RACON KESİLDİ *** “Avukat Vildan Ersin;Kilyos’ta şüpheli bir şekilde boğularak ölmüştü! Bu şüpheli ölüm sırasında yanında zamanın Mali Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliğinde görevli Polis Memuru Kadir Koçyiğit vardı.”


03 Haziran 2015
Rifat Serdaroğlu

RACON KESİLDİ

(Bu yazı, tamamen gerçek olaylardan alınmıştır. İleride bu dosyalar mutlaka açılacaktır. İsim benzerlikleri tamamen tesadüftür. Kimse duygusala bağlayıp, yine mahkemeye koşmasın. Bu Adliye Sarayları, yalnız bize mi çalışır, yahu…)

“Uzun Usta” namlı kabadayı, piyasada ne kadar çakal-bitirim varsa hepsini teker-teker ve usulünce halledip, “İstanbul Şerifi” koltuğuna oturmuştu.Uzun Usta, “Mekân” adını verdiği ve kaçak olarak yaptırdığı saray gibi evindeki koltuğunda otururken, eskilere dalıp gitmişti…

Bu güce erişinceye kadar, ne bedeller ödemişti!
Şeytanla bile işbirliği yapmış, gerektiğinde can almış, kan akıtmış, gerektiğinde rüşvet dağıtmış, defalarca hapse girmiş, dinleme-görüntüleme yöntemiyle çok insana şantaj yapmış, haşhaşilerle bile çalışmıştı!

Ama kendisine kıyak yapanları, makamları ne olursa olsun unutmamış ve onlara gereken güzellikleri yapmıştı.Yani bazen kırk satır, bazen kırk şatır kuralı hep işlemişti…(Şatır: Törenlerde, alaylarda Padişah’ın yanında yürüyen aylaklar)

Satır yiyenler;
Mesela; Avukat Vildan Ersin;
Kilyos’ta şüpheli bir şekilde boğularak ölmüştü! Bu şüpheli ölüm sırasında yanında zamanın Mali Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliğinde görevli Polis Memuru Kadir Koçyiğit vardı. Ersin, kimlerin Avukatı idi? Kadir Koçyiğit kimlerin elemanı idi?

Mesela; Mehmet Bölük;
Belediyedeki yolsuzlukların üzerine giden ve bu konuda üç kitap yazan Bölük, Ukrayna’da şüpheli bir trafik kazasında öldü!

Mesela; Ayhan Mimaroğlu;
Belediyedeki yolsuzlukları araştıran zamanın Mali Şube Müdürü idi. Soruşturma ilerlediğinde, aniden uyuşturucu kaçakçılarıyla bağlantılı bulundu! Meslekten atıldı, soruşturma durduruldu! Mimaroğlu, sonradan beraat etti!

Üç tane “Satır” örneği verdik, üç tane de “Şatır” örneği verelim;

Mesela; Hüseyin Bülent Karakullukçu; (Yüzüklerin Efendisi)
Akbil soruşturmasını durdurma kararı veren kişi. AK Danıştay Başkanı yapıldı.

Mesela; Tırnak Necmi Kadıoğlu;
Belediye yolsuzluğundan suçlu bulunup tutuklandı. Cezaevinde kaldı. Sonradan suç “Çete” kapsamından çıkartıldı! Tırnak Necmi, bir ilçenin Belediye Başkanı yapıldı.

Mesela; Fahri Poyraz Kasırga;
Uzun Usta’nın kankasının mal varlığı davasını, temyiz etmeyerek davayı kapatan kişi. Önce AK Adalet Bakanlığı Müsteşarı, sonra da AK Beştepe Sarayına, Genel Sekreter yapıldı. Şimdi klozet inceleme dalında uzman olmaya çalışıyor…

Uzun Usta’nın kesin kuralları vardır. Dünya değişse onun kuralları değişmez.

-Para paradır. Nerden geldiği, nasıl kazanıldığı hiç önemli değildir. Helal-Haram anlayışı sadece propaganda içindir.
-Kararlaştırılan avanta bir defada ve tam olarak alınır. Yarısını şimdi, diğer yarısını iş bitince demek Uzun Usta’ya hakarettir. Yarım avanta alınmaz, iade edilir ve o kişi mutlaka kucağa oturtulur.
-Türkiye “Dar-ül Harp” ülkesidir. Bu yüzden devleti soymak, çalmak mubahtır.
-Uzun Usta’ya yamuk yapan, misliyle karşılığını alır.
Mesela, Haşhaşinler denen örgüt, Uzun Usta’nın kankasına yamuk yaptı.
Onun pis işlerini açık ettiler. Adamların neyi var, neyi yoksa hepsi alındı.Bir banka vardı, ona da el koydular. Yakında satılır gibi yapılıp, ailenin malı olur.
-Sadaka Saraydan dışarı çıkmasın. Mal-Mülk-Para-Servet başkalarına gitmesin ve sırlar açıklanmasın diye, Osmanlı Saraylarında uygulanan bu modele göre, çocuklar, mutlaka akraba-tanıdıklarla evlendirilir…

Uzun Usta bir taraftan bunları düşünüyor, bir taraftan da, kaseti yeni çekilen birinin görüntülerini seyrediyordu. Yanına en has adamları geldiler ve karşısında el bağlayıp, konuşmak için izin istediler; Uzun Usta “Semt Şerifi” yaptığı adamlarına teker-teker baktı. Hepsi ne badireler atlatmışlardı.

Hasan Yeşildağ; Abdi İpekçinin öldürülmesi olayına ve Fahrettin Yılmaz cinayetine karışmıştı. Zekâsı şansı ve tepedeki tanıdıkları sayesinde yırttı. Kanka, Cezaevinde yatarken fedailiğini üstlenmişti. Şimdi Uzun Usta’nın yanındaydı.

Mehmet Ali Tekin;Uğur Mumcu-Muammer Aksoy-Bahriye Üçok-Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin görüldüğü “Umut Davası” sanıklarındandı. 15 yıl yattı. Kanka, onu yandaş bir gazeteye yazar yapmıştı. Yazıları başkası yazıyordu ama olsun, millet yiyordu!

Çeribaşı Turgut’un Mahdumu Dörtparmak Recep; Babası, Uzun Usta’nın kankasının adamıydı. Kapkaççıların başı idi. Rahat cepçilik yapsın diye, sağ elinin başparmağını babası kestirmişti.

Uzun Usta, “Ötün bakalım” dedi. (konuşun demek)
Mehmet Ali hepsinin adına söz aldı ve ; “Patron, Cansız Dündar denen adam, bizim silah işini gazeteye vermiş. Olay büyüyecek! Gerçi biz tedbir alacağız ama bu adamın dersini vermek lazım. Sesini kısmazsak yol olur. Raconu kes, emrini ver. Biz de gereğini yapalım” dedi ve başını diğerleri gibi eğip, yere bakmaya başladı.

Uzun Usta; “Bu yazıyı gazeteye veren kişi, bunun bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu” deyip, raconu kesti; “Gereği 7 Haziran’dan sonra yapılsın yalnız, Cansız Dündar denen kişiye yapılan işin bizim tarafımızdan yapıldığı ve raconu benim kestiğimi tüm âlem bilsin…”

Değerli Okurlar;
Türk Milleti eğer 7 Haziran’da gereğini yapmazsa, bu anlatılanlar, başınıza geleceklerin en hafifidir. Benden söylemesi. İster inanın, ister inanmayın…

Sağlık ve başarı dileklerimle

 

This entry was posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *