ARŞİV SANDIĞINDAN * Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez toplumu ötekileştirerek bölmesi – Halkı mezhep farklılığını kaşıyarak bir diğerine düşmanlaştırması yeni değildir *** GÖRMEZ’İN GÖRMEDİKLERİ

Suay Karaman
İlk Kurşun Gazetesi
1 Nisan 2013

GÖRMEZ’İN GÖRMEDİKLERİ

Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bir dizi etkinlik amacıyla geldiği İzmir’de din görevlileriyle toplantı yapmıştır. Din görevlilerine yaptığı konuşmada, “kentin manevi hayatını yeniden ayağa kaldırmak” için İzmir Müftülüğü’ne Prof. Dr. Ramazan Muslu’yu atadıklarını söylemiştir. Yaptığı konuşmada “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var. Öyle olduğu için tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir’e müftü olarak atanması tesadüf değil” demiştir.

İzmir’in farklı dindarlığının irfan geleneğine ihtiyacı olduğunu söyleyerek İzmir’in dinden uzaklaştığını anlatmaya çalışmıştır. Böylelikle hemen her hareketi ve söylemiyle hükümetin emrinde olduğunu kanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı, başbakanının “gavur İzmir” söyleminin tamamlayıcısı olmuştur. Nereden tutarsanız tutun, bu açıklamanın aklın, bilginin ve mantığın dışında yapıldığı çok açıktır.

Bir ilin ya da insanların dindarlığını ölçmek, ne Mehmet Görmez’in, ne de başkalarının işidir. Cüppe, türban takarak, içki içmeyerek, her konuşmada, her kararda, atılan her adımda dini referans olarak kullanarak, dini siyasete alet ederek dindarlık seviyesi ölçülmez. Eğer dindarlık seviyesini ölçmek istiyorsanız dini, gelir ya da çıkar sağlama aracı olarak kullanmamak, inançları sömürmemek iyi bir yoldur. Bunların yanında insanları aldatmamak, yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, çalıp çırpanlara olanak vermemek, herkese insanca yaşam hakkı tanımak, hiç kimseye zulüm yapmamak ile de dindarlık seviyesi ölçülebilir.

Diyanet İşleri Başkanı’nın başına giydiği sarık, kendisinin katıksız Müslüman olduğunun kanıtı değildir. Başbakanının ya da hükümet üyelerinin Müslümanlıklarının derecesini nasıl ölçecektir? Siyasi İslam’ın simgesi olan rahibe kıyafeti türbanı takanlar, inançlı Müslüman mı sayılmaktadırlar?

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, görmedikleri ama mutlaka görmesi gerekenler vardır: Osmanlı hanedanından İslam dünyasının Halifesi Abdülmecit’in kızı Dürrüşehvar Sultan’ın (1914-2006) hiç türban takmaması, acaba bugün Türkiye’yi yöneten kafalar için ne anlam taşımaktadır? Halife’nin kızı ve ailesinin dini inançları az mıydı, yoksa bugünkülerin çok mu?

Bilim yuvası üniversitelerde mutlaka cami bulunması gerektiğini söyleyen Diyanet İşleri Başkanı’na sormak gerek; 76 milyonluk Türkiye’de 85 bin cami varken, 78 milyonluk İran’da 50 bin, 87 milyonluk Mısır’da 68 bin cami olmasını nasıl açıklayabilir? Laik bir ülkede 85 bin olan cami sayısı ile rekora koşarken, 69 bin okul ile bilimsellikten sınıfta kalmaktayız. Ama Görmez, bunları görmemektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2012 bütçesinden aldığı pay yaklaşık 3.9 milyar TL’dir ve Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Çevre ve Şehircilik ile Avrupa Birliği Bakanlığı’nın toplamından fazladır. 2013 bütçesinden aldığı pay ise yaklaşık 4.6 milyar TL’dir ve tek başına 11 bakanlığın bütçesini geride bırakmıştır. Yaklaşık 100 bin din görevlisinin olduğu ülkemizde, yaklaşık 130 bin öğretmen açığı bulunmaktadır.

Görmez, kürtaj tartışmalarına “annenin hayatı sonlandırma hakkı yoktur, o emanetçidir” fetvasıyla katılmıştır. Laik hukuk devleti düzenlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun, din adına fetva verme yetkisi yoktur. 9 Kasım 2012 tarihinde Cuma hutbesinde organ naklinin insan hayatındaki önemine dikkat çekilirken, Atatürk Haftası olmasına karşın, hutbede büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adı geçirilmemiştir. Ayrıca uzun süredir dualar ile diyanet yayınlarında Atatürk’ün adından söz edilmemektedir.

Laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi kararıyla kesinleşen AKP iktidarının hizmetindeki din görevlilerinin, Görmez’in görmediklerini gördükleri anda, yeni ve aydınlık bir yolun başında olacağımıza kuşku yoktur.

Çağdaş ve aydınlık yaşama inanan, cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlı, bu topraklarda yaşayanların Türk milleti diye anılmasını benimseyen bir demokrasi kalesinde, laikliği ve laik devlet kavramını layıkıyla sindiren İzmir’de Diyanet İşleri Başkanı’nın yaptığı akıl dışı konuşma, ülkemizin geleceğine ve ulusal birliğimize zararlı olmuştur. Bunları görmeyen Görmez’in, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir kent olan İzmir ve İzmirlilerden özür dilemesi, ardından da istifa etmesi gerekir.

http://www.ilk-kursun.com/haber/141443/suay-karaman-gormezin-gormedikleri/

This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *