ISIL ÖZGENTÜRK
CUMHURIYET
30.04.2006
SOL NE DEMEK
Küçük çocuk annesine sordu:
”Sol ne demek?” Anne bir süre düsündükten sonra yanitladi:
”Sol; sokakta seksek oynamak demek, korkudan öleyazsan da lunaparkta zincirli sandalyeye binmek demek, gece yatagindan gökyüzünü izleyip gözüne kestirdigin bir yildizla sir paylasmak demek, küçük foklari gaddarca öldüren fok katillerini hiç unutmamak ve kürk giymis bir bayanin üstüne, ‘Yasasin foklar’ diyerek kalici boya atmak demek, yunuslarin bazen bir insan oldugunu düsünmek ve onlarin o muhtesem özgürlüklerini kiskanmak demek, Afrika’da bir ay sonra 700 bin yasitin çocugun susuzluktan ölecegini ögrenip kumbaradaki parayi kosarak acil yardim kurumlarina götürmek ve bundan böyle dis firçalarken muslugu kapali tutmak demek, yemegini bitirip geri kalanini üsenmeden bir torbaya koyup en yakin hayvan barinagina götürmek demek, köpegini gezdirirken bir posete onun biraktiklarini almak ve çöp kutusuna atmak demek. Kesilen her agaç, yanan her orman için ne yapip edip mutlaka ve mutlaka agaç dikmek demek, kimselerin bu orada ne yapiyor demesine aldirmadan insanlarin kumsalda biraktigi çöpleri toplamak demek, çok merakli olmak demek, su yasadigimiz dünyada kaç dil konusuluyor, farkli kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapilmis yiyecekleri yiyemezler, Güney ve Kuzey Kutbu’na kaç kisi gitmistir, onlarin bu yolculuklarda basina neler gelmistir, su bizim oturdugumuz kentin kaç kapisi var, su bizim oturdugumuz kentte kaç müze var, yaziyi ilk bulan kavim Sümerlerin kaç tanrisi varmis, Hititlerin kaç tanrisi, Hint mitolojisiyle Yunan mitolojisindeki tanrilar birbirine ne kadar benzer, güçlülerin tanrisi Apollon’un da, Hint tanrilarindan en sevilen insan basli fil tanri Gades’in de yardimcilari neden faredir, bir karinca bir kilometreyi ne kadar zamanda kat eder, sesten hizli giden uçaklarin hizi saatte kaç kilometredir, neden erik agaçlari erken cicek açar, dünyada kaç çesit kurbaga vardir, insanin en yakin akrabasi gerçekten su sinegi midir, Freud neden herkesin bildigi bir bilim adamidir, karpuz neden soguk suya birakilir, dünyada parfüm yapilan kaç çesit çiçek vardir, çöllerde kum firtinalari neden hâlâ insanlarin korktugu bir doga olayidir, kirlik alanlarda neden ay ve yildizlar daha parlaktir, ask nedir, bu neden basimiza gelir, kalbimiz sik sik neden kirilir, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kizarir…”
Küçük çocuk ”Anne dur biraz” dedi, ”kafam karisti.” ”Elbette karisacak” dedi annesi, ”Dünyanin en zor sorusunu sordun, devami var. Sol demek; her yaptigin isin neye yarayacagini bilmek demek, okudugun her kitabi, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek, bir ormanda pusula olmadan Kuzey Yildizi’na bakip yolunu bulmak demek, herkes birinin karsisinda mum gibi dururken kendin gibi durmak demek, geceden ölesiye korkmak ama geceyi sevmek demek, gün batimlarini sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir; kendin için dans etmek demek, agiz dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra söyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden dogmak demek.”
Küçük çocuk birden bagirdi, ”Simdi anladim” dedi, ”Sol demek hiç durmadan düs kurmak demek!” … Yarin yine 1 Mayis…
DUS KURANLAR BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!..
ISIL ÖZGENTÜRK
CUMHURIYET GAZETESI
02.05.2006
SAG NE DEMEK
Küçük çocuk annesine sordu, ”Anne sag ne demek?”
Anne bir süre düsündü ve yanit verdi:
”Sag”, dedi, ”öncelikle hiçbir seyi merak etmeden sana verilen bilgiyle yetinmektir. Sana sus denildiginde susmak, konus denildiginde konusmaktir. Sürekli kendini yetersiz hissetmektir. Kendini sürekli baskalarinin pesinden giden biri kilmaktir. Geceleri sirlarini paylasacak bir yildizin varligindan habersiz olmaktir. Toplama kamplarinin bacasi sürekli tüterken ‘Bizim o kamplarda yasananlardan haberimiz yoktu’, demek ikiyüzlülügünü göstermektir. Sokakta kocaman bir adam küçücük bir çocugu döverken hiç ses çikarmadan oradan kosarak uzaklasmak demektir. Büyük alisveris merkezlerinde özürlüler için ayrilmis otopark alanina büyük bir piskinlikle park etmek, ‘Neden oraya park ediyorsun, orasi özürlüler için’ diye soran birine de ‘Ben de kafadan sakatim’ diye gülerek yanit vermektir. Kahve sohbetlerinde, memleket durumlari konusulurken ‘Kardesim bu memlekette üç bes kisiyi asacaksin, bak o zaman her sey nasil saaak diye biter’ , yollu fikir yürütmektir. 18 yasindan küçük çocuklarin, yaslarinin büyültülüp idam edilmesine neden olan askeri darbe baskaninin yaptigi resimleri hâlâ yalakalik olsun diye almak demektir. Grev yapan isçiler için, ‘Canim bunlar da çok oluyor artik, dünyanin parasini alir gene de doymazlar’ cinsinden düsünce üretmektir. Mangal keyfi için orman içinde ates yakmak ve yangin çikarmaktir. Evinin içini tertemiz yapip, kapinin önünün b.k götürmesini önemsememek, hastanelerde ameliyattan yeni çikmis bir hastanin yaninda fosur fosur sigara içmektir. “Kadinlarin saçi uzun akli kisadir,” sözünü pek bir sevmektir.”
Küçük çocuk yeniden sordu: ”Anne insanlarin büyük çogunlugu bu dediklerini yapiyor?” Çocugun bu sorusu karsisinda anne gülümsedi ve yanit verdi: ”Bekle daha bitmedi, devam ediyorum. Sag demek, süt yerine mesrubat içmenin daha dogru oldugunu söylemek ve bunun yayginlasmasi için dünya kadar reklam parasi vermektir. Tüketimi destekleyen yüzlerce reklam slogani yazip ardindan ‘Bu dünya düzeni söyle degisir’ diye ahkâm kesmektir. En pespaye dizilerde oynayip ‘Ben en devrimciyim’ demektir. Oy vermek yerine o gün piknige gitmektir. Körlerin, spastik özürlülerin, sakatlarin sokaklarda görünüp de moral bozmamalari için yollari, parklari, tuvaletleri sadece ve sadece normallere (!) göre yapmak demektir. Zehirli atiklarini topraga gömen ya da denize birakan büyük isyerlerine komik miktarlarda para cezasi verilmesini uygun görmektir. Tarihi ören yerlerindeki mermerleri yasaga ragmen kesip kesip insaatta kullanmaktir. Denizleri, irmaklari, topragi kirletmek ve bundan adeta büyük bir keyif almaktir. Açik havada öpüsen, koklasan çiftleri kosa kosa gidip polise ispiyon etmektir. Islenen suçlar için iki rekat namaz kilip Allah’i kandirdigini sanmaktir. Arkadasin bir haksizliga ugradiginda onu savunmamaktir. Büyük derbilerden sonra aska gelip gelisigüzel ates etmek ve seken bir kursunla evlerinin balkonunda oyun oynayan dört yasindaki çocugu öldürmektir. Sinemaya giden kiz kardesini sokak ortasinda biçaklayip zafer isareti yapmak demektir. Bilgiyle, sabirla, vicdan duygusuyla, ahlakla, etik degerlerle dalga geçmek ve bu daglari ben yarattim dercesine kurum kurum kurumlanmaktir.” Küçük çocugun bu kez gerçekten kafasi karismisti. ”Anne” dedi, ”Bu sag ne kadar çok yerdeymis, ben korkmaya basladim.” ”Hayir, korkma” dedi annesi. ”Daha pek azini duydun. Kim dedi sana bunlari merak et, artik öyle ‘korkuyorum, vazgeçtim demek yok.’ Geç kaldin.” Anne yeniden basladi, ”Sag demek…”
Anne sözünün sonunu getiremedi, çocuk kosarak karyolanin altina saklandi.