HUKUKSUZ TASFİYELER DOĞRU MUDUR ?
Tasfiye edilen polislerin tamamı Fetullahi’midir ?
Aralarında AKP’nin yolsuzluklarını ortaya çıkartmış ve Fetullahi olmayan Polisler var mıdır ?
Doğrudur , Fetullah’i polisler ve hukuçular Türkiye üzerinde çok büyük ve tehlikeli oyunlar oynama gafletine düşmüşlerdir. Hoca’nın adamları Devlet içinde mevzi tutarken Emniyet içinde güçlü bir Hoca efendi yapılanması oluşturmuştur. Senelerdir bu konuda kitaplar , yazılar kaleme alındı . Valiler polislere sicil verirken Fetullah’çı olduğuna dair sicil notu yazdılar. Ama ne siciller ne de kitaplar , raporlar dikkate alınmadı ! Emniyet içinde Fetullah’i olanlarla olmayanlar arasında cephe savaşları çıktı . Fetullah’i olmayanlar Emniyet içindeki tuzaklarla tasfiye edildiler.Hocaya en yürekten bağlı olanlar meslek sicillerine ve kanlı cinayetlere rağmen Emniyetin en kritik ve üst makamlarına yine AKP iktidarı tarafından atandılar. Bu karanlık gücün tasfiyesi doğrudur. Onlar da şimdi tuzak kurdukları TSK mensuplarına ve Ülke aydınlarına çektirdikleri acıları tatmaya ve Onların yattıkları cezaevlerinde yatmaya başladılar. Allah’ın sopası işte böyle bir şey ….
Ergenekon / Balyoz olayının ilk evresinde gecekondu çatısından çıktığı iddia edilen bombalar için zabıt tutulurken Fetullah’çı polislerin çok güçlü olduklarını konuşmalarından anlıyoruz ; “Konu Ergenekon olduğunda savcıyı da , hakimi de sinkaf ediyorlardı” diyeceğim odur ki bu kadar güçlü idiler. Savcı ve hakimler ise sessiz kalmışlardı !
AKP iktidarı TSK’yı ve ülkenin gerçek aydınlarını tasfiye etmek ve TSK’nın gücünü kırarak PKK ile Türkiye’yi bölmek aşamasına erişebilmek için yapması gereken saha temizliğinde emniyet ve yargı içinde cephe tutmuş olan Fetullah’i yapıyı kullandı. Ta ki bu güçler AKP’nin bulaştığı yolsuzlukları ve Oslo görüşmelerini ortaya çıkartıncaya kadar.
ÖKÜZ ÖLDÜ ORTAKLIK BOZULDU ; Ne zaman ki AKP üst yönetimi 17/25 Aralık’ta ve Oslo’da suç üstü yakalandı , Erdoğan ‘ın kindar ve intikamcı yapısı hukuk ve yasaları tanımadı. Suç vasfını değiştirerek PARALEL deyimini kullandılar. Kendilerini suç üstü yakalayanların Devletin Emniyet ve yargı kadrolarından tasfiyesi çalışmaları başladı.
AKP İKTİDARI TASFİYELERİ HUKUKA BAĞLI OLARAK YAPIYOR MU ?
Geçmişin Başbakanı bugünün ve Başbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye üzerine planlamış olduğu karanlık olaylarında kullandığı MİT müsteşarı Hakan Fidan ve daha sonraki manivelası Efkan Ala’nın hukuk ve yasa tanımaz eylemleri basına yansıdı. Fidan gözden düşerken, Efkan Ala, Erdoğan’a benzeşmesi ve kamu görevlilerine verdiği kanunlara aykırı emirlerle ve faşizan tutumuyla öne çıktı. Son günlerde Ağrı’da askerlerimizin PKK’ya yem edilmesi olayının Ala tarafından tertiplendiğine dair kaset kayıtları sosyal medyaya düştü.
Bu açıklamayı yapmamın nedeni Efkan Ala’nın siyasi iktidar gücünü hukukun üzerine çıkarak kullanıyor olmasındandır.Anayasayı çiğneyen ve tanımayan eski İçişleri bakanının baskıcı eylemleri , Erdoğan’a yaranmak isteyen görüntüsü ve yaptıklarıyla hukuk Devleti ve demokrasi, insan hakları adına tutumu son derece tehlikelidir.
EMNİYET’TE TASFİYELER
1.786 emniyet müdürü ve emniyet amiri bir kalemde meslekten uzaklaştırıldı , emekli edildi
Polis okulları kapatıldı ve 2.200 polis koleji ve polis akademisi öğrencisi, hocalarıyla birlikte kovuldu.
17/25 Aralık sonrası Emnyet’te “3 bin 700 kişi il içerisinde 11 bin 400 batıdan doğuya ,11 bin 600 de doğudan batıya yer değiştirdi.
Özetle Emniyet kadroları tarihte görülmemiş bir tasfiye ve hallaç pamuğu gibi atıma uğradı. Akla gelen soru bu kadar büyük tasfiyenin tamamı Fetullahi midir ?
Bu tasfiye sonucu AKP kendi polisini mi kurmaktadır ?
Yazımı şöyle sonlandırmak isterim ; Türkiye’yi karanlığa ve bölünmeye sürükleyenleri biliyoruz. Devletin , Toplumun ve Yargının kimleri dikkatle izlemesi gerektiğini biliyoruz fakat Efkan Ala’nın özellikle cumhuriyet savcıları tarafından çok daha dikkatli izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Gün gelecek Türkiye üzerinde kendi ikballeri için oyunlar oynayanlar bunun hesabını adalete vereceklerdir.
Naci Kaptan / 21 Nisan 2015
Emin Çölaşan
emincolasan@sozcum.com
21 Nisan 2015
Sözcü
Son polis kıyımı
Sevgili okuyucularım, AKP iktidarı Türk ordusundan, başka bir deyişle askerlerden çok korkardı…Çünkü yapılacak bir darbe, iktidarı ve onun başındakileri hem saf dışı bırakır, hem de yargılanıp hesap vermeleriyle sonuçlanırdı.Bu durumda ne yapmaları gerektiğini uzun uzun düşündüler ve adına Balyoz denilen düzmece davayı icat ettiler.
Ordumuzun komuta kademesi ve yüzlerce subay bu dava nedeniyle tutuklandı, tasfiye edildi. Yıllarca hapis yatırıldılar.Bırakın insanlığı bir yana, tamamen hukuk dışı bir olaydı. Ne yazık ki devletin adalet dağıtmakla yükümlü bazı savcı ve hakimleri de bu tezgaha alet olmayı içlerine sindirdiler.
Ordu artık “Temizlenmişti”, rahat bir nefes aldılar! Bütün bunlar olurken Tayyipgiller iktidarının en büyük yardımcısı, destekçisi ve gönüllüsü, adına cemaat denilen kesimin polisleriydi. O sırada AKP-cemaat kavgası henüz patlamamıştı.Devleti ikisi birlikte kardeş kardeş yönetiyordu!
Sözünü ettiğim kavga günün birinde patladı. İçtikleri su bile ayrı gitmeyen ikiz kardeşler parasal çıkarlar nedeniyle birbirleriyle papaz oldu, aralarına kara kedi girdi.Kavga halen sürmekte.
Cemaat-Fethullahçılar-paralel yapı, (adına ne derseniz deyin aynı şeydir), devleti gerçekten de eline geçirmişti.Geçirmişti ama kimin desteği ile? Onlara bu gücü kim vermişti? Bu ele geçirme sürecine kim göz yummuş, önünü kim açmıştı?
Elbette ki AKP iktidarı.Kavga başlayınca yeni planlar hazırladılar… Cemaat devletten kovulacak, parasal gücüne el konulacak, okul ve dershaneleri kapatılacak, ellerindeki Bank Asya bile iflasa sürüklenecekti.Bu aşamada olanları hepimiz biliyoruz.
Devlet yönetiminde alt ve üst düzeyde ne kadar cemaatçi bilinen varsa temizlenmesine karar verildi. Temizlik operasyonları önce yargı ve poliste başlatıldı.Binlerce kişi gözaltına alındı, bir bölümü gazeteciler dahil tutuklandı.Temizleme furyasının bu aşamasında birkaç gün önce iki ayrı işlem yapıldı.
– İlki, 1.786 emniyet müdürü ve emniyet amiri bir kalemde kovuldu.
– İkincisi, 2.200 polis koleji ve polis akademisi öğrencisi, hocalarıyla birlikte kovuldu.
Hepsinde gerekçe aynıydı:
“Bunlar cemaatçidir.” Varsayalım tümü cemaatçidir.İyi de, onları göreve getiren, terfi ettiren, kolej ve akademi sınavlarını yapan ve yaptıran ve bu öğrencileri alan kimdi kardeşim?
Siz değil miydiniz?
Elbette sizdiniz.
Kovulan 1.786 emniyet müdürü ile emniyet amiri arasında emeklilik hakkını henüz kazanmamış olanlar var. Şimdi onlar ne olacak, ne yapacak? Ama işin daha vahim boyutu, polis koleji ve akademisi öğrencilerinde ortaya çıkıyor.
Türkiye’de sadece bir adet -Ankara’da- polis kolej var. Yasa uyarınca fen liseleri ayarında, bir yılı hazırlık sınıfı olmak üzere dört yıl eğitim veren ve geleceğin polislerini yetiştiren seçkin bir okul.Sınavla giriliyor. Öğrencilerin tamamı dar gelirli aile çocukları.
Polis Akademisi yine Ankara’da… Dört yıllık eğitim veren fakülte düzeyinde, dekan ve öğretim kurulu tarafından yönetilen bir yüksek okul. Bu iki okuldan kovulan öğrenci sayısı şu anda 2.200…
Kovulan hocalarını da katarsanız bu sayı üç bin’e yaklaşıyor. İki okul da kapatıldı! Polis kolejine iki yıldan bu yana öğrenci alınmamıştı. Dolayısıyla kovulanlar üçüncü ve son sınıf öğrencileri. Akademi’de ise dört sınıfın tümü şutlandı!
İşin ilginç yanı, kovulanlar arasında 400 dolaylarında Asya ve Afrika ülkelerinden gelmiş olan yabancı öğrenciler de var! (Burada bir parantez açayım. Polis Akademisi 1937 yılında Atatürk tarafından Polis Enstitüsü adıyla kurulmuştu.)
Şimdi bu öğrenciler için soruyorum:
Öğrenim yılının bitmesine iki ay kala kovulan bu çocuklar bundan sonra ne yapacaktır? Onları binbir emekle yetiştirip polis olmaya gönderen, geleceğini kurtardı diye sevinen analar babalar şimdi ne yapacaktır? Üstelik binlerce öğrencinin her biri şu anda “Cemaatçidir-paraleldir” diye damgalanmış durumda. Bu damga her birinin siciline işlendi. İçlerinde belki cemaatçiler vardı ama ya olmayanlar?.. Onların günahı neydi?
Aynı soruyu emniyet müdürleri için de sormak gerek.
Bu nasıl iştir ki, bir kalemde binlerce kişi tasfiye ediliyor, kurunun yanında yaş da yakılıyor. Cemaati devlete sokan, onlara her türlü desteği veren ve her türlü desteği alanların keyfi yine gıcır! “Bizden ne istediniz de vermedik” diyenler sırça köşklerinde krallar gibi yaşamayı sürdürüyor. Olan yine gariban, fakir fukara Anadolu çocuklarına oluyor. Ayıptır be!
Emniyet müdürleri ile öğrencilerin ailelerinin şimdi her cumartesi günü Ankara’da Güvenpark anıtı önünde toplanıp olanları protesto edeceğini dün Saygı Öztürk yazmıştı.
Aynen tutuklu Balyoz sanıkları ailelerinin her cumartesi günü yaptığı Vardiya Bizde eylemi gibi.Hiç kuşkum yok, bu insanların yüzde 90’ı seçimlerde AKP’ye oy vermişti.Hayatın cilvesine bakın ki hak, hukuk ve adalet yine çiğnendi, verdikleri oylar bu kez kendilerine yeni bir balyoz gibi indi.