Ali Ufuk Arikan
Cuma, 13 Mart 2015
Görme engelli yurttaşa şaka gibi hırsızlık suçlaması
Can Kırca’nın başına gelenler, Türkiye’de adalet mekanizmasının nasıl çalıştığına ilişkin en ilginç örneklerden biri olarak şimdiden kayıtlara geçeceğe benziyor…
Doğuştan görme engelli olan Can Kırca, 10 Mart günü emniyetten bir telefon aldı. Bir daireye pencereden girdiği, iPad, takı, bilezik, taşınabilir bilgisayar ve hard disk, araba anahtarı başta olmak üzere bazı eşyalar çaldığı ileri sürüldü. Telefon sonrası neye uğradığını şaşırdı. Bir daireye pencereden nasıl girebilirdi ki?
Gelin gerisini Can Kırca’dan dinleyelim…
‘ALO, DURUŞMANIZ VAR’
Türkiye’de adalet sistemi, açılan davalar ve sonuçları oldukça tartışmalı. “Pardon” denilen davalar da bir hayli fazla. Sizin yaşadıklarınızla başlayalım isterseniz. Başınıza gelen olayı anlatabilir misiniz?
Büyük bir firmada çalışıyorum, doğuştan görme engelli bir vatandaşım. 10 Mart 2015 Salı günü 14.00 sularında emniyetten arandım. Bana 11 Mart günü saat 10.00’da bir duruşmam olduğunu, konuyla ilgili bilgim olup olmadığını sordular. Daha önceden hiç bilgim olmadığını söyleyip daha detaylı bilgi istedim. Beni adliyeye yönlendirdiler. Verilen dosya numarasıyla adliyeyi aradım, kimlik bilgilerimi ve dosya numaramı iletip bilgi istedim.
‘BİR EVE PENCEREDEN GİRMİŞSİNİZ’
Sonra neler oldu?
Bana Kâğıthane’de bir eve pencereden girilmek suretiyle birkaç iPad, takı, bilezik, taşınabilir bilgisayar ve hard disk, araba anahtarı başta olmak üzere birtakım eşyaların çalındığını, evde benim de parmak izimin bulunduğunu ve “sanık” olarak yargılanmak üzere çarşamba günü 10.00’da duruşmada bulunmam gerektiğini, gelmediğim takdirde yakalama kararı çıkarılacağını söylediler.
Elim-ayağım birbirine dolaştı, ben, hırsızlık, pencereden girmek, bir şeyler çalmak, sanık olarak yargılanmak… Hemen firma yetkilimle temasa geçtim ve adliyeye gidip gerekli evrakların çıktısını aldım.
Durumumu belirtip ifademi hemen vermek istediğimi söyledim; ancak kabul edilmedi. Aldığım evrakları bir avukat arkadaşıma ilettim, incelediler ve durumun oldukça karışık olduğunu belirttiler.
Evraklarda bana ulaşılmaya çalışıldığı fakat ulaşılamadığı gibi birkaç ilginç detay yer alıyordu. O gece sabaha kadar uyuyamadım, hayatımda ilk kez mide ağrısının ne demek olduğunu öğrenmiştim…
Duruşma günü avukatımla birlikte 53. Asliye Ceza mahkemesine gittik. Yakalanan ve suçunu itiraf ettiği için tutukluluk hali devam eden sanıktan sonra hâkime hanım parmak izimin evde bulunan ve şirketimizin kullandığı resmi poşetlerden birisi üzerinde bulunduğunu söyledi.
İlgili şirkette çalıştığımı, her müşterimize bu poşetlerden vermekle yükümlü olduğumuzu anlattım. Maalesef karar çıkmadı ve diğer sanığın şikâyetçinin zararını karşılaması için duruşmanın bir ay sonra yapılmasına karar verildi.
Avukatım duruşmanın iyi geçtiğini söyledi; ancak beraat kararı çıkmadığı ve ben halâ asla içerisinde yer alamayacağım bir konudan dolayı davalı durumda olduğum için iğrenç bir psikolojinin pençesindeyim.
‘KARANLIĞA GÖMÜLDÜM SANKİ’
Karakoldan gelen telefon sonucu ne hissettiniz. Şaka sanmış olmanız yüksek ihtimal herhalde…
Önce anlayamadım, detaylar netleştikçe ben karanlığa gömüldüm sanki. Hayatımda hiç olmadığı kadar üzüldüm, incindim. Hırsızlık damgası yemiştim, ifademe başvurulmadan sanık olarak çağırılmıştım. O gece… Ömrümden ömür gitti sanki. Ve tüm bunların sebebi hazırlanan eksik dosya, tamamlanma gereği duyulmayan ön incelemeydi…
Bir de gündüz vakti pencereden girmiştim o eve tabi!
PASAPORT İÇİN VERİLEN PARMAK İZİ…
Bir telefon aldınız ve hırsızlıkla suçlandınız, adliyeye gittiniz, mahkemeye çıktınız. Yok yere birçok suçlamayla karşılaştınız. Yaşadıklarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Parmak izimi pasaport için vermiştim emniyete, nereden bilebilirdim böyle bir şey çıkacağını? Hepimiz insanız, hatalar yapılabilir, buna hiçbir itirazım yok. Ama yüzde 90 engelli raporumla ve çalıştığım firma, sosyo ekonomik durumum belliyken ne işim var benim elin penceresinde?
Bunu da geçtim, neden çağırılıp ifadem alınmadı? Belki de konu emniyette anlaşılacak ve ben şu saatlerde bir yerlerde “hırsızlık sanığı” olarak kaydedilmiş olmayacaktım! Üstelik bana ulaşılamadığını belirtmişler, ne hikmetse tarafıma yollanan davet mektubunun kopyası dosyamda bulunamadı.
Daha kısa bir zaman önce bir bakanlık 28 bin engellinin T.C kimlik numarası, adres bilgileri gibi kişiye ait en özel verileri webte paylaşmışken, yukarıdakiler ihtiyacım olduğunda yanımda duracaklar mı?
Ya günün birinde, herhangi bir yerde bu konu yüzünden hakkımda olumsuz bir karar verilirse, bu dosyayı hazırlayanlar beni savunacaklar mı?
Bize bunu yapmayın lütfen, bari elinizde tuttuğunuz bilgilerin tek bir ekranda görüntülenmesini sağlayın da kadın askere gitmesin, daha kaldırımlar ve yollar berbatken Can’ların evlere pencerelerden girdiği iddia edilmesin…