MİLLİ NİTELİĞİ YOK EDİLEN EĞİTİMLE BEYİNLERİ DEVŞİRİLEN ÇOCUKLAR * sağlıkta performans masalı *** Sağlık anketinin 48.sorusu “İlahi güce inanır mısınız?”

Mahiye Morgül
Eğitimci yazar
9.8.2016

Sağlık anketinin 48.sorusu “İlahi güce inanır mısınız?”

Ameliyatımın ertesi günüydü. Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Genel Cerrahi Polikliniğinde sıramı bekliyorum. Hasta yakınları da bekliyor. Öncelikli hastayım, kızımla beraberiz.

Elinde anket kâğıtlarıyla bir delikanlı karşı sırada oturan hasta yakınlarına yanaşıyor, sakince konuşuyor, veriyor kâğıdı kalemi. Benim kızım da aldı, yanındaki bayan az önce doldurup vermişti. Ne anketi olduğunu bana hastaneden ayrılırken söyledi. Hacettepeli bir öğrenci sağlık hizmetlerini araştırıyormuş. Kızım “48.soruyu boş bıraktım, soru sağlıkla ilgili değildi, ilahi güce inanır mıymışım, onu soruyor” dedi. Yanındaki bayan da o soruyu boş bırakmış.

Bu hastanede yaşadığım sorunlar başlı başına bir yazı konusu iken önüme bir de bu anket çıktı.Safra kesemde yıllardır bekleyen taşlar öylesine çoğalmıştı ki, artık yolları tıkamış, acil alınması gerekiyordu, 95 taş çıktı. Vatana hayırlı işlere bakmaktan kendime bakamamıştım. Derken, bu taşlar beni Performans Ameliyatı ile tanıştırdı. Anlatayım.

Yeni hastanemizde yüksek tavanlı iki kişilik ferah odalar, her şey çok güzel görünüyor. Fakat açık ameliyat olduğum için en az iki gün bakım altında olmalıydım. Ertesi gün odama gelmesini beklediğim ameliyat doktorum gelmedi, bir hemşire geldi, serumu çıkarttı, serum takılan aygıt orda kaldı, ameliyat yeri ne durumda açıp bakan olmadı. Ben doktor niye gelmiyor onu sordum, “Doktorunuz telefon etti, dün ameliyat yaptığım bütün hastaları aşağıya polikliniğe gönder, reçetelerini vereyim taburcu edeyim” demiş. “Ama benim barsağım henüz çalışmadı, nasıl olur?” dedim, “Onu doktorunuza söylersiniz” dedi.

Kalktım eşyalarımı topladım, polikliniğe indim, doktoruma görüneceğim. O sırada genç anketçiyi gördüm, sanki öğrenci değil de bu anketi parayla yapan birisi gibiydi. Girdim doktorun yanına, ayaktayım,yaptığı ameliyatın yerine bakmadı bile, 15 santimlik kocaman bir yarık var orda. Dahiliyeci göğüs kafesimin aşağısında fıtık olduğunu söylemişti, iki ameliyatı birden yaptı diye düşünüyordum, doktor “senin fıtığın yokmuş” dedi.

-“Doktor bey, henüz gaz çıkarmadım, taburcu olamam.”
-“Size reçete yazıyorum, bir de lavman ekliyorum, evde yaparsınız. Üç gün sonra bu bandajı kaldırın, yıkanın, bir hafta sonra gelin dikişleri alalım. Yağ yumurta yasak, 2 ay sonra normale dönersiniz.”

Ne pansuman, ne yaranın durumuna bakmak… Ameliyatlı hastayı ertesi gün hastaneden atıyorlar. Tuhaf duygular içindeydim.Evde kolumdaki serum aygıtını fark ettim, kızım çıkardı. Sonra ameliyat dikişlerimi gördüm, şulan şulan… Kızarmış. Banyodan sonra tentürdiyot sürün veya pansuman yapın bile demediler. Beş gün sonra Cumartesi gecesi kalktım özel polikliniğe gittim, pansuman yaptırdım. Böyle midir ameliyat sonra hasta takibi?

Anladım ki ne kaa ameliyat o kaa performans ücreti…
Ben meğer performans ameliyatı olmuşum; masadan kalk, ertesi gün odanı boşalt, evine git, hemen başka hasta yatsın, doktora performans ücreti gelsin. İşte Amerikan sağlık sistemi bu. Hükümetin yeni sağlık politikası neymiş yaşayarak öğrendim. Atatürk Hastanesinden bir kısım doktorların bu yeni hastaneye (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi) geçtiklerini de bu arada öğrendim.

Ayrılırken doktoruma bir hediye verecektim, elimde içeriye girince vermek zorunda kaldım, Okulda Zihin Terörü kitabımı ve Eğitim DVD setimi uzattım. Doktor kitabın kapağına baktı ve bana “Bu AKP’den nasıl kurtulacağız?” diye sordu. “Hala cemaatle beraber çalışıyorlar, gitmeyecekler, Hz.Muhammed’in Hayatı kitabına karikatürleri pornoları beraber koydular” dedim, gözleriyle “inanmıyorum” dedi.
….

Savaşın ortasındayız, daha da büyüyecek, plan öyle. IŞID 10 yıl daha sürecekmiş, yani 2023 hedefte, TC bitene kadar, ilan edilmiş plan öyle.Herkesin savaş karşısındaki tutumu farklı, baktıkları pencereden o kadarını görüyorlar. İzmirli bir grup akademisyen barış videoları hazırlayın gönderin yayınlayalım diyor.

“Sizden çekeceğiniz 10-15 saniyelik videolarınızla önce kendinizi tanıtmanızı, ardından “Barış istiyorum çünkü…” şeklinde başlayan mesajlarınızı bize iletmenizi rica ediyoruz” diyen e-posta gönderdiler.Bu iletiyi bana gönderene şu yanıtı verdim:

Benim ana sorunum çocukların ders kitapları aracılığıyla salaklaştırılmasıdır, bunu BARIŞ İSTİYORUM diyerek önleyemem. Soyut sözcüklerle hedef gösterilmez, hiç pedagoji bilmiyorsunuz.

NATO ELİYLE İŞGAL EDİLİYORUZ. Dün Güneydoğudan kovduğumuz FRANSIZ ASKERLERİ şimdi NATO KOALİSYON GÜÇLERİ adı altında geliyorlar, bunlarla mı barış, PKK ile mi barış

Sanıldığı gibi sadece 36 paraleli Akdeniz’e uzatan İngiliz-İsrail petrol borularına YDP yetmez yanına PKK ekleyelim planıdır önünüze konulan. Var mısınız NATO’ya HAYIR, KOALİSYON GÜÇLERİNE HAYIR, demeye…SOYUT BARIŞ… İste bakalım.

Çocuklar ayırımsız beyin ölümü yaşatılırken nerdesiniz?
Bir tek kendinize ayrımcılık yapılıyor diye tutturdunuz, çocukların milliyeti yoktur demediniz. Bak bakalım 5.sınıf KÜRTÇE ders kitabına. Orada çizilen karakterler ile Kürtler eşleştirilir, eğri büğrü suratlı karikatürize insan resimleri…

Bütün ders kitaplarında insan resmi yok, börtü böcek insan mı hayvan mı belli değil, iğrenç yaratıklarla dolu ve İngilizce ders kitabında Protestan Evangelist bayramlar KORKU FİLMİ izletilerek kutlanıyor. Bu çocuklar hepimizin… Asıl savaş yeni nesillere açıldı, siz uyuyun daha.
……
NATO’YA Hayır demek ne kelime, Brüksel’e NATO’dan yardım istemeye gidiyor beyleri. Azrailden yardım iste daha iyi, süründürmeden canını alır.

Bir ülkede eğer fakülte öğrencisinin yaptığı 48 soruluk bir sağlık anketinde eğer 48. soruda “İlahi güce inanıyor musunuz?” diye soruluyorsa, biz bu savaşı zaten kaybetmişiz demektir. Son soruda 24.kare tekniğiyle beyin altına verilecek şeyi sorduruyor şu “ilahi” güç; para, paranın askeri örgütünün adıdır NATO.

Önceki gün Yaşar Nuri Hoca canlı yayında söyledi, yabancı haber kanallarından internette dolaşan bir haber, bizde manşet olması gerekirken hiç sözü edilmedi.Putin Moskova büyükelçimizi çağırmış, ona şöyle demiş;

“Git ona de ki, IŞID ile cehenneme kadar yolu var, ama Suriye’ye girmeye kalkarsa Suriye’yi ona Stalingrad’a çeviririm.”

Stalingrad Hitler’in aşamadığı direniş noktasıdır, bunu hatırlatıyor, Suriye’ye girmeye kalkarsa ona Suriye’yi dar ederim demek istiyor.Evet, yeni bir dünya kuruluyor ve biz PKK’yı ve IŞID’i birlikte alt edeceğiz hesabıyla PKK’yı ilelebet kendimize sınır komşusu yapacak ABD planına evet dedik. Yok muydu kendi planımız?

Bu petrol koridoru sanmayın Lazkiye’de biter, Taşucu’nda biter Taşucu’nda. Taşucu Kıbrıs demektir. Bak bakalım bir daha Kıbrıs’a asker çıkartabilir misin?

Cemaatin yazarları Hulusi Akar’a sevinmişler, doğruysa.
…..
Değerli okurlara sormak istiyorum, Aydınlık yazarlarından Hikmet Çiçek artık nerde yazıyor, bilen var mı? Yeni Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın nasıl bir NATO’cu olduğunu anlatan yazısı bir başka adreste görünüyor da…

http://www.turkishnews.com/content/2015/08/03/yeni-genelkurmay-baskanini-taniyalim/

Yılmaz Özdil’in dünkü yazısıyla bu ikisini yan yana okumanızı isterim. Şu meşhur 28 Şubat’ın Genelkurmay başkanı da aynı “üstün hizmet” ödülünden almış. Yılmaz Özdil dünkü yazısında çok güzel ifade etti.

Aydınlık yazarlarından Ahmet Yavuz da benzer endişelerle dün veda etti.
Diyorum ki; İşçi Partisi son kurultayında adını değiştirirken aşırı büyüme yaşadı. Şimdi Vatan Partisinde hızla eleştiri ve özeleştiri mekanizmasının çalıştırılması gerekir, bunu kendi içinde yapmazsa dışarıdan gelen eleştirilere parti dayanamaz.

“İşçi Partisi 28 Şubat’ı doğru okumadı” diye çok söyledim. Şimdi belki parti içi özeleştiriyi ordan başlatmak doğru olur ve belki o zaman Vatan Partisinde “BOP’un eğitim ayağı nedir?” anlatabilirim ve o zaman Bilim ve Ütopya Dergisi yayın çizgisini düzeltebilir.

This entry was posted in EĞİTİM, Saglik. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *