Cumhuriyet
Orhan Bursalı
obursali@cumhuriyet.com.tr
31.01.2016
Otoriterliğe karşı bir kampanya önerisi
Cumhurbaşkanı başkanlık rejimini bu ülkeye kabul ettirebilmek için propaganda ve kampanyasını adım adım tırmandırıyor. Son olarak bir eşik daha atladı ve ülkemizde otoriter bir rejimi yerleştirmek için oluşturulduğu açık olan yandaş derneklerin Yeni Anayasa Platformu’nun ilk toplantısında net açıkladı: Kuvvetler Uyumu’da dayalı bir başkanlık rejimi…
Biz bunun böyle olduğunu yazıp çizerken, bize nereden çıkartıyorsun, başkanlık sisteminde de denetleme, fren sistemi vardır diyenlerin yüzlerini görmek isterdim.
Evet kuvvetler ayrılığını gözeten değil; başkanlığı denetleyecek ve dengeleyecek bir başkanlık sistemi değil… Tüm kuvvetlerin, yani yasamanın ve yargının, varsa geride başka kuvvetlerin hepsinin, başkanlıkla, yani Recep Tayyip Erdoğan’la uyum içinde çalışacağı, onun emir ve talimatları çerçevesinde hareket edeceği, kararlar alacağı ve uygulayacağı bir otoriter rejim…
Bana göre böyle bir rejimin adı faşizm veya faşizme çok yakındır, her şeyi tek adamın dudakları arasına verir. Örnekleri, bazı Latin Amerika ülkeleri, bazı Türki cumhuriyetler ve geçmişte daha eskiye giderseniz diktatörlükler, büyük otoriter rejimlerdir. Bunlar arasından Hitler ve Mussolini’ler çıkmıştır.
Cumhurbaşkanı’nın, başkanlık ve üniter devletin bir arada bulunabileceğine örnek olarak Hitler Almanyası’nı göstermesi, ne bir dil sürçmesiydi ne de sıradan bir örnekti.
Farklılıklar derinleşiyor
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında var olan ve yazıp çizdiğimiz derin görüş farklılıkları, net olarak ortaya çıktı.Biz, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın dile getirdiği Başkanlık Sistemleri’nin birbiriyle ilgili olmadığını, aralarında büyük farklılıklar olduğunu söyledik.
Davutoğlu, dengeleme ve denetleme sistemlerine dayalı bir başkanlığa evet demektedir, aslında asıl istediği ise (bugünkü) başbakanlığa dayalı parlamenter rejimdir. RTE ve adamlarının parti içindeki gücü nedeniyle, Başkanlık Sistemi’ne evet demektedir. Fakat nasıl bir başkanlık sistemi olabileceğini de tarif ederek.Şimdi Davutoğlu’nu izlemeye alın. “Kuvvetler uyumu”nu öngören bir sisteme evet diyecek mi. Evet demesi, kendi ipini çekmesi anlamına gelir. O takdirde dayatılana boyun eğmiş demektir.
İki merkez arasında gerilim
İki merkez arasında giderek adım adım büyük bir pozitif-negatif enerji biriktiğini şimdilik söylemekle yetineyim. Aynı zamanda Ankara’dan gelen kulis bilgileri de Başbakanlık ve çevresinde rahatsızlığın giderek arttığını gösterir niteliktedir.Bu konuyu yarınki yazımda işleyeceğim.
RTE’nin “Türk tipi” ve “milli anayasa” gibi, bize göre ülkemizdeki demokrasi kırıntılarını da silip süpürecek, evrensel ilkeleri öngörmeyen, ülkenin en bağnaz düşüncelerine yaslanacak bir anayasa isteği piyasaya sürüldü. Bu da ayrı bir makale konusu.Şimdi saflar iyice belirginleştiğine, RTE ülke çapında büyük bir “kuvvetler uyumlu otoriter bir lider” kampanyasını başlattığına göre, muhalefetin yapacağı önemli bir iş vardır.Tabii ortada gerçek anlamda bir muhalefet varsa!
Karşı anayasa kampanyası
O da şudur: Derhal parlamenter rejimi savunan, uyumlu başkanın ne anlama geldiğini, uzun süreli ve düzenli kampanya, toplantı, panel, TV programları, gazete yazıları ile bir KARŞI-ANAYASA KAMPANYASI örgütlemektir.
RTE kendi programını resmen açıkladı.
Muhalefet ise Meclis’te anayasa komisyonunda “yeni anayasacılık oyunu” oynamaya hazırlanıyor. Önceki yazılarımda bunun bir büyük aldatmaca olduğunu vurgulamıştım.
Anayasa millet önünde oynanıyor. Büyük bir güç milleti büyük bir baskı gücü olarak kullanarak otoriter bir rejimi Meclis’in içinden ve üzerinden geçirmek için start verdi.
Otoriter güç, PKK saldırılarını, cinayetlerini ve buna karşı savaşı da, bu başkanlık kampanyasının parçası olarak görüyor.
RTE’nin isteği belli, peki SİZ NE İSTİYORSUNUZ?
Koyun gibi çarmıha gerilmeyi mi?
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/472948/Otoriterlige_karsi_bir_kampanya_onerisi.html