En zavallı kör! * Hoca indi, Mercedes’in sonu ne oldu? *** “Ben Kuran ile büyüdüm” diye diklenen Cumhurbaşkanı ise görmezden gelmeye devam ediyor. Kadro isteyen taşeron işçiye elinde Kuran, “nankörlük yapma” diye bağırıyor fakat Cumhurbaşkanlığı için bu yıl ikisi tam zırhlı olmak üzere 12 binek otomobil daha alıyor.” “Ali İmran Suresi’nin 161’inci Ayeti “Bir peygamberin emanete hıyanet etmesi, kamu malından aşırma yapmasıdır. Olacak şey değildir. Her kim emanete hıyanet eder, kamu malından aşırırsa; aşırdığını kıyamet gününde yüklenir…”

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
6 Mayıs 2015
Sözcü

En zavallı kör!

Diyanet İşleri Başkanı, din ve ilahiyat profesörü Mehmet Görmez, sonunda görmezden gelemedi.Geri çevirdi.1 milyon TL’lik lüks Mercedes makam aracına hiç binmeden geri vereceğini açıkladı.

Bravo kendisine!
Eleştirileri kabullendi.
İsraftan döndü.
Kibrine köle olmadı.
Dine de sığar.
Kuran’a da uygun.

“Ben Kuran ile büyüdüm” diye diklenen Cumhurbaşkanı ise görmezden gelmeye devam ediyor. Kadro isteyen taşeron işçiye elinde Kuran, “nankörlük yapma” diye bağırıyor fakat Cumhurbaşkanlığı için bu yıl ikisi tam zırhlı olmak üzere 12 binek otomobil daha alıyor.

Allah affetsin.
Ne dine sığar.
Ne Kuran’a uyar.

En zavallı kör kimdir?
Görmezden gelendir.

Cumhurbaşkanı makamında kullanılmak üzere lüks araç parkına 12 yeni lüks araç daha katıp, yeni yaptırıp yerleştiği Saray’ın “aylık sabit giderinin (elektrik, su, doğalgaz, ısıtma, soğutma) 21 milyon TL’ye çıkmasını” da görmezden geliyor.

Ayda 21 milyon TL.
21 Mercedes eder.

Diyanet İşleri Başkanı’nın, gerekli olmadığı anlaşılan ve bu yüzden alımından vazgeçtiği lüks Mercedes S 500 Long makam aracı için Diyanet’in bütçesinden 1 milyon TL çıkmıştı. Bu gerçek hesapla Cumhurbaşkanı’nın sarayında sadece sabit giderlerin karşılığı her ay 21 Mercedes ediyor. 17 milyon yoksulu olan ülke. Asgari ücreti 1500 TL yapacağım diyenlere öfkeyle bağırılan ülkenin Cumhurbaşkanı, ayda 21 lüks Mercedes parasını “Saray’ın sadece, elektrik, su, doğal gaz, ısınma, soğutması için harcıyorsa bu ne Kuran’a sığar, ne İncil’e, ne Tevrat’a ve ne de vicdana uyar.

110 bin cami var.
110 bin de İmam.
Diyanet’ten maaş alıyorlar.

Bu yıl cuma namazlarından önce ve bayram namazlarından sonra halka toplam 90 bin dini öğüt (hutbe) ve kalpleri yumuşatmak ve iyiliğe sevk etmek için de toplam 90 bin dini nasihat (vaaz) verecekler.

110 bin imam niçin sessizler.
Niçin görmezden gelirler?

“Ben Kuran ile büyüdüm, Kuran ile yaşıyorum” diyen Cumhurbaşkanı’nın, meydanlara devletin parası (yani halktan alınan vergi) ile çıkıp, iktidar partisine oy istemesinin “kul hakkı yemek olduğunu” niçin söylemezler, niçin susarlar?

En korkunç kör!
Görmezden gelendir.
Yüzde 52 oy aldı.
Meydanlara çıkıyor.
Elinde Kuran!
Devletin parasını harcıyor.
Henüz başkan olmadı.
Başkanmış gibi harcıyor.

Ona oy vermeyen yüzde 48’in hakkını yiyor. Çünkü tarafsız olması gerekirken iktidar partisi AKP adına propaganda yapıyor.

Eşitliği bozuyor.
Seçim suçu da işliyor.
110 bin cami!
110 bin imam!
Yılda 90 bin hutbe!
En zavallı kör!
Görmezden gelendir.

KONUYA DEVAM ;

Necati Doğru
9 Mayıs 2015

Hoca indi, Mercedes’in sonu ne oldu?

Dünya’da ilk Türkiye’de “Din Mercedes’e binmiş” diyanet, inanç, ahlak, vicdan işlerinden sorumlu Diyanet İşleri Başkanı’na makam aracı olsun diye o lüks otomobil alınmıştı.

Dine de yazık!
Binene de ayıp!
Bindirene de günah!
Eleştiriler yerini buldu.

Diyanet İşleri Başkanı Din ve İlahiyat Profesörü Mehmet Görmez, sonunda “1 milyon TL’lik lüks Mercedes makam aracına hiç binmeden geri vereceğini” açıkladı.

Takdir topladı, alkış aldı.
“Bravo Hoca”ya dediler.

Böylece “Hoca Mercedes’ten inmiş olmanın huzuruna” kavuştu. Şimdi okurum İsmail Hakkı Kubilay; “Din Mercedes’ten indi, Mercedes’in sonu ne oldu?” diye soruyor.

Ve aklına takılmış.
Sorularını sıralıyor:
1- Mercedes iade edildi mi?
2- Nereye iade edildi?
3- İade haberi niçin yayınlanmadı?
4- İade edilmedi ise nerede?
5- İade için ne bekleniyor?
6- Unutulsun mu isteniyor?
7- İadeden vaz mı geçilecek?
8- Bunun için mi bekleniyor?
9- İade edilince Diyanet Bütçesi’nden ödenen
1 milyon TL’lik Mercedes’e kim binecek?
10- Mercedes kime geçecek?
11- Yeni biniciyi kim seçecek?
12- Bu karar “Kamu Taşıt Alım Yasası’nın” hangi maddesine göre alınacak?
13- Mercedes iade edildi diyelim, yeni binici bulunmazsa satılıp geliri Hazine’ye gelir mi kaydedilecek?
14- Satış ikinci el araba üzerinden gerçekleşeceğinden devlet yok yere zarara girmiş olmayacak mı?
15- Devletin yok yere girdiği bu zararı yine devlet (yani halkın vergileri) mi üstlenecek yoksa bu zarar Türkiye’ye gelen Papa’nın sergilediği tavrı aklına getirmeyip; “bana bu lüks Mercedes’i makam aracı olarak niçin alıyorsunuz?” diye ilk günden itiraz etmeyen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in maaşından mı kesilecek?

Evet sorular haklı.
Cevapları bekliyoruz.

Okurum İsmail Hakkı Kubilay diyor ki; “Ali İmran Suresi’nin 161’inci Ayeti (Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk tercümesinden) “Bir peygamberin emanete hıyanet etmesi, kamu malından aşırma yapmasıdır. Olacak şey değildir. Her kim emanete hıyanet eder, kamu malından aşırırsa; aşırdığını kıyamet gününde yüklenir…”

Emanete ihanet!
Kuran da böyle geçiyor.

Emanet; kamu görevlisi açısından “yetki-görev-sorumluluk alanına” giren her şey anlamını da taşıyor.

Bu noktada yeni bir soru:
Başta “Dini Mercedes’e bindirme olayının” kahramanı olmak üzere, Kur’an-ı Kerim’le yatıp kalktıklarını ve yaşadıklarını, meydanlarda elinde yüce kitabımız bağıranlar ve böylece din Müslümanlık üzerinden ikbal arayanlar; “Ali İmran Suresi’nin 161’inci ayetinin neresinde” duruyorlar?

Din Mercedes’ten indi.
Mercedes’in sonu ne oldu?

Taraf 09.05.2015

İpe un serme!

Cumhurbaşkanı, meydan konuşmalarını günde ikiye, üçe çıkardı ve partisinin propagandasını yaparak oy istemeyi hızlandırdı. Hukukçular, böyle davranarak “Anayasa’ya göre suç işlediğini” açık ve net olarak yazıp söylüyorlar. Gerçekten “eşitlik ilkesini” de bozuyor. Muhalefet Partileri de onu Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) şikayet ettiler. YSK’nın harekete geçerek Cumhurbaşkanı’na dur demesi bekleniyordu. Bekleneni yapmadı. YSK, “Cumhurbaşkanı’nı yargılamak benim görev alanıma girmez” gerekçesiyle olmalı bekleneni yapmadı. YSK ipe un serdi. Bir yiğit savcı da çıkıp, “Cumhurbaşkanın eşitlik ilkesini bozduğu gerekçesiyle” dava açmadı.

This entry was posted in DİN-İNANÇ, NECATİ DOĞRU YAZILARI, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *