Değerli okur,
Asrın yolsuzluğu olarak isimlendirilen fakat siyasetçi / savcı / yargıç üçlemesi ile kapatılan Deniz Feneri davası aşağıda okuyacağınız 18 katrilyonluk altın kaçakçılığının yanında çok küçük kalır. Bilindiği gibi bu kaçakçılığa 4 AKP’li bakan da karışmış ve işin ucunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar uzandığı görülmüştü. AK olduğunu söyleyen ” AKP’nin elleri ve sicili bir çok yolsuzluk ile kirlenmiştir. En son olarak 17 / 25 Aralık yolsuzluğunu da kendileri çalıp,kendileri söyleyerek aklamışlardı.
Gün geçmiyor ki belki de dünyanın en büyük ve iktidar hükümetinin de içinde olduğu bu yolsuzluğa ilişkin yeni bilgiler çıkmasın. Aşağıda bu konuya ilişkin ibretlik ve bu kadar da olmaz dedirten yazıları okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan
18.07.2015
Yazının ilk bölümü aşağıdaki linktedir ;
PERDE ARKASI 32 kısım tekmili birden * DUBAİ İRAN TÜRKİYE ARASINDA ALTIN ÜÇGENİ *** 200 bin sayfa iddianame * Zencani ile Sarraf’ın şirketleri arasında irtibat var * Altınları nasıl götürdük
Ali Açar / Cumhuriyet
17 Temmuz 2015 Cuma
Altın itiraflar
1.5 ay önce Gümrük Müfettişi Mehmet Eryılmaz’a ifade veren ve “Türkiye-Dubai-İran hattındaki para trafiğini” anlatan Rıza Sarraf’ın eski kuryesi Adem Karahan Cumhuriyet’e konuştu.
17-25 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Rıza Sarraf’ın kuryesi Adem Karahan, Cumhuriyet’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yurtdışına çıkardıkları altınlar konusunda itiraflarda bulunan Karahan, “2012-2013 yılları arasında yurtdışına 200 ton altın çıkardık. O yıla kadar sadece para transferi yapılıyordu.
1 yılda eski para ile 18 katrilyonluk altını yurtdışına çıkardık. Bu 18 katrilyonun yüzde 4’ü siyasilere yüzde 4’ü ise Sarraf’a kalıyordu. Ama işin asıl arkasında kim var bilmiyoruz” dedi. Gümrüklerde hiç zorluk yaşamadıklarını da anlatan Karahan, “Altınların bulunduğu sandıkların üzerindeki mühürler sökülerek gümrük memurları tarafından yeni mühür vuruluyordu. Memurlar karşılığını da bizzat Sarraf’tan alıyordu. Hatta bir gümrük memurunun yakını bizim şirkette şofördü” diye konuştu. 17-25 Aralık olayının ardından tehdit aldığını belirten Adem Karahan, can güvenliği nedeniyle Gelgeç olan soyadını değiştirdiğini açıkladı. Karahan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
22 kişilik ekipler
Altın ticaretinde kaç yılda ne kadar altın taşıdınız?
Sizle birlikte tüm kuryeler ne kadar altın çıkardı?
ADEM KARAHAN: 2012-2013 yılları arasında yurtdışına altın taşımacılığı yapıldı. Bu işi günlük 22’şer kişiden oluşan iki ayrı grup yapıyordu. Bir grup akşam 19.30’da uçakla 500 kilo altın çıkarıyor, diğer grup da gece 24.00 ve sonrasında 500 kilo altın çıkarıyordu. Yani her gün toplamda 1 ton altın çıkışı yapılıyordu. Pazar günleri hariç hemen hemen her gün bu işler tekrarlanıyordu. 1 yıl içinde yurtdışına 200 ton altın çıkardık.
Yüzde 92 İran’a
Peki, paylaşım nasıl yapılıyordu?
A.K.: Bu para eski para ile 18 katrilyona denk geliyor. Türkiye’den altınlar Dubai’ye götürülüyor, orada bozdurularak para İran’a gidiyordu. Para sürekli bir çark içinde dönüyordu. Bu paranın da yüzde 4’ü siyasilere, yüzde 4’ü Sarraf’a kalıyordu. Ama malın gerçek sahibi kim bilmiyoruz. Sarraf da birilerinin malını taşıyarak paradan para kazanıyor.
Şımarmaya başladılar
Altınlar gümrükten nasıl geçiyordu? Hiçbir zorluk yaşamıyor muydunuz?
A.K.: Gümrük memurlarının olan bitenden haberi vardı. Havalimanı girişinde bizi karşılıyorlardı. Faturaları onlara gösteriyorduk ve onlar da altınları ilk aldığımız yerde sandıklara vurulan mühürleri söküp yeni mühür vurarak kontrollerini yapıp çıkışlarımızı gerçekleştiriyordu. Tabii gümrük memurları da verdikleri hizmetin karşılığını aldıkları için sıkıntı yapmıyorlardı. Bizzat Rıza Sarraf tarafından memurların avantaları ödeniyordu. Bu olaylara da bizzat şahit oldum. İsmini vermeyeceğim ama bir gümrük memuruna epeyce bir para verdi. Bu memur daha sonra şımarmaya başladı. Onun kayınçosu da bizzat bizim şirkette şoför olarak çalışıyordu. Bunun üzerine Sarraf, şoförü işten attı, hatta gümrük memuru ile de bir süre uğraştı…
Hediyelerin dışında milyon dolarlar gitti
Sarraf bu işten nasıl kurtuldu? Sorunu kimler çözüyordu?
A.K.: Sarraf’ın altın sevkıyatını yapan ve hatta benim de yakından tanıdığım Rüçhan Bayar diye bir adamı vardı. Muammer Güler’in bir yakını vasıtasıyla ona ulaşıp, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan ile birlikte sorunlar çözülüyordu. Bu daha önce de çok defa söylendi ancak üzerine pek gidilmedi. Hatta bu kişilere çeşitli hediyelerin dışında milyon dolarların da gittiği şirkette konuşuluyordu.
‘Sus’ talimatı geldi
Gözaltında Emniyet’te size ne soruldu? Orada bu detayları anlattınız mı?
A.K: Gözaltında bana Emniyet elindeki tapeleri dinletti. Ben barodan avukat istediğim için 2 tane avukat gelmişti. Ancak Rıza Sarraf kendi avukatı Şeyda Yıldırım’a bana avukat yönlendirmesini söylemiş. Bir tane bayan avukat geldi. Görüşme odasına gittik ve bana, bakan çocuklarının beni suçladığını söyledi. Ben de kendisine onları tanımadığımı söyledim. Polisler ifade sırasında “kime çalıştığımı” sordular. Ben de ilk başta “Vidadi Badalov’a çalışıyorum” dedim. Ancak “en sonunda şirketlerin arkasında Rıza Sarraf var” dedim. Bunun üzerine gelen avukat beni dışarı çıkarmak istedi. Polisler, “nereye” diye sorduğunda, “Bir çay içelim çocuğun ağzı kurudu” diyerek çıkardı. Bana dışarıda “Susma hakkını kullanacaksın” dedi. Ben de “adamların söylediği her şey gerçek” diye yanıt verince bu sefer “İçeri girince susacaksın” diye talimat verdi. “Seni baro mu gönderdi” deyince “Şeyda Yıldırım gönderdi” dedi. Ben Emniyet’te de aslında söylemiştim ama üzeri kapatıldı.
Kumara geldik dersiniz
Rusya’da gözaltına alındığınız ortaya çıktı. Ne için alınmıştınız?
A.K.: Rusya’da tam olarak hatırlamıyorum ama 2007 ya da 2008 yılında üzerimde 4 milyon dolar olduğu için gümrük muhafaza memurları tarafından gözaltına alındım. Yanımda Sabri Berk de vardı ama para bende olduğu için beni gözaltına aldılar. Rusya’ya o parayı ne için götürdüğümüzü bilmiyordum. Yakalanırsanız kumar oynamaya geldik ya da yatırım yapacağız dersiniz demişlerdi. Durum Ruslar tarafından Türkiye’ye bildirildi. Türkiye’de gümrük muhafaza memurları tek tek ifademizi aldılar. Ancak orada açılan davadan Şeyda Yıldırım bizi beraat ettirdi. Ben bu davanın da tekrar açılmasını istiyorum.
Meclis çağırırsa anlatırım
TBMM’de yolsuzluk ve rüşvet olayına ilişkin kurulan
komisyona davet edildiniz mi?
A.K.: Hayır, davet edilmedim. Aslında beni çağırmalarını ve bütün gerçekleri anlatmayı istiyorum. Üzerime düşen ne varsa canla başla anlatmaya varım. Çünkü Rıza Sarraf gerçek bir yalancı. Türkiye’ye gram menfaati olmamıştır. Siyasiler ve kendi çıkarı dışında ülkeye hizmeti olmadı. Türkiye’nin cari açığını karşılıyor diyorlar ya, hepsi yalan. Beşiktaş kulübünden loca alana kadar kurdurduğu şirketlerin borcunu ödesin. Ben artık bunların ortaya çıkarılmasını ve ceza almalarını istiyorum. Bu ülkede garibanın, yoksulun, yetimin nafakası nasıl göz göre göre çalınıyor. Bu işlerden kimler nemalanıyor, kimler ne kazanıyor ortaya çıkarılsın. Beni Meclis’e çağırırlarsa bildiğim her şeyi anlatmaya hazırım.
Ailemin hayatı için
Gelgeç olan soyadınızı Karahan olarak değiştirdiğinizi öğrendik. Neden değiştirdiniz?
A.K: Soyismimi hayatımdan endişe ettiğim için değiştirdim. Çünkü 17 Aralık’ta çok tehdit edildim. Rahatsızlık duyduğum için değiştirmek zorunda kaldım. Gerçi değiştirmem de pek etki yapmadı. En azından sokaktaki insanlar bilmiyor kimliğimi. Ancak halen daha korku yaşıyorum. Kendi hayatımdan da ziyade çocuklarımın ve yakınlarımın hayatını kurtarmak için soyismimi değiştirdim.
Pasaportu bile elinde
Bir dönem Rıza Sarraf’ın en yakınındaki isimlerden biri olan Adem Karahan’ın elinde Sarraf’ın İran’dan aldığı pasaportu bile bulunuyor. Sarraf’ın adına Dubai’de şirket kurduğu Karahan’ın verdiği pasaport, Sarraf’ın birçok kez Dubai’ye giriş çıkış yaptığını ortaya koyuyor. Karahan, 1.5 ay önce Gümrük Müfettişi Mehmet Eryılmaz’a ifade vermiş, “Türkiye-Dubai- İran hakkındaki para trafiğini” anlatmıştı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/324225/Altin_itiraflar.html
Temmuz 18, 2015
Sözcü
Reza Zarrab’ın oyunu ortaya çıktı!
Reza Zarrab’ın aynı altınlarla hem ihracat hem ithalat yaptığı ortaya çıktı. 89 kere yapılan yanlış beyanname hilesi müfettişlerin gözünden kaçmadı.
11 aydır bekleyen Gümrük Bakanlığı raporunda Reza Zarrab ile ilgili skandal bilgiler çıkmaya devam ediyor. Müfettişlerin Zarrab’ın şirketlerinin incelemesi talebinin ardından şimdi de Reza Zarrab’ın Türkiye’den altınları ihraç ettikten sonra aynı altınları yeniden ithal ettiği ortaya çıktı. Zarrab’ın şirketi bu uygulamayı 89 kez yaparak Gümrük Bakanlığı müfettişlerinin dikkatini çekti.
Hürriyet’ten Arda Akın’ın haberine göre; 17 Aralık soruşturmasının ardından dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın talimatıyla harekete geçen müfettişlerin hazırladığı soruşturma raporunun can alıcı bölümlerinden biri de Türkiye’de üretilen külçe altınların farklı ülkelere ihraç edildikten sonra aynı ürünlerin yanlış beyanname verilerek yeniden Türkiye’ye ithal edilmesi oldu. 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’na aykırı olarak yapılan işlemler raporda şöyle anlatıldı;
ÜRETİM YERİ TÜRKİYE
“Altın ithalatlarına ilişkin bazı serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin incelenmesinde, menşe kodu ve rejim kodu bilgilerinin yanlış girildiği görülmüştür. Duru Döviz ve Kıymetli Madenler AŞ firmasına ait 7 Aralık 2012 günlü beyanname incelendiğinde menşe kodunun 647 (Birleşik Arap Emirlikleri) rejim kodunun ise 4200 (Daha öce herhangi bir gümrükte alış satış işlemi yapılmamış vergi muafiyetli ürün) olduğu görülmüştür. Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası tetkikinde ithal edilen külçe altınların Nadir Metal Rafinerisi ve İstanbul Altın Rafinerisi tarafından üretildiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla eşyanın menşe kodunun 052 (Türkiye) rejim kodunun ise 4210 (İhraç edilen eşyanın vergi muafiyete tabi tutularak serbest dolaşıma ve yurtiçi kullanıma sokulması) olması gerekmektedir. ”
89 KEZ YAPILDI
Zarrab’a ait şirketin toplamda 89 kez yanlış beyanname verdiği aktarılan raporda her bir yanlış beyanname için Gümrük Kanunu kapsamında işlem yapılması gerektiğine vurgu yapılarak, bu durumun dış ticaret rakamlarında etkili olduğu belirtildi. Raporun bu kısmında özetle şunlar ifade edildi;
“Türk menşeli bir ürünün ithal edilmesi, daha önce ihraç edilen bir ürünün yeniden ithal edilmesi anlamına gelmektedir. Eşyanın menşeinin ya da rejim kodunun yanlış beyan edilmesi dış ticaret istatistiklerinin yanlış oluşturulması ve değerlendirilmesi gibi nedenlere sebep olmaktadır.”
Reza Zarrab’ın şirketlerinin kuryeler aracılığıyla yaptığı para transferleri mercek altına alındı. Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı gümrüklerinin resmi kayıtlarında yapılan incelemede, 2010 yılı ile 2013 arasında 26 aylık dönemde 1 milyar 100 milyon dolar nakit para valizlerle taşındı. Türkiye’ye sokulan yaklaşık 800 milyon dolar nakit para, Dubai’de faaliyet gösteren şirketlerce gönderildi. Valizlerle getirilen paralar gümrükte ise serbest dolaşım kapsamında olduğu için “diğer” olarak kayıtlara geçti.
RUSYA İLİŞKİLERİ TAKİPTE
Rusya Federal Gümrük Birimi’nin ülkeye valizlerle getirilen astronomik miktarda dolarlarla ilgili başlattığı soruşturmaya da vurgu yapılan raporda, Zarrab’a ait şirketler adına çalışan kuryelerin ifadelerine başvurulduğu ve savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Kuryelerin, taşıdıkları her para dolu valiz için 500 ile 700 dolar arasında değişen para aldıkları kayıtlara geçerken, Rusya’da halen devam eden soruşturmaya ilişkin bilgilerin de istendiği kaydedildi. AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla Rusya’nın yetkili makamlarına yapılan başvuruda, CJSC Moscow ismiyle Rusya’da faaliyet gösteren şirketin Zarrab’a ait Royal Denizcilik AŞ’yle ya da başka bir şirketle ilişkisi olup olmadığı soruldu. Ayrıca Türkiye’den Rusya’ya yapılan şüpheli para hareketleri konusunda yeni soruşturmalarla ilgili bilgi istendi.
http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/reza-zarrabin-oyunu-ortaya-cikti-887082/