Tüm Cumhuriyet hükümetlerinin Ermeni meselesi konusunda yapamadığını Vatan Partisi Genel Başkanı Yazar – hukukçu – Gazeteci aydın Doğu Perinçek ve Talatpaşa Komitesi yaptı. AİHM kararı ile ERMENİLERE SOYKIRIM YAPILMAMIŞTIR düşüncesini ve savını suç kabul eden Devletlerin tutumlarının yanlış olduğunu ve bunun suç olmadığı AİHM tarafından kabul edildi. Bu konuda Ermeni yalanlarını destekleyen yönde karar almış olan Devletler kararlarını gözden geçirerek düzeltmek zorunda kalacaklar ve benzer kararı alamayacaklar.
Bu önemli karar medyada ve kamuoyunda gereken ilgiyi ne yazık ki görmedi.Ermeni sorununun AİHM kararı ışığında derinlemesine incelenerek T.C. Devletine sağladığı haklılığın ve avantajların Ulusal politikalarımıza yansıtılması ve bu konuda Uluslararası alanda etkin girişimlerde bulunulması gereklidir.
Ermeni sorununda haklılığımızın kabulu için AİHM’de Türkiye’ye hukuk yolunu açmış olan sayın Doğu Perinçek ve Talatpaşa Komitesi ilgililerine ve bu konuda emeği geçmiş olanlara bir vatandaş olarak teşekkürlerim ve şükranlarımla, bu konuda iki yazıyı okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan
28.10.2015
İSVİÇRE’DE HUKUK ZAFERİ
PERİNÇEK KARARININ YANKILARI
E. Büyükelçi Ömer Engin LÜTEM
AİHM’nin aldığı KARARDAN SONRA Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf ülkelerde Ermenileri aşağılamamak kaydıyla 1915 olaylarının soykırım olmadığını söylemek, savunmak ve bu konuda yayın yapmak MÜMKÜNDÜR.
Diğer yandan inkârcılığın önlenmesi konusunda yeni mevzuat kabul etmek isteyen ÜLKELER de AİHM Kararını DİKKATE ALMAK ZORUNDADIR. Bu durum, Ermeni sorunun ana konusu olan soykırım iddialarına karşı çıkmak ve hatta aksini savunmak için yeni bir FIRSAT ve imkân YARATMIŞTIR. Böyle yapılabildiği takdirde de, bir süre sonra, SOYKIRIM iddiaları zaten SORGULANIR HALE GELECEKTİR..
Ermenistan’da duyulan memnuniyetin aksine Diaspora’nın tepkileri çok farklıdır. DİASPORA örgütleri Büyük Daire’nin kararı için ÜZÜNTÜ ifadesinden KINAMAYA kadar giden nitelendirmeler yapmış, insan haysiyetinin dikkate alınmadığı, adaletin yerine gelmediği gibi ithamlarda bulunmuştur. Diğer bir deyimle söz konusu örgütler bu kararı soykırım iddialarının geleceği için TEHLİKELİ olarak görmüş ve bu açıdan Ermenistan hükümetine göre daha gerçekçi bir tutum sergilemişlerdir…
YAZININ TAMAMI AŞAGIDADIR:
Ömer Engin LÜTEM
E. Büyükelçi
PERİNÇEK KARARININ YANKILARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AIHM) Doğu Perinçek’i beraat ettiren 15 Ekim 2015 tarihli kararının soykırım inkârcılığına ilişkin bazı Avrupa ülkelerinde mevcut ve bazılarında da kabulü düşünülen mevzuat üzerinde belirleyici bir etkisi olacak olmakla beraber yabancı medyaya az tartışıldığı görülmektedir. Aynı durum Türkiye ve Ermenistan için de geçerlidir.
Ermenistan için bunun nedeni söz konusu kararın kamuoyu tarafından bir tür yenilgi olarak algılanması olasılığıdır. AİHM’nin bu davaya ilk önce bakan İkinci Dairesinin 17 Aralık 2013 tarihli kararı Perinçek’i beraat ettirdiğine göre, İsviçre’nin davayı götürdüğü bir üst mahkeme olan “Büyük Daire’nin de bu kararı onaylaması bekleniyordu. Böyle bir kararın Ermenistan Hükümetinin başarısızlığı olarak görülmesinin önüne geçmek üzere izlenen taktik, dava sırasında 1915 olaylarının soykırım olduğunu vurgulamak suretiyle, İkinci Daire kararının gerekçesinin aksine, Büyük Daire kararının gerekçesinde soykırım iddiaları zayıflatan veya sorgulayan bir ifadenin yer almasını önlemeye çalışmaktı. Bu sağlanmış bulunmaktadır. Ancak bu çapraşık hesabın neye yarayacağı belli değildir. Zira artık, Ermenileri aşağılamamak kaydıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf ülkelerde 1915 olaylarının soykırım olmadığını söylemek, savunmak ve bu konuda yayın yapmak mümkündür. Böyle yapılabildiği takdirde de, bir süre sonra, soykırım iddiaları zaten sorgulanır hale gelecektir.
Ermenistan’da duyulan memnuniyetin aksine Diaspora’nın tepkileri çok farklıdır. Diaspora örgütleri Büyük Daire’nin kararı için üzüntü ifadesinden kınamaya kadar giden nitelendirmeler yapmış, insan haysiyetinin dikkate alınmadığı, adaletin yerine gelmediği gibi ithamlarda bulunmuştur. Diğer bir deyimle söz konusu örgütler bu kararı soykırım iddialarının geleceği için tehlikeli olarak görmüş ve bu açıdan Ermenistan hükümetine göre daha gerçekçi bir tutum sergilemişlerdir.
Türkiye’ye gelince bu davanın kazanılması için büyük çaba harcamış olan Dışişleri Bakanlığı bu konuda yaptığı açıklamada Karardan duyulan memnuniyeti dile getirilmiş, bu kararın soykırım iddiasını tek ve mutlak gerçek olarak kabul ettirme gayretlerine, bu iddianın sorgulanmasını dahi yasaklayan girişimlere karşı çok güçlü bir uyarı olduğu belirtilmiş, 1915’te yaşananların Holokost ile karşılaştırılmasının mümkün olmadığı, parlamentoların aldıkları kararlarla tarihe hakemlik yapamayacakları ifade edilmiş ve en önemlisi bu Kararın benzer vakalar için emsal oluşturacağı vurgulanmıştır.
AİHM’nin kararı ülkemizde, Dışişlerinin söz konusu açıklaması dışında, başka resmi bir tepki veya görüşe konu teşkil etmemiştir. Bunu şu anda Türkiye’nin çok yüklü (DAİŞ ve PKK Terörleri, Parlamento seçimleri, Suriyeli mülteciler v.b.) bir gündemi olmasıyla açıklamak mümkündür.
Türkiye’de çok büyük bir çoğunluk 1915 olaylarının soykırım olmadığını düşünmekte içlerinden bazıları da bu konudaki iddiaları bir tür hakaret olarak kabul etmektedir. Durum böyle iken bu kitleye hitap eden ülkenin büyük gazete ve TV kanallarında AIHM Kararı, birkaç istisna dışında, yeterince ele alınmamış ve irdelenmemiştir. Bu durumu da ilgisizlikten ziyade yukarıda değindiğimiz yüklü gündem ile açıklamak mümkündür.
Bir kamuoyu araştırmasına göre[1] Türkiye’de 1915 olaylarını soykırım olarak kabul edenlerin oranı % 9,1’dır. Bunlar arasında Ermeni Diasporası doğrultusunda soykırım iddialarını hararetle savunan eski solcu yeni liberal bir aydın kesim bulunmaktadır. Genelde çok yazan ve çok konuşan bu kesimin büyük çoğunluğu, “sükût ikrardan gelir” deyimini anımsatacak bir şekilde AIHM kararı konusunda sessiz kalmayı tercih etmişlerdir.
Bize yöneltilen bazı sorulardan kamuoyunun bir kısmının “ Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır” diyen Doğu Perinçek beraat ettiğine göre, sözlerinin doğru olduğu, diğer bir deyimle bu Kararın 1915 olaylarının soykırım olmadığını teyit ettiğini düşündükleri görülmektedir. Böylelikle Türkiye’de soykırım savını ret eden kesimin, AİHM Kararı ile daha da güçlenmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, AİHM’nin kararına göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf ülkelerde, Ermenileri aşağılamamak kaydıyla soykırım iddialarının doğru olmadığı söylemek artık mümkündür. Diğer yandan inkârcılığın önlenmesi konusunda yeni mevzuat kabul etmek isteyen ülkeler de AİHM Kararını dikkate almak zorundadır. Bu durum, Ermeni sorunun ana konusu olan soykırım iddialarına karşı çıkmak ve hatta aksini savunmak için yeni bir fırsat ve imkân yaratmış bulunmaktadır.
[1] Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi’nin Türkiye’nin Ermeni Konusundaki Olası Politikaları” başlıklı, Kasım-Aralık 2014 tarihinde yapmış olduğu kamuoyu araştırması ( Hürriyet 25 Aralık 2014)
http://www.avim.org.tr/analiz/tr/perincek-kararinin-yankilari-omer-engin-lutem/4233/
Tuncay Erciyes
tuncayerciyes@gmail.com
Tarih: 24 Ekim 2015
YÜZ YILLIK ERMENİ YALANI BİTİRİLMİŞTİR.
Hiç abartı yok, gerçek budur
Değerli Dostlarım,
ERMENİ tarafının AVUKATLARI Robertson ve Cooley’in izinden giden Prof. BASKIN ORAN, “AİHM kararı ‘1915 soykırım değildir’ DEMİYOR. Perinçek’in ‘1915 soykırım değildir’ demesini mahkum etmek ifade özgürlüğünün ihlalidir, DİYOR” şeklinde açıklama yaparak kararı, düşünceyi ifade etmenin suç olmadığının AIHM’nce tescillenmesindan ibaret, görüyor ve göstermek istiyorlar.
Doğru, Mahkeme, ‘1915 soykırım değildir’ DEMİYOR ama Kararda, “Ermeni soykırımının vardır. Ama Düşünce özgürlüğüne saygı gereği insanların ‘yoktur, yalandır’ deme özgürlüğü de vardır” da DENMİYOR. Üstelik Kararın gerekçesinde, “Ermeni soykırımı iddialarının kanıtlanmamış olduğu ve 1915 olaylarının Yahudi soykırımına benzemediği” gerçeği vurgulanıyor.
Bu takım öncelikle şu soruya yanıt vermelidir;
– Eğer AİHM kararının gerekçesinde, “Ermeni soykırımı iddialarının kanıtlanmamış olduğu ve 1915 olaylarının Yahudi soykırımına benzemediği” gerçeği yerine “1915 OLAYLARI Yahudi Soykırımı gibi inkarı mümkün olmayan bir SOYKIRIMDIR” denseydi, bu durumda, Perinçek’in “Ermeni Soykırımı EMPERYALİST bir YALANDIR” sözü, YİNE DE düşünceyi ifade etme özgürlüğü olarak kabul edilir ve Perincek’in beraatine karar verilir miydi?
Cevap hiç kuşkusuz HAYIR’dır. Kararın 0’a karşı 17 değil de 7’ye karşı 10 ile alınması bunun önemli bir kanıtıdır. Çünkü her türlü ideoloji ve düşüncenin özgürce ifade edilmesine izin verilen Avrupa Topluluğunun en yüksek mahkemesinin Hakimlerinin, DÜŞÜNCELERİN SANSÜRLENMESİNİ SAVUNAN ve düşüncelerin açıklanmasını SUÇ sayan ORTAÇAĞ kafalı yobazlar olması mümkün değildir. Eğer Hakimler, Baskın Oran’ın iddia ettiği gibi, Perinçek’in sözlerini SADECE düsünceyi ifade etme özgürlüğu açısından inceleselerdi, karşı oy kullanan 7 Hakim de diğer 10 hakim gibi Perincek’in beraati yönünde oy kullanır ve Perincek 0’a karşı 17 oyla beraat ederdi. Demek ki ret oyu veren 7 Hakim 1915 Olaylarını, Yahudi Soykırımı gibi inkarı mümkün olmayan bir Soykırım olarak gördükleri için Perincek’in cezalandırılmasını istemişlerdir. Eğer öncelikleri, düşünceyi ifade özgürlüğü ilkesine uymak olsaydı, Perincek’in aksi yönde bir tez savunmasını SUÇ OLARAK GÖRMEZLER ve düşünceyi suç saymayan 10 Hakim gibi oy kullanırlar, Perinçek de 0’a karşı 17 oyla beraat ederdi.
Tersten söyleyecek olursak, eğer beraat yönünde oy kullanan 10 Hakim de 1915 Olaylarını, Yahudi Soykırımı gibi, aksi iddia edilemez bir Soykırım olarak görseydi, “Ermeni Soykırımı EMPERYALİST bir YALANDIR” sözünü, düşünceyi ifade özgürlüğü olarak göremezler ve Perinçek’in 17’ye karşı 0 oyla cezalandırılmasına karar verilirdi.
Demek ki Perincek’in beraatinin esas sebebi AİHM’nin 10 Hakiminin, 1915 Olaylarını, Yahudi Soykırımı gibi aksi iddia edilemez bir Soykırım olarak KABUL ETMEMELERİDİR. AİHM’NİN Perinçek’i beraat ettiren kararının gerekçesinde, “Ermeni soykırımı” iddialarının kanıtlanmamış olduğu ve 1915 olaylarının Yahudi soykırıma benzemediğinin vurgulanması bu sebepledir.
Benim gibi Kimya eğitimi almış bir insan kararı doğru yorumluyor da Sosyal bilimlerde Prof. ünvanı olan BASKIN ORAN NİÇİN YANLIŞ YORUMLUYOR düşünülmeye değer!!
YÜZ YILLIK ERMENİ YALANI BİTİRİLMİŞTİR
Hiç abartı yok,. gerçek budur. Ermeni lobisi yıllardır verdiği mücadeleyi KAYBETMİŞTİR. Çünkü Perinçek davası kararı, demokrasi ile yönetilen bütün Devletler ve mahkemeleri için İÇTİHAT niteliğindedir. Ermeni tarafının Avukatları Robertson ve Cooley ile onlarla aynı tezi savunan Prof. BASKIN ORAN, kararı istedikleri kadar evirip çevirsinler, AİHM’nin aldığı bu karardan sonra Ermeni lobisi hiçbir ülke Parlamentosuna, “ERMENİLERE SOYKIRIM YAPILMIŞTIR” iddiasını, tartışılamaz ve aksi iddia edilemez bir DOGMA olarak kabul ettiremez. AİHM’nin bu kararı, İsviçre dahil bazı devletlerin, “Ermeni Soykırımı vardır. ‘Yoktur’ diyenler suç işler” şeklinde aldıkları kararların ÇÖPE ATILMASIDIR.
Robertson ve Cooley’i anlıyorum. Nihayetinde parayla tutulmuş avukatlar. Ama Baskın ORAN’ın AİHM Kararını yanlış ve tarafgir yorumlamasının mazereti yok. Kendisini KINIYORUM. Eğer siz de aynı fikirde iseniz, bu yazıyı paylaşmanızdan memnun olurum.
Saygılarımla.
Tuncay Erciyes