Araplar kızlarına nasıl ad koyarlar?
Ahmet DURMAZ diyor ki; sorun yalnız kadını örtmek veya açmak değil, sorun kimlik ve kişilik sorunudur.
Bu ifadesini şu sözlerle delillendiriyor;
Araplarda kadınların adları yoktur. Kadınlara ya numara, ya da tip ve fizyolojik görünümlerine göre bir takım sıfatlar verilir. Örnekler:
Elif ;
Arap alfabesinin birinci harfi, aynı zamanda Arap rakamlarında bir rakamını ifade eder.
Saniye ;
Sani Arapça iki demektir. Doğan ikinci kıza Saniye adı verilir. Eski dilde ikinci; cümle içinde örnek vermek gerekirse “Sultan Mahmud-u sani,” yani Sultan İkinci Mahmut’
Tılte ;
Telat veya Türkçe’de selaseden türemedir, 3. demektir. Bu isim Anadolu’da pek görülmez ama, Harran’da Araplarda çok bulunur
Raba ;
Arapçada dörttür. Rabia dördüncü demektir. Anadolu’da yaygın bir addır, geçmişte çile çekmiş bir İslam kadının adıdır.
Hamse ;
Arapça beş demektir Bu isim Harran yöresi Arapları dışında Anadoluda pek bulunmaz.
Sitte ;
Harranda yaygın bir isim olan Sitte, Arapça altı demektir
Sabe ;
Arapça yedi demektir. Bu kelime çok değişiklik geçirmiş Sabiha olmuş, İbrahim Tatlıses “Sabuha” ifadesi ile kullanmıştır.
Sevgili Ahmet Durmaz sekiz ve dokuz rakamı ile ilgili isim var mıydı bilmiyor ama, yediden sonra Arapların yazı ismini koyduklarını söylüyor. Bu “Yeter” anlamına geliyormuş.
Her zaman ilk doğan kıza Elif adı konmaz, bazen de Ayşe adını koyarlar. Eve ilk gelen kıza evin iaşe işlerini çekip çevirecek gözüyle bakıldığı için Ayşe adı konulur. Bazen aş pişirme beklendiği için Avvaş adı konuşulur.
Erken doğan prematüre kıza Hadice adı verilir. Hadice Arapçada erken doğmuş prematür kız anlamına gelir.
Çelimsiz ve ufak tefek doğan kızlara Fatma adı verilir. Fatma Arapçada süt yanığı, süt kesiği anlamına gelir.
Koyu renkli doğan kızlara esmer anlamına gelen Semra adı verilir.,
Biraz açık renkli ise aydınlık açık anlamına gelen Zehra adı verilir.
İyice beyaz ise Beyza adı verilir
Bu bilgilerin ışığında hakikaten kadının Arabistanda veya Araplarda kimlik ve kişilik sorunlarının örtünme, peçe ve çarşafa girmeden daha öncelikli olduğu düşünülebilir.
Anadolu’da kadın numara verilmez ve sıfatla çağrılmaz. Türklerde ve Anadolu’da kadın bir şahsiyettir, bir kimliğe sahiptir.
Hanımağa’dır,
Hanımefendi’dir,
Kraliçe’dir,
Tanrıça’dır.
Arap kültürünün ikinci plana ittiği numaralı veya sıfatlı bir nesne değildir.Türk gibi yaşamak, Anadolu kültürü ile yaşamak kadın kişiliği ve onuru için önemli bir merhaledir.
Bu bilgilerin, Arap yaşamına ve tarzına özenen kadınlarımız tarafından da gözden geçirilmesini dilerim.