Sözcü
Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
10 / 11 Ekim 2015
Turpları yiyen yedi!
“Turpların büyüğü heybede” diyen atasözümüzden ilham alarak ben turpların büyüğünü yazmış, diğer yedisini atlamışım. Hukukçu ve Konya eski Milletvekili Atilla Kart, unuttuğum yedi turpu daha hatırlattı. Ankara’da belediye otobüsü 12 insanı ezmişti.
Otobüsler mi bozuktu?
Şoför mü cinnet getirmişti?
Ankara Büyükşehir Belediyesi; “bu ülkede bir bayramda 300 kişi trafik kazasında ölüyor, insanın ne kıymeti, değeri, önemi var?” rahatlığı içinde şoförleri sürekli eğitim altında tutmadan mı otobüslere bindiriyordu?
Soruşturulmadı.
Kapandı gitti.
Ben “heybedeki büyük turpu” Ankara’da 12 insanı durakta beklerken ezen otobüs cinayetinden sonra yazmıştım.Belediye otobüs almıştı.Belediye Başkanı ise bu otobüsü satan şirket Daimler Benz’den rüşvet yemişti.
Çok ciddi bir iddiaydı.
Belgeleri de vardı.
Alman Daimler Benz şirketi, onun ABD’deki firması ve Türkiye’deki kolları, dünyanın 22 ülkesine otobüs satarken 10 milyon Euro’dan fazla rüşvet dağıtmıştı. ABD adaleti de “bu kirli, pis, aşağılık satışı” yakalayıp dava açmıştı. Daimler ana firması ve kolları, “otobüs satarken rüşvet yedirdiğini” kabul etmiş ve ABD adaletine 180 milyon dolar ceza ödeyerek dosyayı kapattırmıştı. Bu haberler dünya basınında yer alınca bizim Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) görevi gereği ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC)’ndan bilgi, belge, mahkeme tutanağı, hakim kararı ne varsa istemiş ve aldığı tüm bilgileri yine görevi gereği Türkiye Adalet Bakanlığı’na, gereğinin yapılması için, göndermişti.Yıl 2012 idi.Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan da Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Belgelerde yani heybede “8 tane iri turp” vardı. Daimler Benz otobüs satarken Türkiye’deki alıcı kurumun ilgililerine rüşvetler yedirmişti. İşte hukukçu ve Milletvekili Atilla Kart’ın “millet adına yasama denetim görevi gereği” dile getirip duyurduğu ve Meclis’te soru önergesi vererek takipçisi olduğu belgelerde şu sekiz kayıt yani benim deyimimle “sekiz turp” vardı:
Birinci Turp:
Ankara Büyükşehir Belediyesine 250 otobüs satıldı. Yıl 1998’di. Belediye Başkanı Melih Gökçek’e her otobüs için 3 bin 315 Alman Markı ve şirket tarafından da 20 bin Alman Mark’ı ödendi.
İkinci Turp:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 350 otobüs ve 100 körüklü tip otobüs satıldı. Yıl 2005’ti. Bunun için Faruk Öksüz’e 127 bin 440 Euro, Milenyum şirketine 1 milyon 908 bin 250 Euro, CEC Ltd. şirketine 2 milyon 556 bin Euro, Reconsult şirketine 1 milyon 253 Euro avukatlık ücreti altında ödeme yapıldı.
Üçüncü Turp:
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 1997 yılında 130 otobüs ve 2000 yılında 105 otobüs satıldı. 10 bin Alman Markı ve 120 bin Alman Markı ödendi.
Dördüncü Turp:
İçişleri Bakanlığı’na 1997 yılında 10 otobüs, 1998 yılında 14 otobüs, 1999 yılında 7 otobüs satıldı. 25 bin 337 Alman Markı, 2 bin 840 Alman Markı, bir memura 300 dolar ve polis kuruluşuna yaklaşık 1500 Alman Markı ödendi.
Beşinci Turp
Dilovası Belediyesi’ne 1997 yılında otobüs satışında ve 1996 yılında Malatya Belediyesi’ne yapılan otobüs satışında bağlantı kurmak için 60 bin Alman Markı ve 4 bin Alman Markı ödendi.
Altıncı Turp:
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na 1998 ile 2006 yılları arasında yapılan otobüs satışında bir askeri yetkiliye 5 bin Alman Markı ödendi.
Yedinci Turp:
İETT’ye 1997-2006 yılları arasında yapılan satışlar sonrası Mrs. X (Bayan X demek) 50 bin Alman Markı ve Ali Kemal isimli kişiye 5 bin Alman Markı ödendi.
Sekizinci Turp:
Mercedes Benz Türk firmasının Kuzey Kore, Letonya, Bulgaristan ve Libya’ya yaptığı otobüs satışında her ülke yetkilisine ödeme (miktar belirtilmemiş) yapıldı.
Sekiz turpu yiyen yedi. Yenilmiş turpların üzerine kim oturdu? Kim kapattı?
Rüşvet dosyasını Tayyip Erdoğan mı örttü?
Ankara acı bir gün yaşadı. Ülkemiz, insanlarımız, gençlerimiz yıkıma çekiliyor. Kim patlattı, amacı neydi? Nefreti artırmayı mı amaçlıyordu, seçimleri mi iptal ettirmek istiyordu, iktidar partisine oy kazandırmak ya da kaybettirmeyi mi planlıyordu? Yazacağım. Bugün dün bu köşede yer alan konuyu devam ettirmek istiyorum.
Soru sorma hakkımız var.
Hakaret olmaması gerekir.
Zaten rüşvetten kaçılır kaderden kaçılmaz. Daimler Benz otobüs üretir. Dünyaya satar. 22 ülkede 10 milyon Euro’dan fazla rüşvet yedirmiş bolca otobüs satmıştı. 22 ülkeden biri de Türkiye olmuştu. Ve Türkiye’de 7 devlet kurumunun önde gelenleri ile bir özel şirketi “rüşvet torbasından” yemlenmişti. Dün bu köşede isim isim ve yenilen rüşvetleri de rakam rakam yazmıştım. O yazıyı da bu yazıyla birlikte okuyun.
Eksik-gedik kalmasın.
Soru tam yerine otursun.
Kısaca özetleyeyim.
Daimler’in rüşvet torbasından dağıttıklarını basına ve halka ilk kez o zaman Konya Milletvekili olan hukukçu Atilla Kart duyurmuştu. Meclis’te de “soru önergesi” vererek Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı’ndan “Rüşvet dosyasını gizlendiği yerden çıkarmalarını” istemişti. Çünkü Alman Daimler Benz şirketi, onun ABD’deki firması ve Türkiye’deki kolları “rüşvet dağıtarak bu kirli, pis, aşağılık otobüs satışını yaptığını” kabul etmiş, Amerikan adaletine 180 milyon Dolar ceza ödeyerek dosyayı kapattırmıştı. Ancak olay dünya basınında yazılıp duyulduğu için bizim Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), görevi gereği ABD Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SEC) bilgi, belge, kanıt ne varsa topladı ve Adalet Bakanlığı’na “ortada vahim rüşvet yemlemesi var, rekabeti, adaleti, eşit yarışmayı hançerlemişler “ diyerek önüne koydu.
Dün ayrıntıyı yazmıştım.
Kısaca hatırlatayım.
Otobüsler satılmış.
Ankara Büyükşehir Başkanı’na.
Otobüs başına: 3.315 mark.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne.
Toplam: 5.836.250 Euro.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne.
Toplam: 130.000 mark.
İçişleri Bakanlığı’na.
Toplam: 28.177 mark.
Bir memura: 300 dolar.
Polis derneğine: 1.500 mark.
Dilovası Belediyesi’ne.
Toplam: 64.000 mark.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na.
Bir askeri yetkiliye: 5.000 mark.
İETT’ye.
Mrs X’e 50.000 mark.
Ali Kemal’e 5.000 mark.
Benz Türkiye firmasına:
Toplam miktar bilinmiyor.
Rüşvetler yedirilmiş.
İşte yukarıda dökümü görülen rüşvet dosyası tüm bilgi, belgeleriyle birlikte Türkiye’nin Sermaye Piyasası Kurulu tarafından Adalet Bakanlığı’na verildi.
Yıl: 2012 Aralık ayıydı.
Adalet Bakanı: Sadullah Ergin.
Başbakan: Tayyip Erdoğan’dı.
Şimdi soruyu tekrarlıyorum:
Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu dosyayı Başbakan Tayyip Erdoğan’a verdi mi? Verdiyse Başbakan Erdoğan niçin bunu adalete intikal ettirmedi.
Vermediyse niçin vermedi.
Rüşvet dosyasını kim örttü?
Yıl 2015 olmuştu.
Başbakan değişmişti.
Milletvekili Atilla Kart, yasama görevi gereği Meclis’te soru önergesi vererek yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan dosyanın akıbetini sordu. 15 günde cevap vermesi gerekirdi. Vermedi. Cevap için ek süre isteyebilirdi. Ek süre de istemedi. Tek kelime cevap vermedi. Niçin? Dosyanın örtülmesini yeni Başbakan da mı istedi?
Kim örttü dosyayı?
Gazeteciye mezarında tekzip gönderdi!
Cüneyt Arcayürek, 87 yaşında 23 Haziran 2015 günü hayata gözlerini yumdu. Işıklar içinde yatsın. Ben onunla Güneş Gazetesi’nde birlikte çalışmış, Cumhuriyet Gazetesi’nde birlikte yazarlık yapmıştım. Cüneyt Arcayürek ölmeden önce yazdığı bir yazıdan ötürü mezarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan tekzip yedi. Bizim ülkemizde gazetecinin hası mezarında da tekzip yiyendir!
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/necati-dogru/turplari-yiyen-yedi-955965/
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/necati-dogru/rusvet-dosyasini-tayyip-erdogan-mi-orttu-956694/