HABEREyorum
Türbanda Adaletin ikiyüzlülüğü
Hukuk insanlar arasında ayrım yapmaz. İnsanları giyimlerine, cinsiyetlerine, maddi durumlarına göre ayırdığınızda hukuk, hukuk olmaktan çıkar. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun polisin tüm hukuksuz davranışlarına sahip çıkıp, ‘başörtülü’ kadınlara kelepçe vurulması karşısında hemen harekete geçmesi büyük tepki topladı. Davutoğlu’ndan beklenen tüm hukuk dışı davranışlar için aynı duyarlılığı göstermesi.
Faşizm karakoldan çıkarken
iki polis kollarından tuttukları,
bedeni yerde olan,
genç bir kızı acımasızca sürüklüyorlardı.
Karakolun önünde merdivenler vardı.
Zulum karakolda idi.
Yerdeki genç kızı sürükleye sürükleye
Başını merdivenlere vura vura,
karakolun merdivenlerinden indiren acımasız iki polis
kafası daha çok yere vursun diye genç kızı
kaldırım taşlarına yakın sürüklemeye devam ettiler .
İşkence artık saklamadan yapılıyordu .
Genç kız sürüklenirken bile ,
insan hakları ve demokrasi adına bağırıyordu ;
“Direne direne kazanacağız”
Hayvana bile yapılmayanı
insana karşı yapanlar nasıl yetişmişlerdi?
Bu polisler nereden gelmişlerdi ?
Onların kızları , kız kardeşleri yok mu idi ?
Ya vicdanları !!!
Bir kaç gün önce ,
Faşizm karakolda idi.
Genç bir kıza işkence yaptılar.
Bu ülkeye kaba polis gücü egemen oldu.
Vicdansız polisler hiç mi hiç çekinmeden genç bir kızı
belki 100 metre yerde sürükledi …
Amir gözlerini kapadı.
Emniyet müdürü de gözlerini kapadı.
Vali de gözlerini kapadı.
İçişleri bakanı o koltuğa zaten gözlerini ,
vicdanını kapattığı için gelmişti.
Ya başbakan ?
O da sessiz kaldı !!!
Vicdansız polisin
Adaletsiz başbakanı …
Fakat ne zaman ki
Türbanlı bacılarımıza kelepçe takıldı
Yerde sürüklenen genç kızı görmeyen ;
Başbakan,
İçişleri Bakanı,
Emniyet Genel Müdürlüğü,
Bacılara kelepçe takılan ilin,
emniyet müdürünü görevden aldılar…
Hakkında soruşturma başlatıldı…
Özetle
karşı tarafın demokrasi isteyen bacıları
dövülebilir
Cinsel taciz yapılabilir
Yerde sürüklenebilir,
El-hak
Başörtülü bacılarımız,
suçlu olsa bile kelepçelenemez …
Hoş geldin faşizm !!!
Naci Kaptan
Cumhuriyet
Murat Sabuncu
12 Kasım 2015 Perşembe
Her şey ‘bacılar ayrıştığında’ başladı
Manisa’dan bir fotoğraf. İki kadın elleri kelepçeli polislerin arasında. “Paralel devlet yapılanması” iddiasıyla. Aklımdan ilk geçen; AKP iktidarıyla arası bozulan Gülen Cemaati’ne “hukuki değil siyasi bir gözdağı” daha…
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, DHA’ya bu durumu “Daha dün kutlama törenlerine devletin en üst protokolü tarafından bizzat davet edilen, devleti yönetenler tarafından övgülere muhatap olan kişiler bunlar. Sabahın köründe eşzamanlı operasyonla evlerinin basılması, çocuklarının korkutulması, komşularının karşısında kelepçe uygulaması ile bu kişilerin itibarsızlaştırılmak istenmesi bir hukuk kuralını yerine getirmek değildir” şeklinde yorumladı.
Özel’in de altını çizdiği “hukuk”… Uzun zamandır “iktidarın” kontrolünde. Ve iktidarın henüz iktidarını paylaştığı, “ne isteseler verilen” günlerde “Cemaat’in de” elinde. O günlerde yine sabahın erken saatlerinde, sonradan çoğunun “suçsuz” olduğu anlaşılan pek çok eve girildiği günlerde derin bir sessizlik hâkimdi ülkede.
Konuşanlar, hedef gösterenler ise “iktidardakiler ile Cemaat’teki ortakları, kimi gazetelerin manşetleriydi”. Aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu KCK’lileri kelepçeleyip fotoğraflarını servis edenler, gazetecileri, Nedim Şener’i, Ahmet Şık’ı haksız yere cezaevine gönderenler, elleriyle delil yerleştirenler “henüz bozulmamış ortaklığın” temsilcileriydi.
Önceki gece Fethullah Gülen’in “elleri kelepçelenen kadınlara” verdiği tepkiyi okuyunca hem “hukuk herkese lazım” hem de “keşke” dedim. Önce Gülen’in sözleri sonra “keşkem”:
“Ya bugün başı kapalı bacılarımızın maruz kaldığı zulüm!.. Herkesin, hatta onu yapanların ve yaptıranların bile ‘Benim başı kapalı bacılarım!..’ diye onları ifade etmesine rağmen, o mübarek bacılarımızın ellerine kelepçe vurulması, adi birer şaki gibi teşhir edilmeleri, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir Yezit, hiçbir Haccac, hiçbir zalim tarafından uygulanmamıştır.”
Gülen sadece kendi Cemaatinin mensuplarına değil son günlerde özellikle polisin “diğerlerine” yaptığı şiddete de daha önce yapmadığı bir şekilde isyan etmiş konuşmasında:
“Geçen gün bir kadını, hangi düşüncedeyse bilmiyorum, ellerinden tutmuş, iki tane SS’çi (Hitler’in kişisel muhafızlığını yapmak üzere kurulmuş birliklerden olan kimseler) sürüklüyordu. Öylelerine ancak Hitler’in SS’leri nazarıyla bakılır. İki tane SS’çi sürüklüyorlardı; bir yüz metre kadar da sürüklediler. Kadın bağırıyordu. Duygusu ne ise; ‘Lât’ diyebilir bir insan, ‘Menat’ diyebilir, ‘Uzzâ’ diyebilir. İnsan vicdanı açısından, bir kadını iki SS’çinin öyle ellerinden tutup ona hayvana bile yapılmayan şeyleri yapmaları; bir arabanın arkasına bağlayıp birini sürüklemeleri!..”
Gülen böyle diyor konuşmasında. Hem “başı bağlı olmayan bacıyı” hem adını vermeden bir polis aracının arkasında cansız bedeni sürüklenen Şırnaklı Hacı Lokman Birlik’i anıyor. Empati yapıyor.
Şimdi “keşkem”… Gülen ve Cemaat; bugün ona sempati duyan işadamlarından, gazetecilere yapılan “hukuksuzluğa” verdikleri “haklı” tepkiyi zulüm kendilerine döndüğünde değil, hep gösterebilselerdi. Ya da iktidarı ve iktidarlarını büyütmek için “hukuku kullanmasalardı”… Önümüzdeki günler “haksızlığın, hukuksuzluğun” kime yapıldığıyla değil bizatihi kendisiyle uğraşmanın zamanı olsun ülkede. Ve bacıların ayrıştırılmadığı…
Bu yazı bittiğinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, başörtülü kadınlara kelepçe takılmasıyla ilgili soruşturma başlattığını öğrendim. Akşam saatlerinde de Manisa emniyet müdürünün açığa alındığı haberi geldi. Gözümün önünden İzmir’de saçından sürüklenen genç kadın, öğrenci gösterilerinde ters kelepçe takılan kadın öğrenciler geçti. Dediğim gibi her şey “bacılar ayrıştığında” başladı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/414965/Her_sey__bacilar_ayristiginda__basladi.html