Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
13 Temmuz 2015
Sözcü
DOKAP ağzın çarpılsın dilin kopsun!
Jandarma komandosu, nenesi yaşındaki kadını Karadeniz’de dağın tepesinde yayla yolunda kolundan kavramış taş-toprak üstünde sürüklüyor.
Komando 20 yaşında.
Yaşlı kadın 71 yaşında.
Yaşlı kadın bağırıyor:
Ben halkım.
Halkım ben.
Komando duymuyor.
Çekiştirip, sürüklüyor.
Fotoğrafa dikkatli bakmalı: Deniz turizmi. Güneş turizmi. Kum turizmi. Din turizmi. Şehir turizmi. Hepsi darbe üstüne darbe yedi. Krize girdi. Gelen turist sayısında çöküş var. Çünkü Avrupa ülkelerinde hane halkı gelirlerinde gerileme oldu, orta sınıf bitti, Avrupalı orta tabaka turizme para ayıramıyor. Bize gelen de zaten zengin Avrupalı değildi, orta sınıftan Helga ile Hans’lardı.
Rusya’da da ekonomik daralma sürüyor. Rus Anna’lar ile Boris’lerin gelişi de dip yaptı. Türkiye’nin çevresi ise kan revan içinde yanıyor. Arap turistler de bize uğramıyor. Türkiye’de ise biliyorsunuz: 12 yılın son 6 yılında ekonomik büyüme dibe vurdu. Türkiye orta tabakası önünü göremediği için yaz tatili harcamasını kıstı. İç turizmde de yüzde 60 gerileme oldu. Bu yüzden otel sahipleri, banka borçlarını ödeyemez oldular. Bankalar otellere el koyuyor. Bankacıların el koymadığı oteller ise el değiştiriyor. Kaynağı belli olmayan kara para gelip Türkiye’nin otellerini ucuz fiyata kapatıyor. Son 5 ay içinde el değiştiren otel sayısı 30’u buldu.
Deniz, kum, güneş, otel, şehir turizmini bu acınası iç kanamayı geçirirken “yayla turizmi yapacağız” dalga dümeniyle 71 yaşındaki Karadenizli kadınları torunu yaşındaki jandarma komando erlere hırpalatıyor, dövdürüyorlar.
DOKAP!
Ağzına fermuar mı çekili?
Diline kilit mi vurulu?
Ağzın çarpılsın.
Dilin kopsun.
Konuşamıyorsun.
Niçin susuyorsun?
Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı (DOKAP) Başkanlığı var. Özel bütçesi, tahsis edilmiş 70 kişilik serbest kadrosu bulunuyor. Kalkınma Bakanlığı’na bağlı. Doğu Karadeniz’in şehirleri Artvin’den başlayıp Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Bayburt ve Samsun’a uzanarak 2 bin metre yüksekliğindeki zümrüt yeşili yaylaları birbirine “Yayla Turizmi gelişsin” diye bağlayacak 2600 kilometre sözüm ona “Yeşil Yol” u işte bu DOKAP yaptırıyor. Dağ başlarına dozer çıkartmış dozer ağalığı yapıyor.
Yeşil yol diye başladı.
Pis betona çeviriyor.
Yayla yolu dardır.
At gider, insan yürür.
2 metreyi geçmez.
Doğayı bozmaz.
Yeşili hançerlemez.
Sincabı kaçırmaz.
Yılana, kirpiye dokunmaz.
Börtü-böceği öldürmez.
Yol böyle kalsa ve dünya toplanıp gelse
71 yaşındaki Karadenizli kadınlar buna sevinir, mutlu olur.
Karşı çıkmaz. Torunu yaşındaki komando erini üzüp, bağırmaz.
Oysa DOKAP, yaptırdığı yolu 5 metre ile 7 metre genişliğine çıkartıyor. Dünyada eşi benzeri bulunamaz 200 küresel ekolojik bölgeden biri olan, 7 milyon yıl öncesinin florasını içinde taşıyan, dünya üzerinde sadece burada yaşayan 22 ayrı bitki türüne sahip, 2’si küresel, 80’i Avrupa ve 214’ü ulusal ölçekte olmak üzere toplam 296 tehlike altındaki bitki türüne ev sahipliği yapan o zümrüt yaylalar kuşağına 33 adet turizm merkezi, 5 adet kültür merkezi oturtuyor. “Yeşil Yol Projesi” adı altında 33 turizm merkezi oturturken aslında yaylaları
71 yaşını geçmişler.
Adlarıyla bin yaşasınlar.
Rabia, Gönül, Hanife.
Tehlikeyi gördüler.
Uyarmaya çalışıyorlar:
Gözünüzü beton doyursun.
Şehirleri bitirdiniz.
Dağlar da beton olmasın.
Zümrüt yaylaları öldürmeyiniz
DOKAP, 71 yaşındaki kadınların 18 yaş yüreğiyle
bağırdığı uyarıya karşı ağzını açmıyor.
DOKAP bilgi vermiyor.
Açıklama getirmiyor.
Ağzın çarpılsın.
Dilin kopsun.