Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com
17.11.2015
Belek hatırası!..
Plaj zirvesinin sürpriz yumurtasıydı!..
Türkiye’nin ve TSK’nın en hayati projesi,
yılların emeği bir kalemde çöpe atıldı.
“Başbakan” Ahmet Davutoğlu’nun imzasıyla Çin ile uzun zamandır sürdürülen 4 milyar dolarlık uzun menzilli hava savunma sistemi ihalesi iptal edildi. Her zamanki gibi aklımızla alay eden gerekçeler ileri sürdüler. Sadece bir tanesine dikkatinizi çekeceğim. Neymiş efendim?.. “NATO sistemine entegre olamıyor”muş… Yeni akıllarına gelmiş yeni fark etmişler demek!.. Yunanistan, Rusya ile anlaşıp Rus yapımı S-300 füzelerini burnumuzun dibine Girit’e yerleştirdi. NATO ve ABD’den tek çıt çıkmadı. Rus yapımı füzeler NATO’ya entegre mi değil mi, en azından olabiliyor mu diye bile soran olmadı. Şu hale bakın!..
ABD mandacılığının zirvesine çıkan AKP iktidarı, G20’de Obama’ya yanaktan bir makas daha verirken algı fotoğrafları ile her zamanki gibi pış pışlanıyoruz.
“Millî üretime geçeceğiz” diye ağzımıza bir parmak bal çalmaya uğraşılıyor. Türkiye’nin fay hatlarında derin kırıklar yaratacak “iptal” kararının etkilerini sizlere daha iyi aktarabilmek için uzman isimlerle konuştum. Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş ile sohbetimiz sırasında kendisine G20 zirvesinden önce İncirlik’e “Türkiye’nin hava sahasını güçlendirmek” için inen ABD F-15’leri ile iptal kararındaki zamanlamayı sordum. Karakuş, bomba bir iddiada bulundu, “O uçaklar Obama’yı korumak için gelmiştir” dedi ve devam etti;
“Obama, Yunanistan hava sahasından gelmiştir. Meis’in altı, Kıbrıs’ın veya Yunanistan’ın o nedenle oradan gelişte Antalya’nın ucuna dışarıdan yani bizim hava sahamız değil muhakkak F-15’lerle önlemesini yapıp, onun korumasını yapıp öyle inmişlerdir. Giderken de aynı şekilde Yunanistan, -nereye istiyor ise- İspanya’ya kadar falan takip eder. İspanya’dan sonra da diğerleri alır Amerika’ya götürür.”
Karakuş’un iddiası ruhumdaki yangını iyice artırdı...
Erdoğan Karakuş, Çin ile görüşülen projenin iptalini ABD’nin baskısına bağladı. Türkiye’nin yüksek irtifada hava savunması için en az 15-20 bataryaya ihtiyacı olduğunu söyleyip, “Zaten ABD de bunu bildiği için bundan 7-8 sene evvel 13 batarya Türkiye’ye satmak üzere bir başvuruda bulundu. O zaman Rusya’nın baskısı nedeniyle; Rusya, ‘siz Polonya’ya Macaristan’a Romanya’ya falan Patriot koyarsanız ben de Kaliningrad’a İskender füzelerini koyarım’ dediği için o zaman ABD geldi bize başvurdu eli çok sıkışmıştı. O zaman malumunuz Ergenekon, Balyoz davaları diğer davalar devam ediyordu” dedi.
Millî üretim imkânımızın yavaş yavaş belirdiğine dikkat çeken Karakuş, “Üstümüzden, bakın Rus füzesi geçiyor. Bir şey yapabiliyor muyuz? Herkes bunu anlamış konumda değil. Bakıyorsunuz efendim karalarda sınır tamam. Karada sınır, havada nerdesin? Havada çıkabildiğin en yüksek nokta sınırın. Çıkabildiğin en yüksek noktayı artırmak mecburiyetindesin. Üstünden füze geçmesini istemiyorsan” diye konuştu.
Eski Genelkurmay istihbarat başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, görev yaptığı yıllarda sorumluluk sahası içinde projeyi en iyi bilenlerden. Pekin de “iptal”i, ABD baskısına bağladı. Pekin’e “Çin ile görüşmelere başlamadan önce NATO’ya entegre olunmayacağı bilinmiyor muydu” diye sordum, cevabı;
“Bilinmez olur mu efendim. Şimdi şöyle ara yüzler var. Türkiye, o teknolojilere sahip ASELSAN- HAVELSAN ara yüzlerle bu işi yapmak çok kolay. Ama sorun o değil. Sorun Türkiye’nin kontrol edilmesi. Türkiye’yi kontrol edecek özellikle savunma bakımından, füze savunma bakımından kendi kendine yeterli olması istenmiyor. Biz, 97’de bir teknoloji aldık Çin’den. Hem 80 km. menzilli roketler aldık. Hem de 500 km. füze yapabilecek olan bir teknoloji satın aldık. Bu, katı yakıt dahi yakıyor. Yani füzelerin katı yakıtlarını yapıyoruz. Füze sistemlerini yapıyoruz. ROKETSAN şu anda 500 km. menzilli karadan karaya füze yapabilecek insan kabiliyetine sahip. Eğer bu teknolojiyi de alabilseydik. Bize teknoloji transferi yapacaklardı. O zaman hem uzun menzilli hava savunma sistemini hem de uzun menzilli füze savunma sistemini geliştirebilecektik. Ayrıca bir de oradan aldığımız bilgi ile karadan karaya olan füze menzilini belki 2 bin 500-3 bin km’ye çıkaracaktık. Bu tabii Türkiye’yi kontrol dışı bırakır. Mutlaka Türkiye’nin silahlanmasının kontrol edilmesi gerekir. Şimdi, denizde, karada neyiniz olursa olsun. Eğer karadaki ve havadaki platformları hava savunma sistemi ile koruyamıyorsanız hiçbir anlamı yok. Ne kadar gelişmiş gemi yaparsanız yapın ne kadar iyi tank yaparsanız, hiçbir anlamı yok. Aslında Türkiye’yi buna muhtaç ediyorlar. Muhtaç olduğunuz zaman da bir şey alırken bir şey vermek durumunda kalıyorsunuz. Tabii vermek durumunda kalacaksınız.”
China Superpower Missile 中国超级大国东风导弹 Dong Feng DF-41/CSS X10 Nuclear ICBM
1994 yılından beri hava savunma sistemi ile uğraştıklarına işaret eden Pekin, çok dikkat çekici bilgiler verdi;
“Türkiye’nin en hayati projesi budur. Yani tankınız olsa ne olacak? İki tane tank yaptınız saldırdınız ne olacak? Adam gelecek sizi üstten şakır şakır bombalayacak. Hava savunmanız yok. Hava savunmanız kısa menzilli. Yani, 6-8 km. menzilli Stingerlere kalmış. Bir de Amerikalıların bize 1950’de verdiği topu topu bir batarya var. O da iş görür mü görmez mi bilmiyorum. O da İskenderun civarında konuşlu. Hepsi bu kadar, başka bir şeyimiz yok. Yani, bunlar olmazsa Avakslarınızı uçuramazsınız. 3 hayati konu var. Bir tanesi füze savunma ve hava savunma sistemi. 2’ncisi karadan karaya füze sistemi. Çünkü karşı taraftaki mesela İran’ın 3 bin km. menzilli karadan karaya füze sistemi var. Buna karşı caydırıcılık sağlamanız gerekiyor. Siz ona ulaşamıyorsanız, caydırıcılık sağlayamıyorsunuz demektir. 3’üncü konu da; bizim herhangi bir taarruz esnasında özellikle uçaklarımızın karşı tarafın hava savunma sistemini bastıracak bir elektronik hat kabiliyeti yok. Maalesef bunların hepsini Genelkurmay biliyor. Eksikliğimizi de biliyor. Zaafımızı da biliyor…”
Pekii!.. Biz bunları niye yaşıyoruz?..
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/belek-hatirasi-36310yy.htm