Bank Asya *** Siyah beyaz Amerikan filmlerinden fırlamış gibiydi. Memleket, tarihinde ilk kez silahlı banka soygununa şahit oluyordu

Yılmaz Özdil
5 Şubat 2015
Sözcü

Bank Asya

Sene 1961, temmuz ayı, sıcak, boğucu bi yaz günüydü. Darbe atmosferi hakimdi, İstanbul’da hala sıkıyönetim vardı. Çemberlitaş’taki Buğday Bankası’nın önünde 59 model şevrole impala durdu, geniş kanatlı, yeşil renkliydi.

Direksiyonda oturan siyah gözlüklü adam, motoru çalışır halde tutarken, esmer, uzun boylu, duglas bıyıklı, siyah gözlüklü, takım elbiseli adam indi, bankaya girdi, ceketinin altına sakladığı sten’i çıkardı, davudi sesiyle “kıpırdamayın’’ diye bağırdı!

Necdet Elmas’tı.
Türkiye’nin ilk gangsteri… Siyah beyaz Amerikan filmlerinden fırlamış gibiydi. Memleket, tarihinde ilk kez silahlı banka soygununa şahit oluyordu.

Cebinden çıkardığı torbayı veznedarın suratına fırlattı, doldur dedi. Veznedar tir tir titreyerek, çekmecesini açtı, 2 bin 900 lirayı torbaya koydu, uzattı. Müşteriler, memurlar donup kalmıştı, adeta nefes bile almıyorlardı ama, kapıya yakın oturan banka müdürünü gözden kaçırmıştı. Müdür dışarı fırladı, yetişiiiin diye haykırdı. Gangster torbayı kaptı, bankadan çıkar çıkmaz havaya ateş etti, yaklaşmayın yakarım diye bağırdı, şevrole’ye atladı, vınn… Kaçmayı başarmıştı.

Ertesi sabah, tüm gazetelerin manşetlerindeydi. Türkiye, görülmemiş olayı, banka soygununu konuşuyordu. Sıkıyönetim komutanlığı madara olmuştu.

Bir ay sonra, 18 Ağustos günü, öğle saatleri… Kazlıçeşme’deki İş Bankası’nın önünde 59 model şevrole impala durdu, geniş kanatlı, bu defa siyah renkliydi. Direksiyonda oturan siyah gözlüklü adam, motoru çalışır halde tutarken, uzun boylu adam indi, gene takım elbiseliydi, bu defa kafasına kadın çorabı geçirmişti, bankaya girdi, sten’i çıkardı, davudi sesiyle “kıpırdamayın’’ diye bağırdı!

Cebinden çıkardığı torbayı veznedarın suratına fırlattı, doldur dedi. Bu defa hasılat müthişti. 186 bin 850 lira… Kaptı torbayı, atladı şevrole’ye, vınn.

Ertesi sabah, manşetlere sığmamıştı, gazetelerde tam sayfa halinde yeralmıştı. Devlet otoritesiyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan bu gangsterin kim olduğu merak ediliyordu, memleketin bir numaralı mevzusuydu.

Neticede, 15 gün sonra, Darıca’da kıstırıldı. Saklandığı evin etrafı, bir binbaşının komuta ettiği askeri birlik tarafından sarıldı. Teslim ol çağrısı yapıldı. Necdet Elmas, janti adamdı, müsaade edin tıraş olayım bu şekilde çıkmayayım dedi, müsaade ettiler, tıraş oldu, takım elbisesini giydi, teslim oldu.

Hayatı hem komik, hem trajikti. İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesini ikinci sınıfta terketmişti. Yedi yaşındaki oğlu hastalanmış, yoksulluk yüzünden bakımı yapılamamış, vefat etmişti. O gün yoldan çıkmış, para için gayrimeşru işlere dalmıştı. Sabıkalı otomobil hırsızıydı, şevrole hastasıydı. Yakalanmış, 11 sene hapis cezası almış, kalbim sıkıştı ayağıyla hastaneye sevkedilmiş, refakat eden askerleri Emirgan’a içki içmeye götürmüş, tuvalet penceresinden tüymüştü.

Kendisinden 20 yaş küçük, 19 yaşındaki Sabahat’la nişanlıydı. Kızın ailesi damat adayını müteahhit zannediyordu, kendini öyle tanıtmıştı. 770 liralık nişan yüzüğü takmıştı. O günkü parayla, servetti. Kimliği ortaya çıkınca, gazeteciler Sabahat’a koştu, ne düşündüğünü sordular. “Gerekirse onu ömrümün sonuna kadar beklerim’’ dedi. Sayın basınımızın o zamanlar da magazin merakı vardı, tarihin ilk banka soygunundan aşk hikayesi çıkarılmıştı.

Otomatik tabancayı azılı yankesici İsmet’ten almıştı. Nişanlısı Sabahat’la İsmet’in nişanlısı Melda, mahalleden arkadaştı. Melda da sağlam pabuç değildi. Darıca’dan önce, bir kaç gün Melda’nın Kadıköy’deki evinde saklanmışlardı.

Direksiyondaki ortağı ise, adaşıydı, Necdet Sinkil’di. Barbuta takıldığı bitirimhaneden tanıyordu. Darıca’daki evi de ortağı ayarlamıştı, Necdet Sinkil’in akrabasına aitti. Yakalanmasalardı, balıkçı teknesi kiralayıp, Çanakkale’ye kaçacaklardı.

Gel gör ki, yakalanmaları için 100 bin lira ödül konmuştu. Necdet Elmas’ın akrabası Muzaffer, paraya tamah etmiş, ispiyonlamıştı. Türkiye’nin ilk gangsteri, akrabasının ihbarı üzerine enselenmişti.

Tıraşını oldu, takım elbisesini giydi, hakim önüne çıktı, gayet kibardı. “Mahkemenizi incitecek bir söz söyledimse, bunu haleti ruhiyeme atfetmenizi rica ederim, suç kirdir, ceza banyodur, banyonun dozu kaçırılırsa, fayda değil zarar verir, esas müdafaanın vicdanlarınızda yapılmasını arzediyorum’’ dedi.

20 sene yedi. 1974’te genel aftan çıktı. Bir daha vukuatı olmadı. Beşiktaş’ta büfecilik yaptı, bilahare, baba ocağı Konya Ereğli’ye yerleşti.

E şimdi bakıyoruz…

Bank Asya’ya girdiler.
“Kıpırdamayın’’ dediler.
Hikaye iki cümlede bitiverdi.

Ne kapıda homur homur bekleyen altı silindirli şevrole var, ne artistik siyah gözlükler, ne kafada kadın çorabı, ne de aşk macerası… “İleri demokrasi’’de banka vurgunlarının da, banka soygunlarının da tadı tuzu kalmadı!

Facebook: yozdilsozcu
Twitter: yilmazsozcu
E-mail: yozdil@sozcu.com.tr

 

This entry was posted in Gundem, Haber, HAYATIN İÇİNDEN, HUKUK-YARGI-ADALET, Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *