Mehmet Türker
mturker@sozcum.com
14 Şubat 2015
Sözcü
Sık lan sık!..
Halkın üzerine asitli su sıkan…
Gaz bombası atan…
Gaz fişeğiyle gençlerin gözünü kör eden…
Copu halkın kafasına, kafasına indiren…
Üniversite öğrencisini sopalarla döve döve öldüren…
Ekmek almaya giden Berkin Elvan’ın gaz fişeğiyle canına kıyan…
Demokrasi ve özgürlüklere kurşun sıkmaya mecbur bırakılan polis için En Tepedeki Adam “Destan yazdınız” derse…
Bir polis amirinin de, ensesinden tutup silkelediği, sırtını yumruklayarak ite kaka topluluğun önüne sürdüğü genç polis memuruna “Sık lan sık” diye bağırması normaldir!..
İstanbul Çevik Kuvvet Müdürü, Gezi olaylarında görülmemiş şiddet uygulayarak dünyayı ayağa kaldıran polisin, “Çanakkale ruhuyla hareket ettiğini” söyleyerek kutlamıştı…
Tayyip, Gezi olaylarında polisin destan yazdığını söylüyor, onları alınlarından öpüyordu…Her şey tepeden başladı, en alta kadar indi…
Tayyip meydanlarda bağırdıkça… Memura, öğretmene, işçiye, öğrencilere, gençlere, esnafa, bütün hak arayanlara şiddet geldi…Boyun damarları şişerek bağırmaya devam ettikçe şiddetin dozu arttı… Ve ülkede adalet sistemi de sarsıldı…
Yasaların uygulanması bile Tayyip’in ses tonundaki şiddete göre ayarlandı…“Kendinden yana olmayanların” kafasına balyoz indirilmesi, meşru sayılmaya başlandı…
TV ekranlarında sırtına gaz pompası yüklenmiş genç polisin yüz ifadesini gördünüz… Gaziantep’te sadece ekmek peşinde olan esnafa karşı gaz sıkmakta ne kadar çekingen davrandığını… Elinin gaz sıkmaya bir türlü gitmediğini… Nasıl bir vicdan muhasebesi içinde olduğunu izlediniz…
Ama aynı anda ensesine bir el yapıştı… Vura vura, silkeleyerek, ite kaka yürüyüş yapan esnafa doğru yönlendirmeye çalıştı… Genç polis bir iki adım direnmeye çalıştı… Ensesine yapışan grup amiri bağırmaya başladı: “Sık lan sık!..”
Aslında “sık lan sık” sesi tepelerden geliyordu… Ben o sesi “Tayyip’in sesine” benzettim… Yukarıdan aşağıya doğru inen bir psikolojinin sesiydi:
“Sık lan sık!..”
Tayyip, ABD’de öldürülen üç Müslüman öğrenci için Obama’ya Meksika’dan ayar veriyordu: “Neredesin Başkan?..”
Peki… Kendi ülkende gençler öldürülürken sen neredeydin Tayyip?!.
Vali’nin maceraları!..
Sayın Vali ilk olarak, Edirne’de onarımı tamamlanan Sinagogu müzeye çevirip, ibadeti yasaklamasıyla gündeme geldi… İsrail’e kızmış, öcünü Edirne’deki sinagogdan alacak…Tepkiler gelince çark etmek zorunda kaldı…
İkinci icraatı, felaket hale gelen Ergene Nehri için kirlilik uyarısı yapan doktoru görevden almak oldu… Şimdi ise, yeni bir icraat; ilkokullarda süt kampanyasını başlatırken, tahtaya bizim neslin “eski Türkçe” dediği Arap harfleriyle “Sağlık için süt için” diye yazmış…
Tayyip’in “Osmanlıca merakına” uyuyor, küçücük çocukların kafasına Arap harfleri sokmaya çalışıyor… Sonra birinci sınıfların dersine girmiş, o gelirken çocukların ayağa kalkmamasını eleştirmiş…
Yahu bunlar 6 yaşında minicik çocuklar, ortaokul, lise öğrencisi olsa anlarım, büyük gelince ayağa kalkılır… Minicik çocuklar niye ayağa kalksın?.. Ben olsam çocuğumun ayağa kalkmasını engellerim…
Sen onlara hizmetle mükellefsin; onlar senin odana girdiğinde sen ayağa kalk!..
Başka bir acayiplik daha…Romanlardan hafız yapacakmış, Romanlardan mehter takımı kuracakmış… Başka işin mi yok senin?..
Bütün AKP’li belediyeler birbirinden komik mehter takımı kurdu yetmedi; Romanlardan mehter takımı…
Adı Dursun Şahin…
Mülki teşkilat böyle bir vali görmedi!..