Sözcü
Mehmet Türker
Ekim 21, 2015
Uçurumun kenarındayız!..
1 Kasım’da ya uçurumdan aşağı yuvarlanacağız, ya ayakta kalacağız…Bunu yine Türk halkı tayin edecek!..Türkiye her geçen gün daha fazla ve daha hızla bölünüyor…
Son 13 yılda bu iktidar kardeşi kardeşe düşman etti…Ve 1 Kasım seçimine bizimle alay eder gibi, “Sen ben yok, Türkiye var” sloganının yer aldığı afişlerle gidiyor!..
“Sen-ben” siyaseti 13 yıldır devam ediyor…
Kutuplaştırma, ötekileştirme, “Ya bendensin ya yoksun” zihniyeti Türkiye’yi parça parça etti…Bu bölünme devlet kurumlarına hatta yargıya bile girdi…Devlet kurumları iktidarın çizdiği rotaya, yargının bir bölümü de iktidarın zihniyetine göre hareket etmeye başladı…Çok keskin hatlarla bölündük!..Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli günlerinden geçiyoruz!..
Kırşehir’de bir kitapçının ateşe verilmesi ve sahibinin linç edilmek istenmesinin görüntüleri 41 gün sonra ortaya çıktığında olayın ne kadar vahim, ne kadar dehşet verici olduğunu anlayabildik…
30 yıllık kitapçı, sırf etnik nedenle saldırıya uğradı, yağmalandı, alevler içinde kaldı…Türkiye buna benzer manzaraları başka yerlerde de yaşarken, ülkenin Başbakanı önceki gün “Ülkenin her santimetrekaresinde bölünmeye izin vermeyeceğiz” diyordu…
Bölünmeye izin vermeyeceklermiş öyle mi?..
Saadet Partisi Lideri Mustafa Kamalak seçim gezisinde Cizre’ye Güvenlik istemiyorum” belgesi vererek girebildi…Kamalak’ın anlattığına göre, Cizre Emniyet Müdürü “Orada güvenliğinizi sağlayamayız… Can güvenliklerini tehlikeye atamayacağımızdan size polis de veremeyiz. Sorumluluğu kendiniz alırsanız gidebilirsiniz” dedi…
Kamalak sonrasını şöyle anlatıyor:
“Ben güvenlik istemiyorum, dedim. ‘O zaman yazıya dökülsün’ dediler… Ben de ‘Güvenlik istemiyorum, tüm sorumluluk bana aittir’ diye bir yazıyı imzalayıp kendilerine verdim”
Bu durum, orada devletin olmadığını gösteriyor, bir ilçe Türkiye’den kopmuş durumda…Devlet ülkede can güvenliğini sağlayamıyor, fakat Türk halkı burnundan tutulmuş zorla bir seçime sürükleniyor!..
Bir yandan da…“Cibilliyetsizler”, “Edepsizler”, “Köksüzler”, “Mankurtlar”Hakaretler havalarda uçuşuyor!..
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, bir TV programında “PKK terör örgütü değildir” dedi, kocaman bir yuh çektik…40 bin kişinin katili, Türkiye’nin kanını sülük gibi emen vahşi terör örgütüne “Terör örgütü değildir” diyenler affedilemez…
Tahir Elçi’nin bu sözü üzerine derhal harekete geçildi ve hakkında “yakalama” kararı çıkarıldı…Tahir Elçi’nin sözleri bir yana, ama işin hukuki ve yasal tarafına gelince sormak gerekir, yakalama kararının gerekçesi nedir?.. Tahir Elçi Baro Başkanı ve Diyarbakır Adliyesi’ndeki Baro odasında bu konudaki soruşturmada ifade vermek için zaten davet bekliyor…Gece vakti gözaltına alınmasının hukuki bir yanı var mı?..
Buna karşılık, önceki akşam yine aynı TV programında MHP Milletvekili Adayı Mehmet Aslan, cep telefonundan yandaş kanaldaki bir programda AKP Milletvekili Orhan Miroğlu’nun sözlerini dinletti…Miroğlu da “PKK terör örgütü değildir” diyor…Ama onun hakkında herhangi bir soruşturma yok!.. Neden, AKP’li olduğu için mi?..
İktidar kendinden olmayanları ötekileştirirken, topluma kin ve nefret tohumları ekti…İnsanlar birbirinden nefret eder hale geldi…“Dindar” mı bilmem ama “kindar nesil” yetiştirmekte çok başarılı oldular!..
Bu nedenle 1 Kasım çok önemli…
Uçurumun kenarındayız…
Ya var olacağız…
Ya da yok olma sürecine gireceğiz!..
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/mehmet-turker/ucurumun-kenarindayiz-964991/