YAKIN TARİHİN İÇİNDEN *** Bilimin gizli kahramanıydı, onların kahramanı olamadı

ÇAĞRI MERT BAKIRCI
29 Nisan 2015
Birgün

Bilimin gizli kahramanıydı, onların kahramanı olamadı

Tarihin gidişatını değiştirmiş icatların mucidi olarak anılan Alan Turing’in başarıları her ne kadar insanlık için önemli olsa da devlet sırrı olduğu için kimseyle paylaşılmadı

Bilgisayarların babası, yapay zekânın fikir babası, matematikçi, mantıkçı, şifre kırıcı, filozof, matematiksel biyolog, maraton ve ultra mesafe koşucusu Alan Turing… Bir de eşcinsel olan Alan Turing. Bunu ayrıca söylüyoruz, çünkü görünüşe bakılırsa dönemin İngiliz hükümeti için aslen önemli olan Alan Turing’in sayısız unvanı değil, cinsel yönelimiydi… Turing, neredeyse tek başına 2. Dünya Savaşı’nda Nazileri durdurmayı başardı. Ancak cinsel yönelimi nedeniyle dolaylı yoldan da olsa katledilmekten kurtulamadı. Geleceği bize sundu; ancak hangi cinsiyete âşık olduğunun siyah paltolular tarafından icat ve keşiflerinden daha hayati öneme sahip bulunmasından ötürü uzun bir geleceğe sahip olamadı.

BAŞARILARI DEVLET SIRRIYDI
Almanları “yenilmez” kılan şifreleme makinesi Enigma’yı kırmak için çalıştığı ekiple birlikte devlet sırlarına sahip olduğu için sürekli uzaktan gözetim altında tutuldu. Tarihin gidişatını değiştirecek bir işi başarmış olmasına rağmen, başarıları “devlet sırrı” olduğu için kimseyle paylaşılmadı. Unutulmuş bir gizli kahraman olarak yaşadı. Üstüne üstlük, savaş sonrasında halk kahramanı ilan edilmesi gerekirken, İngiliz Hükümeti tarafından eşcinsel olduğunun öğrenilmesi sonucu hayatı zindan edildi. Doğanın sıradan gerçeklerinden biri olduğunu bildiğimiz eşcinsellik döneminin İngiltere’sinde “kabul edilemez bir suç” olduğu için, halihazırda devlet sırlarını elinde tutan bir adamı yok etmenin çok kolay bir yolu olarak görüldü. Böylece İngiliz Hükümeti, Turing’i sistematik olarak yok etme planını devreye soktu.Bir yandan bu plan yürürken, Turing, bugün “bilgisayar” olarak bildiğimiz şeyi ilk defa tanımlayan makalesini yayınladı.

ÇAĞIN HEP ÖTESİNDEYDİ
Böylece bir kez daha tüm Dünya’nın gidişatına yön vermiş oldu. Şu anda çalışan tüm bilgisayarlar halen bire bir onun tanımladığı şekilde çalışmaktadır! Turing, “Turing Makinesi” denen ve bütün bilgisayarların çalışma prensibini soyut olarak tüm detaylarıyla izah eden konsepti geliştirdi. Bu makine, işlem yapan makineleri, yani bilgisayarları mümkün kıldı. O zamana kadar “bilgi sayıcı” (bilgisayar, “computer”) sözcükleri bir fabrika dolusu (genelde kadın) işçiye işaret etmek için kullanılan bir sözcüktü. Turing sayesinde bu, makineleri tanımlayan bir sözcük haline geldi. O, bunu mümkün kıldı. Orada da durmadı. Çağının ötesine geçerek “düşünen makineleri”, yani bugünkü “Yapay Zekâ” hakkında temelleri atacak ve onu bilimsel bir perspektife sokacak ikonik makalesini yazdı. Taklit Oyunu (Imitation Game) ve Turing Testi’ni izah etti. Bugün “Yapay Zekâ” halen onun çizdiği sınırlarda ilerlemektedir (yavaş yavaş o sınırları aşmaya başlamış ve daha kapsamlı testlere ihtiyaç duymaya başlamış olsak da.)

BAŞARILARI İZOLE Mİ EDİLDİ
Burada kaldığını mı sanıyorsunuz? Devlet onun erkeklere olan ilgisini kırmak için her ay östrojen enjekte ederken (buna “kimyasal kısırlaştırma” denmektedir), bu nedenle testisleri küçülürken, aklı karışırken, memeleri büyüyüp ortaya çıkarken, o biyolojiye merak saldı. İnek, çita, kaplan, balık, vb. hayvanlar üzerindeki desenlerin nasıl oluştuğunu çözmeyi kafaya koydu. Bir diğer deyişle, kendine kırılacak yeni bir şifre buldu: Biyolojik desenlerin şifresi… Ve kırmayı başardı da:
Hemen hemen her canlı üzerinde oluşan hemen hemen her deseni açıklayabilen, tamamen bilimsel olarak nasıl geliştiklerini izah eden, yalın bir matematik formülü geliştirdi. Ancak daha fazla ileri gidemedi. Toplumdan izole edildi, korkutuldu, sindirildi. Vücudunu ve zihnini allak bullak eden ilaçlara boğuldu. Tedavisi nihayetinde bitti; ancak ortalama bir dişininkiyle aynı boyutlara ulaşmış memeleri, vaat edildiği gibi küçülmedi.

BİR DAHA HARCANDI
Testisleri büyümedi. Psikolojisi normale dönmedi. Belki birkaç sene sabredebilseydi, büyük oranda eski haline dönebilirdi. Ancak strese, baskıya, sindirilmeye, kendisinden bambaşka bir insan olmaya zorla dönüştürülmeye dayanamadı. Arkasında hiçbir not bırakmadan, siyanür ile kendi hayatına son verdi. İnsanlık, bir dehayı daha 41 yaşındayken harcadı. Devlet eliyle intihara zorlanması ve 7 Haziran 1954 günü, 41 yaşındayken dolaylı yoldan katledilmesinden tam 59 sene sonra, 24 Aralık 2013’te, çok nadir görüldüğü söylenen Kraliyet Özrü’nün özeti şu: “Özür dileriz. Çok daha iyi davranılmayı hak ediyordun.”

Kraliyet özrüymüş…

http://www.birgun.net/news/view/bilimin-gizli-kahramaniydi-onlarin-kahramani-olamadi/17279

This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *