23 Nisan 2015
Rifat Serdaroğlu
CİCİ ÇOCUKLAR
Bugün sizlere iki cici çocuğun, araları şeker-şerbet iken ki karşılıklı yazışmalarını, noktası virgülüne kadar aynen aktarmak istiyorum. Sonrada, araları zehir-zemberek iken dediklerini!
-8 Eylül 2011 de Cici Hoca’ nın, Cici Başbakan’ın annesi için taziye mesajı; (17/25 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet olaylarından 2 yıl önce) Başbakanımız Sayın RTE’ ın varlık vesileleri, muhterem valideleri Tenzile Erdoğan Hanımefendi’nin elemler yumağı dâr-ı fâniden, ahbablar içtimaı dâr-ı bâkîye irtihallerini öğrenmiş bulunmaktayım. (Ananızın öldüğünü öğrendim, demek istiyor!)
Gurbette olduğum hasebiyle cenaze merasimlerine iştirak edemediğim için ayrıca mahzunum! (Yoksulluğun gözü kör olsun abi ekmek parası işte, biliyosun gurbette yani Amerikanya da çalışıyorum, diyor)Merhume Hanımefendi’ye Cenab-ı Erhamü’r- Rahim’den rahmet ve mağfıret diler, Sayın Başbakanımız başta olmak üzere evlatlarına, akraba, yakın, dost, muhib ve sevenlerine sabr-ı cemîl niyaz ederim. (Allah rahmet eylesin, diyor!)
-6 Nisan 2012 de Cici Hoca, Cici Başbakan’ın ikinci kez ameliyat olması nedeniyle bir mesaj yayınladı;(17/25 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet olaylarından 1,5 yıl önce)
Her gün Rabbime iltica edip,(Amerika’ya iltica ettiğim gibi) O’nun yüce dergâhına yöneldiğimde, her daim dua ettiğim Başbakanımız Sayın RTE’ ın ikinci kez ameliyat olduğunu öğrendim.İlk ameliyatını duyduğumda da fevkalade derinden üzülmüş, hastalığından bir an önce kurtulmasını dilemiştim. Hatta yakın dostlarıma ‘Hizmetlerinden dolayı nazar mı değiyor, yoksa başka bir olumsuzluk mu söz konusu’ demiştim. (Ne bu böyle, üst üste ameliyat mı olurmuş, diyor) Şimdi yeniden ameliyat olduğunu teessürle öğrendim. Bu ameliyatın tamamlayıcı bir müdahale olmasından müteselli oldum. (Gene yırttı galiba, demek istiyor!) Yaptığı hizmetlerle milletimizin (Türk Milleti diyemiyor!) medar-ı iftiharı haline gelmiş Başbakanımızın bir an önce sağlığına kavuşmasını, görevinin başına yepyeni bir dinamizmle geçmesini Cenab-ı Erhamürrahimin’den niyaz eder, kendisine acil şifalar dilerim. (Geçmiş olsun, daha çok işimiz var çabuk görevinin başına, diyor)
*26 Aralık 2012 Cici Başbakan, Cici Hoca’nın şiirlerinden oluşan “Kırık Mızrap” konserine mesaj gönderiyor; (17/25 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet olaylarından 1 yıl önce) Bu vesileyle etkinlik kapsamında Muhterem FG’ in gönül yolculuğunu anlatan Kırık Mızrap (Kim kırdı ulan bunun mızrabını!) eserinin güzide sanatçılarımız tarafından musiki eşliğinde yorumlanacak olmasını da heyecan verici bulduğumu ifade etmek isterim.
Muhterem FG’ e gönül telinden süzerek inşa ettiği tüm o mısralar için, o mısraları musiki ile buluşturarak farklı bir güzellik katan sanatçılarımıza da emekleri için ayrıca teşekkür ediyor, ellerine, dillerine, gönüllerine sağlık diliyorum.
*24 Ekim 2013 te, yani 17/25 olayından sadece 21 gün önce, Cici Hoca tansiyona bağlı ritim bozukluğu yaşayınca, Cici Başbakan telefonla arıyor. Ekrem Dumanlı, bu konuşmayı anlatıyor;
İlk arayanlardan biri Başbakan RTE idi. Zarif bir ses tonuyla geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Hocaefendi ise aynı zarafetle Sayın Başbakan’ın hatırını sordu. ‘Zahmet buyurdunuz’ dedi. Söz sırası dualaşmaya gelmişti. İkisi de hem dua istedi birbirinden, hem de dua ettiler birbirlerine. Görülmeye, duyulmaya, düşünmeye değer bir tabloydu. Uzaktan bu manzarayı izleyebilseydiniz, eminim, ‘Yahu işgüzarlar, artık aradan çekilin ki fitne ateşi sönsün!’ diyecektiniz. Öyle samimi, öyle halisane bir iletişim vardı ortada…
Görüşme bitince Hocaefendi “Sesi çok güzel geliyordu” dedi… O sesteki duruluk ve içtenliği birkaç kez anlattı arkadaşlarına. Sonra dua etti bol bol…
Gelelim 17/25 sonrasına, yani zehir zemberek günlere;
-Cici Hoca; Allahım onları hezimete uğrat! Onları sars! Birliklerini boz! Onları paramparça et! Onları birbirlerine musallat et! Onlara karşı bize yardım et! Onları birbirlerine kırdır! Hırsızı görmeden, hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar, Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin (arkada kesecek ne var ki), bir şey olmaya imkân vermesin…
*Cici Başbakan; Şunu bilesiniz ki istediğiniz kadar oralara yerleşin, ininize gireceğiz ininize. Didik didik edeceğiz ve devletin içindeki bu örgütleri teşhir edeceğiz. Onları inlerine girip çıkaracağız.
-Cici Hoca; Kimin inde olduğunu Allah görüyor. Kimsenin hıyanetini deşifre etme vazifemiz yok.
*Cici Başbakan; Alçaklıktır, şerefsizliktir, namussuzluktur, ahlaksızlıktır, ne istediler de vermedik! Hem dindarım diyeceksin, hem de gözünü kırpmadan, üstelik en iğrenç biçimde masum insanlara iftira atacaksın. Yazıklar olsun!
Bunların hepsi ve daha yüzlercesi bu iki Cici Çocuk tarafından birbirine söylendi! Bu olayın iki yönü var; Uhrevî(Ahiret yönü) Yönü ve Dünyevî Yönü…
Uhrevi yönü için dileğim şudur; Allahım, bu iki kulunun da birbirleri için diledikleri bedduaları kabul et! Birbirleri için ne diledilerse tez zamanda ver, hesaplarını bu dünyada gör, öteki tarafa bırakma güzel Rabbim…
Dünyevi yönü için;
Sayın Cumhuriyet Savcıları, tüm bu çirkinlikler ve “Vatana İhanet-Hırsızlık-Katillik-Devleti işgal etme” suçlamaları gözünüzün önünde yapıldı. İçinizde bir tane olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ekmeğini yemiş Cumhuriyet Savcısı çıkıp da, “İkiniz de ihbarları-iddiaları ciddiye alınacak kişilersiniz. Sizler için TC Devleti adına soruşturma açıyorum” diyemediniz! Sizler görmezden geldiniz ama Türk Milleti olarak bizler sizleri gördük ve hafızamıza kazıdık…
Not;
Büyük Atatürk 23 Nisan’ı niçin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaptı ki? Kendi Cumhuriyetine sahip çıkmayanların Ulusal Egemenlik nesine gerek? Sadece Çocuk Bayramı, üstelik Cici Çocukların Bayramı yapsaydı, yeterdi zaten…
Sağlık ve başarı dileklerimle