Kenan Evren ölmüş diyeler…*** “Her pazar işkence görmüş ya da sürgüne gönderilmiş ya da bir yakını ölmüş bir Arjantinli, bu suçları işlemiş bir resmi devlet görevlisiyle karşı karşıya geliyor. Çok sakince mağdur Arjantinli başına gelenleri tek tek anlatıyor ve …”

Işıl Özgentürk
isilozgenturk@gmail.com
Cumhuriyet
13 Mayıs 2015
Kenan Evren ölmüş diyeler…
Kenan Evren öldü. 98 yaşında, yani ortalama bir ömrün 25-30 yıl fazlasını yaşadı. “İdamlar için elim titremeden imzayı attım” diye göğsünü gere gere dolaştı. Gazeteciler (onlar kendilerini bilir) önünde saygıyla eğildiler, onu okullara götürdüler 12 Eylül darbesini anlatması için! Gençlere alkışlattılar!..

Çok önemli sanayiciler, fevkalade korunaklı evinde yaptığı uyduruk resimleri almak için kuyruk oldular.Onun temsil ettiği askeri cunta ve onların kurduğu hükümetlerin yaptığı anayasayla, bugünkü iktidar partisi semirdi ve biz hâlâ yüzde 10 barajıyla uğraşıyoruz.

Kimse öldü diye sevinmesin! Hele de kendim de dahil solcular! Baştan sona kazananlar onlar oldu. Dünyanın her ülkesinde askeri darbe yapanlar daha sonraları yargılandılar ve ömür boyu hapse mahkûm edildiler. Kimileri kaçtı.

Şili’yi, Arjantin’i, Yunanistan’ı anımsayın. Ne konuşup duruyoruz, yok “Ermeni soykırımıyla yüzleşelim, ‘yok’ 6-7 Eylül olaylarıyla yüzleşelim.” Bir ülke düşünün, askeri darbe yapanlar bile muteber adam sayılıyor. Ne yüzleşmeleri? Bence hepimiz başımızı önümüze eğip bir düşünmemiz gerek!

Neden Latin Amerika ülkeleri bu yüzleşmeyi yapabildi de biz neden böyle bocaladık? Ne olur her şeyi stratejik önemimizden dolayı bizi rahat bırakmayan emperyalist güçlere bağlamayalım. Hele de “Özal hükümetlerinin uyguladığı politika nedeniyle insanlar apolitik oldular” hiç demeyin!

Eğer bir ülke darbecileriyle yüzleşmeyi başaramamışsa bunda en çok solda olanların payı vardır. Geçenlerde küçük bir gruba “Nasıl oldu da Şilililer, Arjantinliler darbecileri yargıladı ve tüm faili meçhul cinayetler ortaya çıktı” diye bir soru sordum . Pek bir yanıt gelmedi, sonra yaşça küçük biri, bu konuda araştırma yapan bir sosyoloji öğrencisi şöyle dedi:

“Latin Amerika’da bir direnme geleneği var. İspanyollara başkaldırdıklarından beri sürekli direnişteler, ayrıca Küba’nın başarısı onları çok etkilemiş, Che’nin bir aziz olduğu yer Latin Amerika. Ayrıca sürgüne gidenler öylesine birbirlerine tutunmuşlar ki, bir de dilin İspanyolca olması dünyanın dikkatinin Latin Amerika’ya çevrilmesinde önemli rol oynamış. Öte yandan cunta konusunda, öldürülen devrimciler konusunda çok fazla film yapılmış, bu filmler örneğin ‘Saklı Tarih,’ ‘Güney’, ‘NO’ gibi dünyayı etkilemiş. Sadece dünyayı mı, en çok Latin Amerika ülkelerindeki yaşayanları etkilemiş.

Söz açılınca yanıtlar tek tek gelmeye başladı: Biri, “Biz de hem aydınlar hem de halk konformist! Özellikle köylerden çok göç alan bir ülke Türkiye. Elbette köylülük tutucudur, onların kısa zamanda kentlerde değişeceklerini ummak hata olur. Böyle olunca da herkes kendi kabuğuna çekilmiş, Latin ülkelerinde her gösteri yürüyüşü en çok yüz bin kişi oluyor, bizde Gezi dışında böyle büyük bir miting, bir gösteri olmadı.”

Yanıtlar sürüyor, içimizden biri gördüğü bir belgeseli anlatmaya başladı. Latin Amerika ülkelerinden Arjantin’de çekilmiş. Seçimler olmuş, sol başa geçmiş ve ülke şimdi kendi acı tarihiyle tek tek bireyler olarak yüzleşmek durumunda. Cunta boyunca her pazar Plaza de Mayo Meydanı’nda toplanan anneler örgütlüyor bu eylemi. Bizdeki Cumartesi Anneleri gibi.

Her pazar işkence görmüş ya da sürgüne gönderilmiş ya da bir yakını ölmüş bir Arjantinli, bu suçları işlemiş bir resmi devlet görevlisiyle karşı karşıya geliyor. Çok sakince mağdur Arjantinli başına gelenleri tek tek anlatıyor ve resmi devlet görevlisi sessizce onu dinliyor. Sonra o da kalabalığa yaptığı işkenceleri, uyutup bir nakliye uçağına bindirdiği devrimcileri nasıl denizin ortasına attıklarını anlatıyor. Ve kalabalık mağdurla suçlunun el sıkışmasını istiyor, suçlu gözyaşları içinde mağdurdan bağışlamasını diliyor ve o bağışlıyor. Yeni bir yaşam için, çocuklar için, ölenler için…

Sonra suçlular tek tek toplu mezarların yerlerini gösteriyorlar… Mezarlardan çıkan kemikler tek tek gömülüyor.Bir soluk alın, bunları yaşayanlar var, ya biz? Biz sosyal medyada eceliyle ölen ve yaşamı boyunca hiçbir bedel ödemeyen bir darbeciye “devlet töreni yapılsın mı yapılmasın mı?” bunu tartışıyoruz.

Devlet töreni mi? Acı bir gerçek söyleyeceğim, bu ülkede darbecilerin anayasası yüzde 95 gibi bir oyçokluğuyla kabul edildi. Neden cuntanın baş temsilcisi devlet töreniyle gömülmesin ki, malum devlet her zaman zalimlerin bir oyuncağıdır. Bence tören münasiptir.

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *