Cumhuriyet
Emre Kongar
ekongar@cumhuriyet.com.tr
19.01.2016
Dinci-irkci demokrasi ve CHP
Dincilik ve mezhepcilik ile irkcilik ve soven milliyetcilik, insanlar arasinda kimlik farkina gore ayrimcilik yaptiklarindan, demokrasinin dusmanlaridir.Aslinda demokrasi hakkinda bir yaziya, bu animsatma ile baslamak bile insana huzun veriyor: “Hala buralarda miyiz” diye!
Ama ne yazik ki “Evet, hala buralardayiz”
Insanlarimiz hala dinci-mezhepci ve irkci-soven partilerden demokrasi bekliyor…Ve elbette bu bekleyisin sonu husran oluyor…Aynen 7 Haziran secimlerinden sonra, AKP despotizmine karsi muhalefetin bir ortak demokrasi cephesi olusturmasi umudunun cope gitmis olmasi gibi.
Insanlarimiz hala buralarda olunca, secmenleri tavlamaya ve avlamaya yonelik demagojik liderler ve siyasal partiler de bu durumu sonuna kadar istismar ediyorlar:
Dinci-mezhepci ve irkci-soven eylem ve soylemleri, demokrasi ambalaji icinde topluma sunuyor ve “Milli Iradenin Temsilcisi” olarak Meclis’e giriyor, hatta iktidar oluyorlar.
Hem tarih hem de gunumuz, bu tur dinci-mezhepci ve irkci-soven yonetimlerin halklarina ve insanliga yasattigi trajedilerle doludur.Tarihte Avrupa’da yasanan irkci-soven fasizm, gunumuzde de Ortadogu’da yasanan dinci-mezhepci zulumler, bu tur sapmalarin cirkinliklerini yeterince aciga vurmaktadir.
Butun bu gercekler ortadayken hala dinci-mezhepci ya da irkci-soven otoriter eylem ve soylemlere destek veren yazarlara ya da simdi karsi cikmakla birlikte, eskiden boyle politikalar izleyen partilere ve liderlere destek vermis olanlara hayret ediyorum.
Simdi ulkemizdeki rejim, AKP’nin kendi icinde hedefledigi daha da tehlikeli bir ittifak ile, dinci-mezhepci ideoloji ile irkci-soven ideoloji arasindaki bir birlesme tehdidi ile karsi karsiyadir.AKP iktidarini bu tehlikeli ittifaka tasiyan iki donemec vardir:
Birinci donemec, yargiyi siyasal iktidarin emrine veren 12 Eylul 2010 referandumudur.
Bu referandumla, demokrasiyi iktidara karsi korumakla yukumlu olan yargi devre disi birakilmistir.Ikinci donemec de demokratik secimlerin butun kurum ve kurallarini altust eden, Erdogan’in Basbakanlik makaminda otururken girdigi Cumhurbaskanligi secimidir.
Cumhurbaskanligi seciminden sonra zaten “Parlamenter Demokrasinin beklemeye alindigi” ilan edilmistir.
Bu ortamda yine demokrasinin kurum ve kurallarina ve adalet ilkelerine aykiri olarak yasanan iki genel secim, bu iki donemecin sonuclaridir ve Turkiye’yi bugunku kaos ortamina tasimislardir.
Bu durumda, Demokratik rejimi, (butun kiskirtmalara ve tuzaklara karsin) dinci-mezhepci ve irkci-soven cizgilerde saptirmayan tek parti olarak CHP kalmis gorunmektedir.Elbette bir siyasal partinin tek basina, demokratik rejimi korumaya ya da kurtarmaya gucunun yetmesi dusunulemez…
Basta sendikalar, meslek odalari gibi Sivil Toplum Kuruluslari olmak kaydiyla, Demokrasiye inanan tum kurum ve kuruluslarin, oteki partiler icinde demokrasiye inanan politikacilarla birlikte, rejimi korumak icin guc birligi yapmasi gerekmektedir.
Boyle bir demokratik guc birligi cephesinin siyasete yansimasinin onculugu ise CHP’ye dusen bir gorevdir.Bu gorevi yerine getirip getiremeyecegini ise hep birlikte yasayarak gorecegiz.
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/466156/Dinci-irkci_demokrasi_ve_CHP.html