Olaylar Ve Görüşler
Cumhuriyet
Prof. Dr. Çağatay Güler
H.Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD
11 Eylül 2015 Cuma
Zorbalar ve kurbanları
Şiddet ve kötü davranış özünde toplumda var olan ve giderek artan eşitsizliklerden kaynaklanır. Zorba ve kurban arasında büyük bir güç dengesizliği söz konusudur. Devlet ve sistem bu eşitsizlikleri gidermek, güçsüzü korumak zorundadır.
Şiddet ve kötü davranış en önemli halk sağlığı ve sosyal çevre sorunudur. Aile, eş, aile bireyleri, meslektaşlar, bireyler ve grupları kontrol edebilmek için kurulmak istenen baskı, zorbalık ve eziyet davranışlarının tümünü kapsar.Bireyin sağlık ve iyilik durumunu derinden etkiler ve kötüleştirir. Özünde toplumda var olan ve giderek artan eşitsizliklerden kaynaklanır.
Güç dengesizliği
Zorba ve kurban arasında büyük bir güç dengesizliği söz konusudur. Devlet ve sistem bu eşitsizlikleri gidermek, güçsüzü korumak zorundadır. Martin Luther King’in sözüdür: “Yasanın, birinin beni sevmesini sağlayamayacağı doğru olabilir, fakat o adamı beni linç etmekten alıkoyabilir ki kanımca önemli olan da budur.”
Şiddet birbirini çağırır
Devlet ve yasalar söz konusu görevi yerine getirmezse toplum kanamaya başlar ve açılan yara yüzyıllarca kapanmayabilir. Değişik şiddet biçimleri birbirini çağırır ve güçlendirir. Fiziksel, cinsel, duygusal, ruhsal, inançsal, kültürel şiddet, sözel taciz, ekonomik taciz ve ihmal gibi şiddet ve kötü davranış türleri birbirlerine ortam hazırlar.
Bunların herhangi birinin hafife alınması diğerlerinin yeşerip büyümesine olanak sağlar. Fiziksel ve cinsel şiddet kavram olarak iyi bilinir. Fiziksel şiddet itme, çekme, çimdiklemeden cinayete kadar uzanan kötülükler yelpazesidir. Cinsel şiddet neredeyse her günün konusu oldu.
Duygusal şiddet birinin kendini değersiz, aptal vb. hissetmesine yönelik söz ve davranışlardır. Lakap takmadan alay etmeye, belli bölge ve koşullarda yaşamaya zorlamaktan sınır dışı etme tehdidine ve haksız suçlamalara kadar çok değişik biçimleri vardır.
Ruhsal şiddette kontrol sağlamak üzere korku ve tehdit kullanılır.
Ailesi ve kendisinin can ve mal güvenliğine yönelik tehditler, iftira atma, suçlanmasına neden olacak tuzaklar kurma, sosyal yalıtım vb. yöntemler kullanılır. Yasal düzenlemelerle sahip olduğu özlük haklarının kısıtlanması da bu türdendir.
İnançsal şiddet
İnançsal şiddette kişi ve grupların baskılanması, yönlendirilmesi ve kontrolü için inançlarından yararlanılır. Kişilerin inançlarının aşağılanması, bunlarla alay edilmesi, inançları ile ilgili yakıştırmalar ya da tersi; inançların kişisel çıkarlar için istismarı bu tür şiddet yaklaşımlarının birkaçıdır.
Kültürel şiddet
Eğer kişi ve toplumlar kültür, inanç ve geleneklerin parçası olan uygulamalardan zarar görüyorsa kültürel şiddet söz konusudur. Namus ve töre cinayetleri böyledir. Eski çağların cadılık suçlamasından yanlış kişiyi sevmenin namus meselesi sayılmasına kadar birçok durumla ilgili şiddet bu gruba girer.
Sözel tacizde kişi ve gruplara zarar vermek amacıyla ister sözlü ister yazılı olarak dil kullanılır. Ekonomik taciz çağdaş bir yağmacılık biçimidir. Kişinin onayı olmaksızın ekonomik kaynakları kontrol edilir ya da sömürülür.
Taşıyamayacağı ekonomik yükler altına sokulur. Eğitim ve iş olanakları kısıtlanır. Mesleğinde yükselmesi sözgelimi aşama sınavlarını geçmesi hatta bu sınavlara girmesi engellenir.
Linç göreneğe dönüşüyor
Bir toplumda bu uygulamalar gündemden düşmüyor, neredeyse çığ gibi büyüyorsa linç kültürü yaratılmaya çalışılıyordur. Birilerinin sırtı sıvazlanıp hem savcı, hem yargıç hem cellat olma cesareti veriliyordur.Bu kültür kolayca eyleme dönüşür ve yeni kuşaklar için “görenek” haline gelir. O toplum terör ve kötülük örgütleri için insan kaynağı olmaya başlar.
Bu nedenle şiddet ve tacizin her türü, veba salgınından çok daha tehlikeli bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmelidir.
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/365856/Zorbalar_ve_kurbanlari.html