Alican Uludağ/Cumhuriyet
09 Temmuz 2015 Perşembe
Türkiye kapattı Almanya peşinde
Deniz Feneri e.V’nin devredildiği Alman kayyım heyeti, Türkiye’de 20 sanık için verilen zamanaşımı kararına itiraz etti. Heyet, ‘bağış’ diye toplanan 41 milyon Avro’yu istiyor
Ne olmuştu?
Almanya’da dolandırıcılık iddiasıyla Nisan 2007’de Deniz Feneri e.V Derneği ve Kanal 7 Avrupa Temsilciliği’ne operasyon düzenlenmişti. Almanya 3 kişiye hapis cezası verirken, Türkiye ayağındaki Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın da aralarında bulunduğu 20 sanık için beraat kararı çıkmıştı.
Yüzyılın yolsuzluğu olarak nitelendirilen Deniz Feneri davasının Türkiye ayağının kapatılmasına dikkat çeken bir itiraz geldi. Almanya’da Deniz Feneri e.V derneğinin devredildiği Alman kayyım heyeti, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, “asıl failler” olarak görülen Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın arasında bulunduğu 20 sanık hakkında verilen beraat ve zamanaşımı kararına itiraz etti. Kayyım heyeti, gurbetçilerden bağış adı altında toplanan, ancak Türkiye’ye aktarılarak amaç dışı kullanıldığı iddia edilen derneğin 41 milyon Avro parasının peşine düştü. Kayyım, cezalandırılmasını isteyeceği sanıklardan bu paranın tahsil edilmesini isteyebilecek.
Almanya ceza kesti
Almanya’da polis, gurbetçilerin toplanan yardım paralarının amaç dışı kullanıldığı iddiasıyla Nisan 2007’de Deniz Feneri e.V Derneği ve Kanal 7 Avrupa Temsilciliği’ni bastı. Türkiye’de geniş yankı uyandıran, hatta AKP iktidarının tepkisini çeken operasyon kapsamında derneğin genel müdürü Mehmet Gürhan, yardımcısı Mehmet Taşkan ve muhasebecisi Firdevsi Ermiş tutuklandı. Muhasebeci Firdevsi Ermiş, her şeyi itiraf ettiği ifadesinde bütün işlerin başında Kanal 7 yöneticileri Zekeriya Karaman, Zahit Akman ve İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Harun Kapıyoldaş’ın olduğunu açıkladı.
Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi , 17 Eylül 2008’de sanıklar Mehmet Gürhan’a 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan’a 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş’e ise 1 yıl 10 ay hapis cezası verdi. Duruşma savcısı Kerstin Lötz, asıl faillerin Türkiye’de olduğunu vurgularken derneğin toplanan 41 milyon avrosunun 17 milyonun Türkiye’ye transfer edildiğini, bunun 8 milyon avrosunun Türkiye Deniz Feneri Derneği’ne verildiğini, gerisinin ise nereye harcandığının belli olmadığını kaydetti. Alman mahkemesi derneğin tüm mallarını kayyıma devretti.
Türkiye’deki asıl faillere yönelik soruşturmayı ise Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan başlattı. Türkaslan’a daha sonra iki savcı daha eklendi. Türkaslan tarafından ifadesi alınan Firdevsi Ermiş, Almanya’da toplanan yardım paralarının İstanbul’da Kanal 7 binasına götürüldüğü ve Zekeriya Karaman’a teslim edildiğini iddia etti. Soruşturma kapsamında yapılan araştırmada zanlıların yardım paralarını dağıtmış gibi göstermek için sahte alındı belgeleri hazırladıkları ortaya çıktı.
Üç savcı, Karaman, Akman’ın arasında bulunduğu “asıl faillere” operasyon yaptı. Ancak hükümetin müdahalesiyle savcılar görevden alındı. Yerine atanan yeni savcılar, örgüt ve dolandırıcılığa takipsizlik vererek, basit suçlardan 20 kişi hakkında dava açtı. Mahkeme, suç yeri İstanbul olduğu gerekçesiyle dosyayı buraya gönderdi.
Gerekçeli karar yok!
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Eylül 2015 tarihinde bazı sanıklar hakkında zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle davanın düşmesine karar verirken Zekeriya Karaman gibi kimi sanıklar da “güveni kötüye kullanmak”, “özel belgede sahtecilik” suçlardan beraat ettirildi. Savcılığın ve iki mağdurun itiraz hakkı vardı. Ancak sürpriz Almanya’dan geldi. Almanya’daki Deniz Feneri e.V’nin kayyım heyeti, avukatları aracılığıyla mahkemenin kararına itiraz etti.
Mahkeme, 2 aydır gerekçeli kararı açıklamadığı için itiraz şimdilik gerekçesiz yapıldı. Mahkemenin gerekçesi açıklandığında kayyım da ayrıntılı temyiz dilekçesini Yargıtay’a gönderecek. Kayyım heyeti, derneğin 27 bin gurbetçiden toplanan 41 milyon avronun peşine düştü. Kayyım, sanıklardan bu paranın tahsil edilmesini isteyebilecek.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/318497/Turkiye_kapatti_Almanya_pesinde.html
09 Haziran 2014 Pazartesi
Cumhuriyet
Deniz Feneri Davasında Usta İşi ‘Ak’lama Yuhh Dedirtti!
Deniz Feneri’ne kara para aklamaktan takipsizlik verilmesi unutulunca dinleme kayıtlarını imha edebilmek için yeni soruşturma açılıp kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak görülen Deniz Feneri e.V Derneği’nin gurbetçilerden topladığı milyonlarca Avro’nun iç edilmesine ilişkin Ankara’da yürütülen soruşturmada büyük bir skandal ortaya çıktı. Görevden alınan savcıların yerine atanan üç savcı, şüphelilerin telefon dinleme kayıtlarının imha edilmesi için Ankara Başsavcılığı’na bağlı Teknik Büro’ya yazı gönderdi. Teknik Büro, şüphelilerin “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması” suçundan da dinlendiğini ancak soruşturma sonucunda bu suçtan takipsizlik kararı verilmediğini, dolayısıyla kayıtları imha edemeyeceğini bildirdi. Bu unutkanlığın farkına varan ve “usul” işlemini tamamlamak isteyen savcılar, oturup Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman’ın arasında bulunduğu 15 şüpheli hakkında 18 milyon Avro’luk “kara para aklamak” suçundan yeni bir soruşturma açtı. Savcılar, bu suçtan açtıkları soruşturmayı da hemen takipsizlik kararıyla kapatarak telefon dinleme kayıtlarının imha edilmesinin önündeki engeli kaldırdı. Böylece sanıklar rahat bir nefes aldı!
Takipsizlik kararı sonrasında yasal dinleme tapelerinin de imha edildiği haberleri yayımlanmıştı. Ancak Cumhuriyet’in ulaştığı bir belge, yeni skandallar zincirini gün yüzüne çıkardı:
Deniz Feneri hakkında basit suçlardan dava açan savcılar, şüphelilerin isteği üzerine Ankara Başsavcılığı’na bağlı Teknik Büro’ya yazı göndererek dinleme kayıtlarının imhasını istedi. Savcılar, örgüt ve dolandırıcılık suçlarından takipsizlik verildiğini, “katalog suçların hiçbirisinden dava açılmadığı için bu maddeler uyarınca elde edilen verilerin delil olarak kullanılmasına yasal imkân kalmadığını” bildirdi. Dosyayı inceleyen iki savcı, bu unutkanlığının farkına vardı ve “Teknik Büro’nun yazısı doğrultusunda usuli işlemlerin tamamlanması amacıyla yeni bir soruşturma kaydı aldı.” Savcılar, şüpheliler, İsmail Karahan, İzzet Kurum, Kadir Sadal, Mehmet Sıdık Balıkçı, Mustafa Çelik ve Zekeriya Karaman hakkında “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamak” suçundan 2012/150576 esas numarasıyla soruşturma kararı aldı.
Savcılık, tapeleri imha etmek üzere usül işlemlerini tamamlamak için kara para aklamak suçundan tüm şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 14 Aralık 2012 tarihli takipsizlik kararına MASAK’ın hazırladığı “Aklama suçu inceleme raporu” delil olarak gösterildi. Bu raporun sonuç bölümünde,“Deniz Feneri e.V. hesabından 2002-2007 arasında nakit olarak çekilen 18.574.000 Avro’nun ve diğer hesaben yapılan ödemelerin Türkiye’deki yerleşik kişi ve kuruluşlara ve Almanya’da kurulu olan şirketlere aktarıldığına dair incelemede mevcut bilgiler çerçevesinde TCK’nın 282. maddesi hükmü uyarınca herhangi somut bir tespitin yapılamadığı sonucuna varıldığı” ifadesine yer verildiği belirtilen kararda, takipsizliğin dinleme tapelerini yok etmek için verildiği şu cümlelerle anlatıldı:
“Soruşturma evrakı kapsamı ve MASAK raporu birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunu işlediklerine dair haklarında kamu davası açmaya yeterli şüphe uyandıracak delil bulunmadığı anlaşılmıştır.”
http://www.postmedya.com/gazete/deniz-feneri-davasinda-usta-isi-aklama-yuhh-dedirtti-h98711.html