ELE GEÇİRMEK İÇİN İSTİKRARSIZLAŞTIR , ZAYIFLAT , BORÇLANDIR , ULUSAL GÜÇLERİ KIR !!! *** “ÇEV” DAVASININ DA DÜZMECE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI * Nefret, iftira, kin davası * Çağdaş ve laik bir ülkenin anayasal güçlerinin ele geçirilerek şeriatı uygulamak için komplo hazırlanmış ve tüm imkânlar seferber edilmiştir” * Bu güzel ülkeyi ilkokul mezunu bile olmayan din simsarı olan bir adam uğruna mahvettiler.”

HABEREyorum

Değerli okur ,

Ülkemiz ve Devletimiz Dünyada ilk kez farklı bir yöntemle , bilinç köreltmesi ve yönlendirilmesi yoluyla küresel baronların , emperyalizmin labratuar deneği olmuştur. Türkiye İşgalci güçlerin oyun alanı haline getirilmiş ve bölge eş başkanının işbirliğinle ve demokrasi söylemleriyle ve islam dininin kutsiyeti de kullanılarak Ulus Devlet , Ulusal ordu küresel güçler tarafından , Laik Cumhuriyet ve bağımsız yargı AKP iktidarı tarafından zayıflatılmak üzere hedefe alınmıştır.

* Ulusal ordu emperyalizmin önündeki en güçlü kaledir .Bu nedenle orduyu MİLLİ yapan komutanlar ve kadrolar tasfiye edilmelidir. (EDİLDİ)

* Ülkede Ulusal bağı güçlendiren , toplum öncüleri aydınlar tasfiye edilmelidir ( HALEN EDİLİYOR) Ergenekon , Balyoz , casusluk , KAFES eylem planı’, ‘Amirallere suikast’, ‘Gölcük’te ele geçirilen belgeler’ ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yöneticileri isimli davalarla Türkiye’nin Ulusal direnç noktaları ,aydınları suçlanarak itibarsızlaştırmaya çalışıldı.Bu davalar bir bir çökmektedir. Tarihe not düşmek amaçlı olarak bu davaların bir kumpas olduğu aşağıda olduğu gibi açığa çıktıkça bunları paylaşarak yazıya dökmek borcumuzdur.

* Ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak için toplum etnik yapısı ve inancı üzerinden bir diğerine karşı nefret ve öfkeyle bilenerek kavgalaştırılmalıdır. AKP’nin PKK ile yaptığı gizli mutabakat ile Kürtlere özerklik sözü verildi.Bölücü Kürtçülük tetiklendi, PKK / PYD güçlendirildi , Devlete karşı başkaldırılar ve terör eylemleri başladı . AKP hükümeti PKK’nın gücünü ve isteklerini kabul etti. T.C.Devleti PKK ile eş kılındı .Güneydoğuda Devlete karşı isyanlar başladı. Ardından kurtarılmış bölgeler ve özerklik ilanları geldi. GOP işbirlikçileri Suriye’deki kafa kesen radikal islamistleri destekleyerek silah ve cephane gönderdi.

* Ulus Devletin gücünü kırmak için borçlandırılmalıdır.Ulusal zenginlikleri ele geçirilmelidir. (ÖZELLEŞTİRME MASALLARIYLA ÜLKENİN ULUSAL KAYNAKLARINA VE ZENGİNLİKLERİNE EL KONULMALIDIR.KONULDU ve BORÇLANDIRILDI) Özdeyişimiz ; “Borç alan emir alır unutmayalım .

Bu durumu daha iyi anlatabilmek için Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları – John Perkins’den bir paragraf sunuyorum ;

“Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, hükümetimizin, bankalarımızın, kısacası benim şirketokrasi diye adlandırdığım kurumsal yapının kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri
de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralleri, otoyollar, limanlar,havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler.Bu borçların ön koşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. Aslında paranın çoğu Amerika’yı hiç terk etmez; yalnızca Washington’daki bankalardan New York, Houston veya San Francisco’daki mühendislik firmalarına transfer edilir.Para hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş Milletler’de Amerika’nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet. Buna rağmen borçlunun borcu devam eder. Böylece küresel imparatorluğumuza bir ülke daha eklenmiş olur.”

Naci Kaptan

“ÇEV” DAVASININ DA DÜZMECE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

Hürriyet
Aziz ÖZEN/İSTANBUL
12 Eylül 2015

Nefret, iftira, kin davası

Çağdaş ve laik bir ülkenin anayasal güçlerinin ele geçirilerek şeriatı uygulamak için komplo hazırlanmış ve tüm imkânlar seferber edilmiştir”

Eski Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer, 5 davanın birleştirildiği ‘Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmat’ davasındaki ifadesinde tüm suçlamaların düzmece olduğunu söyledi. Yaşer, “Bir hukuk devletinde polis, hâkim, savcı bir cemaatin müritleri olabilir mi? Böylesine kin, nefret ve iftira üzerine hazırlanan bir hukuki yıkım olabilir mi?” dedi.

‘KAFES eylem planı’, ‘Amirallere suikast’, ‘Gölcük’te ele geçirilen belgeler’ ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin dosyaların birleştirildiği ve 86 tutuksuz sanığın yargılandığı ‘Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmat’ davasına dün devam edildi. Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce sanık sayısının fazla olması nedeniyle Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda yapılan duruşmaya, 21 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Duruşmanın sanıklarından olan ve 6 yıl 8 aydır ABD’de tedavi gören eski Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer, hakkındaki yakalama kararı kaldırılınca duruşmaya gelerek ilk kez savunma yaptı.

GEREKSİZ BİRÇOK ŞEY VAR’
ABD’de tedavi gören Gülseven Yaşer, rahatsızlığının nedenini 17 yıldır mücadele ettiği kadroların yarattığı stres olarak açıkladı. Sözlerine şehitleri, Ergenekon ve balyoz davaları sırasında hayatını kaybeden sivil, asker, aydınlar ve Türkan Saylan’ı anarak başlayan Yaşer, bir saat savunma yaptı. Yaşer’e mahkeme Başkanı Selçuk Kaya zaman zaman, “Yorulduysanız lütfen oturun” dedi. Tüm suçlamaların sahte ve düzmece olduğunu söyleyen Gülseven Yaşer, “Firar ettiğim yalan. Ocak 2009’da tedavi için ABD’ye gitmiştim. Nisanda hakkımda yakalama kararı verildi. Bütün bu suçlamalar sahte ve düzmece. Böylesine kin nefret ve iftira üzerine hazırlanan, toplumu esir alan bir hukuki yıkım olabilir mi. Çağdaş ve laik bir ülkenin anayasal güçlerinin ele geçirilerek şeriatı uygulamak için komplo hazırlanmış ve tüm imkânlar seferber edilmiştir” dedi.

‘ÖÇ ALMA OPERASYONU’
İstanbul Üniversitesi’nde ders verirken, kız öğrencilerin kapanmaya başladıklarını, bunların yurtlarda kalan ağabey ve ablalar vasıtasıyla tarikatlara bağlandıklarını ve Cumhuriyetle hesaplaşmak için eğitim aldıklarını öğrendiklerini belirten Yaşer şöyle devam etti:

“Aramıza bir duvar örüyorlardı. Bu durum bizleri endişe ile harekete geçirdi. Okuyan başarılı gençlere Atatürkçü düşünce doğrultusunda eğitim vermek amacıyla 1994’te ÇEV’i kurduk. 15 bini aşkın öğrenciye burs verdik. 8 yıllık kesintisiz eğitim yasasında katkımız oldu. Amacımız, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaktı. Bölünmez bütünlüğe, çağdaş laik hukuk devletine sahip çıkmak istedik. Yasalar çerçevesinde hareket ettik. Durum bu kadar açık ve net olmasına karşın, beni ve ÇEV’i Ergenekon davasına dahil etmek Fethullahçı cemaatin sahte delillerle yaptığı öç alma operasyonudur.

Fethullahçıların bana ve cumhuriyeti sahiplenen aydınlara karşı kan davası buna neden olmuştur. Fethullahçıların eğitim kurumlarından kaçarak vakfımıza gelen iki öğrencinin anlattıklarından sonra, ‘Hocanın Okulları’ adlı kitabı bastırdık. Bundan sonra vakfımız saldırılara maruz kaldı.” Sanık avukatları, sahteciliği belgeleyen bilirkişi raporuyla birlikte, bu sahteciliği yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Gülseven Yaşer’in duruşmalardan vareste tutulmasına karar veren mahkeme heyeti, mütalaa için savcının süre istemesi karşısında davayı 2 Ekim tarihine erteledi. Mahkeme Başkanı, avukatlara, karar için hazırlıklı gelmelerini rica ederek, “Biz hazırlıklı geleceğiz ve yüksek ihtimalle kararımızı açıklayacağız” dedi. Bu konuşma salonda alkışlarla karşılandı.

Hâkim, savcı cemaat müridi

“Bir hukuk devletinde polis, hâkim, savcı bir cemaatin müritleri olabilir mi? Türbanla mahkemeye çıkan bayan hâkimlerin olduğu Türkiye’de yaşamaya mahkûm olduk. Bu durumun yurtdışında Türkiye’nin imajını nasıl zedelediğini tahmin etmelisiniz. Interpol’ün benimle ilgili kırmızı bülten ret kararı, Ergenekon davasına yurtdışının bakışını gösterir.”

İlkokul mezunu olmayan din simsarı

“Adının Hayri Canöz olduğunu söyleyen bir polis, vakfa geldi. Fethullah Gülen’in idareyi ele geçirdiğini, emniyetteki mensupların cemaatçi olduklarını söyledi. Güvenimizi kazandı. Ancak daha sonra bizimle ilgili gizli kamera kaydı yaptığını, kayıtları montajlayarak yayınlandığını öğrendik. ÇEV’e yönelik saldırılarda başarılı olduklarını üzülerek söylemek istiyorum. Bunlar güya bir din adamının çalışanları. Şeytani planlarını bizlerin üzerinde uyguladılar. Bu güzel ülkeyi ilkokul mezunu bile olmayan din simsarı olan bir adam uğruna mahvettiler.”

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30052384.asp

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, FAŞİZM, Fetullah Gülen, HUKUK-YARGI-ADALET, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, RADİKAL İSLAM, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *