Sözcü
Emin Çölaşan
Kasım 14, 2015
Devletin valisi imiş bunlar, maşallah
Sevgili okuyucularım, vali bir ilde devletin temsilcisidir. Orada hükümetle birlikte devleti temsil eder. Dolayısıyla attığı her adımı düşünmek, saygınlığını korumak zorundadır.Vali günlük siyasal olayların dışındadır, tarafsızlığını korumakla yükümlüdür.
şimdi yıllardan beri AKP’nin valilerini izliyoruz…İçlerinde herhalde düzgün olanları da vardır ama bazılarına maşallah (!) deyip nazar boncuğu takmak gerekir.
-Devletin valisi kendisini yanlış işleri nedeniyle protesto eden küçük bir topluluktaki vatandaşa “Gavat” diye bağırdı. Sonra kıvırtma aşamasına geçti… “Ben gavat demedim, kavas demiş olabilirim!” (Kavas: Elçiliklerde ayak işleri yapanlar.) Ne alakası varsa!.. Vali Bey şimdi görevini başka bir ilde sürdürüyor.
-Afyon’da cephanelik patlamış, 25 askerimiz şehit olmuştu. Genelkurmay Başkanı Afyon’a gitti. Vali Bey kendisine üç kutu dolusu kangal sucuk, birkaç kutu Afyon kaymağı ve lokumla birkaç adet kilim hediye etti.
-Vali Bey’in iline Suriyeli sığınmacılar gelmiş, Bulgar sınırına doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Yumuşatmak mümkün olmadı. Bunun üzerine Vali Bey onlara bir çağrıda bulundu: “Gelin de şurada bir cuma namazı kılalım…” Trafik kesildi, otoyolda abdestsiz namaza duruldu. Vali Bey imamlık (!) yaptı.
-Vali Bey ilinde çok önemli yatırımlara ve açılışlara imza atma meraklısıydı. Fakat gelin görün ki açacak tesis yoktu. Araştırdı, soruşturdu, ilgili kurumlardan yanıt geldi: “Sayın valim falanca köyde arkadaşlar bir inek yalağı yapmışlar. İnekler oradan su içecek. Emir verirseniz orasının açılışı yapılsın.” Açılış günü belirlendi, köye haber salındı, yalağın başına sekiz inek getirildi. İl müdürleri ve vatandaşlar tören yerine taşındı. Yalağın üzerine kırmızı kurdele gerildi. Atılan nutuklar sonrasında Vali Bey ve ekibi kurdeleyi kesti. İneklerle topluca resim çektirildi. Vali Bey “Yalakalar bizim için çok önemlidir” dedi. Köylünün biri “İktidar yalakaları mı” diye sorunca “Yalaklar demek istemiştim” diyerek hatasını düzeltti.
-Seçim vardı, Doğu’daki Vali Bey’in de bir şeyler yapması gerekiyordu. Elindeki bütçeye ek olarak işadamlarından para topladı, çamaşır makineleri, bulaşık makineleri, buzdolapları aldı. Bunları köylere seçim hediyesi olarak hükümet adına dağıtmaya başladı. Fakat bazı köylerde elektrik yoktu! Haber duyulunca Vali Bey zor durumda kaldı. “İnşallah elektrik de götürürüz, o zaman kullanırlar. Biraz sabırlı olmak gerek” dedi.
-Şimdi hepimiz Türklüğümüzü inkar edip Osmanlı (!) oluyoruz ya, Vali Bey ilinde bir mehter takımı kurmaya karar verdi. Kendisine bağlı devlet memurları arasından boyu 1.70 olanları ayırdı. Mehter takımının başına bir emniyet müdürünü atadı. Bazıları bu olayı “Bizim vali mehter takımına Onuncu Yıl Marşı çaldıracak” diye gırgıra alınca Vali Bey çok bozuldu!
-Vali Bey ilinde denetleme yapıyordu. Bir liseye gitti, tahtanın başına geçti ve öğrencilere sordu: “Siz Osmanlıca okuyup yazmayı bilir misiniz?” Yanıt olumsuzdu. Bunun üzerine tahtaya Arapça harflerle bir şeyler yazmaya başladı ve ekledi: “Osmanlıca öğrenmeniz gerekir tamam mı! Arapça yazı önemlidir…” Öğretmenler ve öğrenciler şaşırmıştı.
-Vali Bey’in ilinde her yıl bir rakı festivali düzenlenirdi. Beyefendi bu yıl festivali “İçki günahtır” gerekçesiyle yasakladı. O halde ne yapmalı, bu yasağı nasıl aşmalı idi!.. Festivalin adı düzenleyiciler tarafından “Şalgam suyu ve Adana kebap festivali” olarak değiştirildi. Kebap eşliğinde hem rakı, hem de şalgam suyu iyi giderdi. Vali Bey şimdi bunu nasıl ve hangi gerekçeyle yasaklayacak, kara kara düşünüyor!
-Vali Bey’in ilinde Fethullahçı terörist oldukları iddiasıyla yakalanan sıkmabaşlı kadınlara polis kelepçe vurmuştu. Vali Bey çok üzüldü ve şöyle dedi: “Toplumda çok olumlu bir imajla algılanan başörtülü bayanların böyle bir işleme tabi tutulması her kademede üzüntüyle karşılanmıştır. Olayın tekrar etmemesi için gerekli talimatlar verilmiştir…” Örtülülerden özür diledi… Onun bu sözleri üzerine bir kez daha anladık ki, örtülü olmayan kadınların toplumdaki imajı olumlu değildir! Kelepçe vurmak dahil onlar her türlü aşağılanmaya layıktır. Bunlar AKP’nin seçmece valilerinden sadece birkaç örnek!.. Hepsinin ortak özelliği partizanlık, badem bıyık, makam hazımsızlığı.
Geçmiş yıllarda devletin başka türlü, adam gibi valileri de vardı. Devletin onurunu illerinde onlar korurdu. Size bir örnek vereyim de, “Devletin valisi” nasıl olurmuş görün.
Yıl 1986. Başbakan Turgut Özal en güçlü dönemini yaşıyor. Özal Malatya’da bir miting düzenliyor. ANAP’ın bütün önde gelen isimlerinin katıldığı bu miting Özal’ın gövde gösterisine dönüşecek. Planlar ona göre yapılmış.
Partinin miting otobüsü Malatya meydanına geliyor. Turgut Özal otobüsün üzerine çıkıp konuşacak. Protokol gereği kendisini karşılayan Malatya Valisi Naim Cömertoğlu’na direktif veriyor:
“Gel, sen de çık otobüsün üzerine benimle…”
Valinin “Efendim ben devletin valisiyim, orada olmam uygun kaçmaz” demesi hiçbir işe yaramıyor ve Başbakanla birlikte otobüsün üzerine çıkmak zorunda kalıyor.Miting meydanı kalabalık. Otobüsün üzeri daha da kalabalık! Meydandakiler boyu kısa olan Özal’ı aşağıdan bakınca göremiyorlar. Meydandan otobüse doğru “Çök, çök, çök” sesleri duyulmaya başlıyor. Otobüsün üzerindekiler çökecek ki, meydandaki partililer başbakanlarını iyice görebilsin!
Özal yanında duran bakanlarından dayısının oğlu Yetim Hüsnü’ye (Hüsnü Doğan) “Sen çömel bakalım Hüsnü” diyor. Mikrofon elinde, bu sözleri herkes duyuyor. Yetim Hüsnü yere çömeliyor. Birkaç kişi daha böylece çöküp çömeliyor.Özal bu kez yanındaki Vali Naim Cömertoğlu’na sesleniyor. Elinde mikrofon var, kendisine özgü umursamazlıkla söylediği bu sözleri binlerce insan duyuyor:
“Vali Bey, sen de çök, çömel şuraya.”
Vali Bey’den gelen ve Malatya meydanına mikrofondan yankılanan ses aynen şöyle:“Sayın Başbakanım, ben devletin valisiyim. Vali çökmez, vali çömelmez. Vali çökerse devlet çökmüş olur. İzin verirseniz ben aşağıya ineyim…”
Bu sözleri duyan Özal çok bozuluyor ama renk vermiyor. O sırada meydanda olan vatandaş Turan Ekin bu dakikaları şöyle anlatıyor: “Vali’nin bu sözleri duyulunca kalabalıktan inanılmaz bir alkış koptu.” Vali Naim Cömertoğlu, boynuna “şeref madalyası” takmış olarak aşağıya iniyor.
Bu olay, Vali Bey’in bu onurlu davranışı, o günlerde gazetelerde yer buluyor. Vali kısa süre sonra merkeze alınıyor, sonra da emekli oluyor.Naim Cömertoğlu günümüzün badem bıyıklı Tayyipgiller valilerinden biri değildi. Görevini onurla ve sadece devlet adına yapmıştı.2013 yılında gazetelerde bir ölüm ilanı çıktı:
“Kırklareli, Kahramanmaraş, Mersin, Eskişehir ve Malatya’da uzun yıllar yaptığı valilik süresi boyunca her zaman hükümetlerin değil, devletin valisi olan Naim Cömertoğlu’nu kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz…” Allah gecinden versin, Tayyipgiller hükümetlerinin (belki birkaçı dışında) hangi valisi vefat etse, arkasından böyle bir ilan vermek mümkün olur!
Emin Çölaşan’ın notu:
Sosyal medya hesabı üzerinden Atatürk’e ve bana en ağır hakaretlerde bulunan Elvan Bal isimli devlet memuru imamla ilgili olarak Diyanet’ten yine tık yok. Bu rezilliğe Diyanet’in de sessiz kalarak ortak olması, utanılacak bir hadisedir. Olayı unutacağımı zannetmesinler, yanıt beklemeye devam edeceğim.
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/emin-colasan/devletin-valisi-imis-bunlar-masallah-984454/