attılar. Yine kalan ikili haklı, ayrılan Gül suçlu ilan edildi ve ona selam verilmesi bile yasaklandı!
İki kişi yola devam, dediler!
Dörtlüden, üçüncü olarak ayrılan, dörtlünün abisi Bülent Arınç oldu.
Aday olacak mısın diye sorulmadı ve partiden dışlandı. Televizyonlarda, bildiği olayları kamuoyuna doğru olarak aktarınca, kendi adamları hemen ona saldırdılar. Onu delirmekle, Manisalı Lawrence olmakla, hainlikle suçladılar. Yine haklı olan ve tek başına kalan Erdoğan oldu. Tek kişi yola “Başkan” olarak devam kararı aldı ve adını söyleyemediği milletten (TÜRK MİLLETİ) oy istemeye başladı…
Her zaman olduğu gibi, yine Erdoğan haklıydı ve tek başına yoluna devam ediyordu!
Acaba gerçek öyle miydi? Yani bir tek Erdoğan haklı ve doğru, diğer herkes haksız ve yanlış mı?
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin içine düşürüldüğü acınası duruma bakarsanız, gerçek hiç de öyle değil. Gerçek tam tamına Almancı Temel’in durumu gibi;
Temel Almanya’da arabasıyla otobana ters yönden girip son hızla gidiyormuş! Karşısından gelen araçlar, farlarını yakıp, el sallayıp, bağırıp onu ters yönde olduğu için uyarmaya çalışmışlar. Nafile, Temel son hızla arabaların arasından slalom yaparak ilerliyormuş!
O anda Alman Polis radyosu anons geçmiş;
“Dikkat dikkat! Delinin biri otobanda ters istikamette hızla yol almaktadır. Lütfen dikkatli olun!”
Temel bağırmaya başlamış; “Ne birisi da, hepsi be hepsi…”
Bademlere hazan mevsimi geldi, yapraklar teker, teker dökülüyor! Daha geride kış var, kar var, ayaz var, dondurucu soğuklar var! Hele bi Mart karı yağmaya başlasın, göreceğiz bakalım kim yamanmış…
Sağlık ve başarı dileklerimle