HAYATIN İÇİNDEN bir öykü *** Hilton’un sırrı

Can Dündar
21 Ağustos 2005
Milliyet

Hilton’un sırrı

Bu yıl İstanbul Hilton’un 50. kuruluş yıldönümü… Bu ay el değiştiren Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı oteli 1955 yazında 5 gün 5 gece süren gösterişli bir törenle açılmış, açılışa Hollywood yıldızları da katılmıştı. İzleyen yıllarda her gelen önemli konuk orada kaldığından gazeteler özel “Hilton muhabiri” tahsis etmişti.

Türkiye’nin ilk paparazzileri oradan yetişti.İstanbul, Hilton zincirinin ABD dışında açtığı 3. oteldi.Şimdiki gençlerin daha çok torunu Paris’i tanıdığı Amerikalı milyarder Conrad Hilton, önemli Avrupa başkentleri dururken, o zamanlar pek de adı sanı duyulmayan İstanbul’a otel açmıştı.

Acaba neden?
 * * *
“Hilton’un açılışındaki sır”rı yıllar önce işitmiş, zamanında yazamamıştım. Şimdi Hilton, yarım asrını kutlayıp yeni patronuna hazırlanırken bu ilginç öyküyü paylaşmak istiyorum sizlerle…

Acaba neden?
İstanbul Hilton’un açılışını bir aşk hikâyesine borçluyuz:
Kahramanımız bir Tatar kızı… Adı:

“Ja Ja”…

Budapeşte’de kalabalık bir ailede doğmuş. Tatar Türkçesi konuşuyorlar.Kız o kadar güzelmiş ki daha 13 yaşında Macaristan güzellik kraliçesi olmuş.Ailenin, Türk büyükelçiliğinde “Burhan” diye bir dostları varmış.1930’ların ortalarında savaş kapıya dayanınca, aile Burhan’dan Ja Ja’yı Türkiye’ye gotürmesini rica etmişler.

Ja Ja,kendisinden 28 yaş büyük Burhan’la Türkiye’ye göçmüş. 1930’lar Türkiye’sinde orta yaşlı bir adamla alımlı küçük bir kızın aynı evde yaşaması dedikodulara yol açacağından evlenmeye karar vermisler.

Ama Burhan, Ja Ja’ya eşi gibi değil,babası gibi davranmış hep…
* * *
O küçük kızla yıllar sonra Hollywood’da tanıştım. Dünya çapında bir yıldız olmuştu. Artık adı Zsa Zsa Gabor’du. Beverly Hills’deki muhteşem köşkünde bana Türkiye yıllarını, Atatürk’ü, Matbuat Umum Müdürü Burhan Belge’yi, Ismet İnönü’yü, Mevhibe Hanım’ı özlemle anlatmış, “Mevhibe Hanım’ın küçük oglu Erdal nasıl?” diye sormuştu…

“Burhan çok iyi bir insandı. Beni okula gönderdi, dişlerimi yaptırdı, iyi Türkçe öğretti,” demişti. Sonra bir gün Karpiç’te Atatürk’le tanışmış, kendi deyimiyle – “ilk görüşte vurulmuş. O gece onunla dans etmiş ve bir süre sonra da yakınına girmişti”.

Anlattığına göre bu ilişki 6 ay kadar,haftalık buluşmalarla sürmüştü.Ben, verdiği bilgilerin biraz hayâl koktuğunu söylediğimde hatırladiği kadarıyla buluştukları köşkü ve içindeki eşyalari tarif etmeyi denemişti…

Atatürk ölünce o da bosanmış ve 1939’da Türkiye’yi terk etmişti.
* * *
Soyleşimiz boyunca Atatürk’ü övdü bana…”Onu nasıl tanımlarsınız? “
dediğimde alışılmadık üç sözcük sıraladı:

“Maço… Maço… Maço…” Asil ilginç itiraf şuydu: “Daha sonra evlendiğim bütün kocalarımda onu aradım”. Az da değil… ben oraya gittiğimde 8.kocasıyla evliydi.

Geldik yazının başlığındaki sırra…Gabor, cebinde Türk pasaportuyla Amerika’ya gittikten sonra ünlü otel zincirinin sahibi Conrad Hilton’la tanışmış. 1942’de evlenmişler.

Söz, yine Gabor’da:
“Halâ Türk vatandaşıydım.Türkiye’ye hayrandım.Conrad ise haritada Istanbul’un yerini bile gösteremezdi. ‘Türkiye’yi tanımalisin,Istanbul’a bir otel açmalısın,’ diye başının etini yedim… Ve sonunda kabul ettirdim.” Zsa Zsa ve Conrad Hilton 1946’da boşandılar. Ama Hilton verdiği sözü unutmadı ve Türkiye bir otel kazandı.

Hilton açılışında muhabirler, otele gelen Hollywood yıldızlarının aşk hikâyelerini yazarken otelin temelindeki asıl aşk hikâyesini atladılar.

85’lik Zsa Zsa Gabor bugünlerde ölüm döşeğinde…
“Ben öldükten sonra yazarsın,” dedikleri ise halâ belleğimde...

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *