“Üç Devrim Yasası”nın * ‘Ne Yapalım?’ * “91”. yılı *** “Hessel”, “2013”te yayımladığı ikinci kitabı “Mücadeleye Katılın”da “direnmek sadece düşünmek ya da anlatmak değildir, kesinlikle “EYLEM”e geçmektir!” diyerek de “güçlü bir direnişin” altını çiziyor. “

Meriç Velidedeoğlu
06 Mart 2015 Cuma
Cumhuriyet
‘Ne Yapalım?’


“3 Mart 1924”te kabul edilen “Üç Devrim Yasası”nın “91”. yılı, “1923 Atatürk Devrimi”ne sahip çıkan, savunan “STK”lerce kutlandı. İstanbul’da kutlamaların merkezi, Kadıköy CKM’deki “ÇYDD”nin düzenlediği toplantıydı; “600” kişilik salon hıncahınç doluydu.
“ÇYDD”, hemen hemen her yıl kutluyor “3 Mart”ı;

“Türkiye Cumhuriyeti”ne “laik, çağdaş bir hukuk devleti” niteliklerini kazandıracak bu “üç yasa”nın hem tarihsel, hem güncel değeri -hep olduğu gibi- çok değerli konuşmacılar tarafından sunuldu, sunuluyor.

Ne var ki, “Anayasa” koruması altında olmalarına karşın, “AKP” iktidarıyla birlikte “2002”den bu yana, “Devrim Yasaları” da tilkice kurnazlıklarla kimisinin üstü çizilip, kimisi kemirilerek adım adım yok edilmeye çalışılıyor.

Ve öyle görünüyor ki artık bu sürecin son dönemecine girdik; bunun ayrımında olanlar, bir süredir bu durumu engelleyememenin, önleyememenin -bir bakıma-“öfke”si içindeler.

Salonlarda yapılan bu tür toplantılarda, artık daha ilk konuşmacıdan sonra dinleyicilerden, “peki ne yapalım, çözüm ne?” gibi -oldukça öfkeli bir sesle-sorular gelmeye başlıyor.

“3 Mart” günkü toplantıda da hemen hemen böyle oldu; dinleyiciler sanki toplumsal bir “öfke” içerisindeydi. İnsan ister istemez “21. yy”a damgasını vuran ve iki yıl önce aramızdan ayrılan bilge “Stephane Hessel”in çağrısını anımsıyor: “Öfkelenin!”

“S. Hessel”, geçen yüzyılın düşünür ve yazarı “J. P. Sartre”ın tanımladığı, “kuram ve eylem adamı” niteliklerini birleştiren “Aktif Aydın”ın tam bir örneği.

“2010”da yayımladığı“Öfkelenin!” adlı kitapçığı biliyorsunuz dünyayı ayağa kaldırmıştı milyonlarca baskısıyla.“…21. yy’a yaraşır, eşitlikçi, özgürlükçü, adil ve çevreci olan; diktatörlüğe ‘hayır’ diyen, sivil, barışçıl bir başkaldırıdır ‘öfkelenmek!” der ve sürdürür;

“olup bitenlere duyarsız kalmayın, öfkelenin!”
“Evrensel İnsan Hakları”nı kabul etmiş, “laik” ve “demokratik” olduğunu bildirmiş bir ülkede, “hukuk devleti” ilkesinin çiğnenip yok edilmesi, “yurttaş”ın, “kullaştırılması”, ülkenin parçalanması, “rüşvet”in bakanlara dek uzanıp “aile boyu” alanda çalışması karşısında da, “Tiksindiğinizi, kızdığınızı göstererek, insana has en basit tepkiyi verin:Öfkelenin!” diyor.

Ne ki bu uyarıyla kalmaz “Hessel”, “öfkelenmek ilk aşamadır, ikinci ve belirleyici aşama EYLEM’e geçmektir!” vurgulamasıyla ancak noktalar. “90”lık “Hessel”, “2013”te yayımladığı ikinci kitabı “Mücadeleye Katılın”da da, “direnmek sadece düşünmek ya da anlatmak değildir, kesinlikle “EYLEM”e geçmektir!” diyerek de “güçlü bir direnişin” altını çiziyor. (S.28)

Düşünür “Hessel”, kuşkusuz “öfkenin” de, “eylemin” de, “kümesteki tilkinin denetimsiz özgürlüğü” demek anlamına gelmediğini de anımsatmaktan geri kalmaz.

Değerli dostlar bilmem anımsar mısınız, daha önce de Hessel’in birbirini izleyen bu iki aşamalı “öfke ve eylem” çağrısını bu köşede aktarmıştım. (15.7.2011).

Bu yıla gelinceye dek, “STK”lerin düzenlediği bu tür salon toplantılarında, genelde konuşmacıların tümü konuşmalarını bitirdikten sonra dinleyiciler sorularını sorarlardı.

“3 Mart” günkü toplantıda görüldü ki “öfke” artık iyice yayılmaya başlamış; ikinci aşama olan “EYLEM” için toplum, “Aktif Aydın”larının öncülüğünü istiyor, aralarında bulunmalarını istiyor…

Ne dersiniz?

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *