Cumhuriyet
Şükran Soner
soner@cumhuriyet.com.tr
05.01.2016
Irk-mezhep enerji savaşları
Diyorlar ki İran’ın Rusya ile işbirliği yaparak Ortadoğu’da güç alanlarını genişletmesi Suudi Arabistan yönetimini zora soktu. Sünni mezhebi üzerinden bölgede kurulmuş egemenlik alanlarındaki kayıplarını kapatmaya yönelik ABD onaylı ya da destekli, baştan Sünni ittifakı algısı yaratan ortak ordu kurma girişiminin işe yarayıp yaramayacağı sorgulanırken, 2 Ocak günü Şii lider Nemr Bakır el Nemr’ın idam infazı ile bölgede çok şiddetli sonuçları olabilecek yeni bir Sünni-Şii çatışmasının ateşini yaktı. Öfkeli Şiileri sokaklara döken sert protestolarının ardından Suudi Arabistan, İran’la ilişkileri kesme kararı aldı.
Ortadoğu enerji pastasının paylaşımında emperyal ülkeler ağırlığında kurulmaya çalışılan zorlu denge hesaplarının sil baştan kırıldığı bir noktaya mı geldik? Irak- Suriye iç savaşlar bataklıklarında ateşi bir türlü söndürülemeyen çatışmalarda artık umursanmayan bölge insanlarından can kayıpları, insanlık dramları üzerine kurulan IŞİD terör örgütü radikal Sünni İslam devletinin dünyaya saldığı terör, dehşet karşısında çaresizlikten, “zoraki nikâh” kıvamında kurulmaya çalışılan bir denge söz konusuydu ya… ABD-Rusya-AB ağırlıklı ülkeler, BM-NATO havadan bombardıman ve karadan savaşacak güçlere silah ve lojistik destekte işbirliği yapma noktasına gelmişlerdi.
Tıpkı ABD’nin Irak’ı işgal hesaplarında, sonra Suriye’de Esad’ı devirme projelerinde yola çıkılırken yapılmış hesaplar, planlar çok kısa süreçlerde kırılıp işlemediği gibi, yeni bir hesap hatası ile yepyeni bir savaş gündemi mi doğdu? Yoksa ara taktiklerle kimin eli kimin cebinde, hangi oyunun içinde çok da anlaşılamadan, ufaktan ufaktan yeni dengeler sağlama manevraları mı söz konusu?
Gerçek şu ki emperyal çıkarlar, Ortadoğu’nun çok kıymetli enerji yataklarını paylaşım savaşlarında, tarih boyunca oynanan oyunlarla amaçlanan dengelere ulaşmak giderek zorlaşmış bulunuyor. Sömürmenin çok geçerli “böl, parçala, yönet” taktiklerinde, yoksul güney dünyasının milyarlarca insanı öylesine geriye, çaresizlikler bataklıklarına, yoksulluk, yoksunluğa çekildiler ki… Enerji yataklarının paylaşımında zengin kuzey dünyasının çokuluslu tekelleri ile, gücü ellerinde tutan ülkeleri zorla da olsa en sağlam, kendileri için geçerli uzlaşmalar noktalarına varmaya çalışsalar da…
Irklar, dinler, mezhepler, aşiretler ayrımcılığında, çaresizlikte dibe vurmuş bölge halklarının kaos, bataklıktaki çırpınışlarından, paramparça bölünmüşlüklerinden uzun soluklu ayakta kalabilecek formüller üretilemiyor. Uzlaşma planlarına göre oluşturulmak istenen ırklar, mezhepler, aşiretler haritaları, devletçiklerinin kurulabilmesi ile enerji yataklarının işletilebilirliğinin dengeleri sağlanamıyor…
Açık açık somut sonuçlara bakarken sonradan rahatlıkla görebildiğimiz üzere ABD’nin Bush yönetimi Irak işgalinin yalan gerekçeleri bir yana, paylaşım formülleri öngörülerinin çoğunluğu en başından iflas ediverdi. Rafineri ihaleleri ile dünya tekellerinin çıkarlarına hizmet çok kolay olsa da, işgal günlerinden hemen sonra Irak’ta yaşanan iç savaş boyutundaki Sünni-Şii aşiretler çatışmalarında umursanmayan can ve mal kayıplarından öte kanlı petrolün yükselişi, dünya ekonomik krizini getirdi. Rusya ve İran’ı da öngörülmeyen boyutlarda güçlendirdi. Sonrası yaşananlar çok daha yakın belleklerde…
Libya’da aşiretler bataklığındaki emperyal çıkarlar kayıplarına hâlâ göz yumulması noktasındalar. Öncelikli sorun devrilemeyen Esad yönetimi ile Rusya-İran desteğinde geçici de olsa uzlaşma… Dünyayı ABD-AB-Rusya.. merkez ülkeler boyutlarında tehdit etme noktasına gelmiş, Sünni İslam üzerinden radikal terör örgütü kimliğinde kurulmuş IŞİD ile ortak savaşım zorunluluğunda uzlaşma…
Ortadoğu ile birlikte bizim canımızı çok yakan, çok denklemli bu çıkar savaşlarında.. Kaygımız, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika savunma kalkanının değerini kavramaktan uzak, Osmanlıcılık, mezhepçilik, siyasal İslamcılık üzerinden siyaset oyunlarına sevdalanmış İktidarlarının atabilecekleri yeni sorumsuz adımlardan…